Selva Demiralp
Kredi notu, bir ülkenin borcunu geri ödeme kapasitesini ölçer. Ülkelerin isteği üzerine, kredi derecelendirme kuruluşları tarafından yapılabilir. Sözkonusu değerlendirme ülkedeki ekonomik ve politik ortamın bir analizini sunar. İyi bir kredi notu ülkelerin uluslararası yatırım fonlarına daha ucuz ve kolay ulaşımını sağlar.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri subjektif değerlendirmeler olup politik faktörlerden etkilenebilir. Bununla birlikte, sözkonusu kuruluşlar itibarlarını korumak ve piyasa paylarını kaybetmemek için tarafsız ve isabetli notlandırmalar yapmayı tercih ederler. Yanlı ve yanıltıcı rehberlik yapmaları durumunda müşteri kaybedip zarar edecekleri için, kar amacı güden bu kuruluşların birincil hedefinin sağlıklı ve objektif yatırım tavsiyesi vermek olduğunu söyleyebiliriz. Yapılmış bir değerlendirmeden sonra rutin aralıklarla kredi notları tekrar gözden geçirilir ve gerekli düzeltmeler yapılır.
Kredi derecelendirme kuruluşları notlandırma yaparken birbirlerine benzer metodlar kullanırlar. Esas olarak bir ülkedeki iş yapma kolaylığı, piyasa dinamikleri, büyüme potansiyeli ve finansal riskleri değerlendirmek sureti ile borcu geri ödeme kapasitesi hakkında fikir beyan ederler. Farklı kuruluşların not skalaları farklılık gösterebilir.
Aşağıdaki şekil, Türkiye’nin üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan almış olduğu kredi notlarını göstermektedir.
Görsel bir karşılaştırma yapabilmek amacıyla her bir kuruluşun verdiği en yüksek 16 nota sayısal değerler verilmiş, en yüksek not için (AAA) 16 puan verilirken her kademede birer puan düşecek şekilde 16. not için (Moody’s için B3, diğer kuruluşlar için B-) 1 puan verilmiştir. Bu şekilde elde edilen değerler 2009 sonrası dönem için gösterilmiştir.
Şekilde 7 numara “yatırım yapılabilir” seviyesi için alt eşik değerini göstermektedir. Kredi derecelendirme kuruluşları birbirlerinden bağımsız çalışıyor olsalar da verdikleri notlar birbirine oldukça benzer bir patika izlemektedir. Üç kuruluş da 2013 yılında Türkiye’nin kredi notunu yakın tarihteki en yüksek seviyeye yükseltirken Fitch ve Moody’s için bu seviye yatırım yapılabilir seviyesine karşılık gelmektedir.
Kredi derecelendirme kuruluşları neden 2013 öncesine kademeli olarak Türkiye’nin notunu yükselttiler? Ve neden 2016 sonrasında hızla verdikleri notları geri aldılar? Yazılan kredi değerlendirme raporlarına biraz daha detaylı baktığımızda not yükseltme için öne sürülen gerekçelerle not indirimi için ortaya koyulan gerekçeler arasında şaşırtıcı bir benzerlik görüyoruz. Yani dış borç, kurumsal bağımsızlık, yapısal reformalar ve bütçe disiplini gibi faktörlerde iyileşme olduğuna notumuz yükselirken bu faktörlerde kötüleşme olduğunda notumuz düşüyor.
Her üç kuruluşun da aynı anda aynı faktörlerin altını çizmesi bağımsız şirketlerin ortak bir objektifte buluştuğuna işaret ediyor. İlave olarak notumuzu belirleyen gerekçeler konusundaki uyum ve şeffaflık da dikkate değer. O halde masaya konulan bu gerekçelere daha dikkatle bakmakta yarar var.
2016 sonrasında ne oldu?
2016 sonrası dönem Türkiye’nin yarı sürdürülebilir bir büyüme patikasından daha da uzaklaştığı ve potansiyel üretim kapasitesini aşma pahasına talep ağırlıklı büyümeye yüklendiği bir dönem oldu. Bu dönemde enflasyon iki haneli seviyelere yerleşirken üretkenlik artışı durmuş, işsizlik yüzde 12’li seviyelere sabitlenmiş, dış borç GSYH’ya oranla yüzde 47’lerden yüzde 62’lere yükselmişti. Bu dönem Merkez Bankası üzerindeki baskıların daha görülür hale geldiği, Merkez Bankası kredibilitesinin zayıfladığı bir dönem oldu. Başkanlık sistemine geçilmesi ile beraber kurumsal bağımsızlık daha da zayıflarken büyüme potansiyeline yönelik endişeler de arttı.
‘Koç Üniversitesi’nden öğrencim ile Nazım Can Tilkici, kredi derecelendirme kuruluşlarının raporlarını masaya yatırdık. Üç büyük şirketin yaptığı değerlendirmelerde Merkez Bankası kredibilitesi ve bağımsızlığına yapılan referansların sayısını inceledik. Bu rakamlara bakarak sözkonusu kuruluşların endişelerinde zaman içerisinde ne tür bir değişiklik olduğunu tespit etmek mümkün.
Aşağıdaki şekil 2009 sonrası dönemde üç büyük kredi derecelendirme kuruluşunun Merkez Bankası bağımsızlığı ve kredibilitesine yaptıkları atıf sayısını gösteriyor. Eğer herhangi bir yılda not değişikliği yapılmadıysa ya da yapılsa bile Merkez Bankası bağımsızlığı ya da kredibilitesine değinilmediyse ilgili yıl için 0 değeri var:
2016 sonrası dönemde Merkez Bankası’na dair endişelerin belirgin biçimde arttığını görüyoruz. 2017 yılı bir istisna teşkil ediyor. Bu senede gelen not indirimlerinde darbe girişimi sonrası politik risklerin ön planda olduğunu ve Merkez Bankası bağımsızlığının gölgede kaldığını gözlemliyoruz. 2017 sonrası dönemde ise bir kez daha Merkez Bankası bağımsızlığına dair endişelerin dillendirildiği ve not indirimleri için öne sürülen gerekçelerden biri olduğunu görüyoruz.
Merkez bankası bağımsızlığı neden önemli?
Makroekonomik istikrarın temel taşlarından bir tanesi fiyat istikrarı. Türkiye gibi dış borcu yüksek bir ülkede fiyat istikrarı ve finansal istikrar el ele gidiyor. Çünkü sermaye girişlerini belirleyen temel faktörlerden birisi fiyat istikrarı.
Fiyat istikrarını sağlamanın yolu ise bağımsız ve güvenilir bir Merkez Bankasından geçiyor. Cem Çakmaklı ile yapmış olduğumuz çalışmada TCMB’nin uzun vadeli faizleri kontrol edebilme gücünün 2006 sonrası dönemde giderek azaldığını tespit ettik. Bu nedenle kredi derecelendirme kuruluşlarının 2016 sonrası dönemde Türkiye’nin notunu düşürüp Merkez Bankası’nın azalan kredibilite ve bağımsızlığına vurgu yapması beni şaşırtmıyor. Zira sözkonusu dönem Merkez bankası kredbilitesindeki zayıflamaya paralel olarak kurumsal bağımsızlığın genel olarak zayıfladığı, liyakattan uzaklaşıldığı dolayısı ile Türkiye’nin borç çevirme konusunda risklerinin arttığı bir dönem olarak karşımıza çıkıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.01.2025
2.01.2022
30.07.2021
3.06.2021
28.04.2021
10.04.2021
16.03.2021
2.03.2021
1.02.2021
20.11.2020