Süleyman Seyfi Öğün
Nihâyet seçimleri idrâk ettik. Evvelâ bir şeyi kaydedelim: Tıpkı dünyânın diğer memleketlerinde de gözlendiği üzere, kısm-ı âzâmıyla Türkiye’deki araştırma şirketlerinin tahminleri de çöktü. Bu işi neredeyse bir at yarışları tahminine çevirdiler. Bâzıları bu işi o kadar ileri götürdü ki, TV ‘de onların pişkin açıklamalarını izlerken, kendimi poker masasında blöf yapan oyuncuları dinliyormuş zannettim. Demek ki, siyâsetin sâikler dünyâsı hâlâ işlemsel dillerde kendisine bir karşılık bulmuyormuş...
Rakamlar çok kesin bir dili ifâde ediyor. “2X2=4 ‘tür; işte o kadar” kabilinden… Ama mesele sâdece rakamlar değil. Ondan mâada, rakamların yorumları... Şimdi de bunu izliyoruz. Misâl verelim: Sayın İnce %30’luk bir oy oranına sâhip oldu. Şimdi bunu bir “başarı” olarak değerlendirebilir miyiz? Sayın İnce bu kanâatde. Ecevit’ten bu yana ilk defâ bu oranın yakalandığını iftiharla belirtiyor. Bu bilgi maddeten yanlış. Çünkü merhûm Ecevit’in en başarılı olduğu devirde, meselâ 1977’de aldığı oy oranı %40’ı aşmıştı. Bunu bir tarafa bırakalım; 1983 seçimlerinde CHP’yi temsil eden Merhûm Necdet Calp’in Halkçı Partisi %30’un üzerinde oy almıştı. Bununla da bitmiyor. Uzun bir aralıktan sonra nihâyet CHP kökenli bir adayın bu oranda bir oy almış olmasının CHP’nin başarı hânesine kaydedilmesi gerektiği düşünülüyor. Acaba gerçekten de öyle mi? CHP’nin milletvekili seçiminde aldığı oy oranı %20’lere gerilemiş vaziyette. Demek ki CHP ciddî bir başarısızlık gösterirken ve rakamlarda apaçık bir karşılığı varken, bir rakam oyunuyla sayın İnce’nin %30’unu kendisine mâl ediyor. CHP’nin aldığı %20 ile sayın İnce’nin aldığı %30 arasında tam 10 puanlık bir fark var. Demek ki, bu kitle sayın İnce’yi desteklemiş ama CHP’ye değil; muhtemelen HDP veyâ İP’ye oy vermiş.
Benzer bir durumun HDP için geçerli olduğunu değerlendiriyorum. Bu parti zar zor da olsa barajı geçerek meclise girmeyi başardı. Seçim gecesi AK Parti taraftarları gibi, HDP taraftarları da sokaklarda kutlama yapıyorlardı. Hâlbuki partileri, başta Doğu ve Güneydoğudaki kalelerinde ortalama %3 oranında oy kaybetmişti. Dahası, son cumhurbaşkanlığı seçiminde parlatılarak %13’lük bir destek alan, hapishânede olması sebebiyle ayrıca sempati toplayıp oy oranını arttırması beklenen sayın Demirtaş tam bir hezîmet yaşadı. Demek ki, hâla HDP’ye oy veren Güneydoğu halkı, bir taraftan da bu partiden veyâ en azından bu partinin hâkim zihniyetinden o kadar da memnun olmadığını gösterdi. Bunun zâferle ne âlâkası var? HDP, Türkiyelileşme konusunda büyük bir fırsatı tepti ve iyi bir imtihan veremedi. Emânet oylarına rağmen... Şimdi merakla HDP grubunun performansını bekliyorum. Eğer aynı telden çalmaya devam ederlerse, yerel seçimlerde çok daha büyük bir hezimet onları bekliyor kanâatindeyim.
Gelelim AK Parti’ye… Evvelâ liderinden başlayalım. Memleketi 16 sene idâre eden ve uluslararası güçlü bir lider konumuna yükselen Sayın Erdoğan, partisinin “metâl yorgunluğuna” rağmen parlak bir başarı ile kesin bir zafer elde etti. Bu gerçekten de bir başarı... Üstelik, bir evvelki seçime göre oyunu bir miktar da arttırdı. Sayın Erdoğan kazandı; lâkin AK Parti ciddî bir düşüş yaşadı ve %49’lardan %42’lere geriledi. Yâni aşağı yukarı %7 oranındaki bir kitle Erdoğan’a oy verirken AK Parti’ye oy vermedi. Seçim sisteminin çerçevesinde yine de hatırı sayılır bir başarı gözüküyor. AK Parti hâlâ 1. parti konumunda ve milletvekili dağılımının yarısına yaklaştı. Ama gelinen aşamada neredeyse Hazîran seçimlerinin hayâl kırıklığı yaşatan seviyelerine gerilemiş vâziyette. Bir lâhza düşünelim: eğer eski sistem olsaydı bir dejavu yaşanmış olmayacak mıydı?
Diğer taraftan hâlâ AK Parti’nin başarısını düşündüren durumlar var. Bir kere Güneydoğu ve Doğu’da, kullandığı tavizsiz milliyetçi tonlamalara rağmen oy kaybetmek bir yana, oyunu arttırdı da. Bu başarıdır. Demek ki Kürtleri sisteme dâhil etme konusunda AK Parti hâlâ ana damarı oluşturuyor. Güneydoğu ve Doğu’nun sosyolojik gerçekliğinden kopmuş değil. AK Parti’de yeni değerlendirmelere ve açılımlara dâhil edilmesi gereken esas sosyolojik meseleler Türkiye’nin Batısı ve metropollerdeki dinamiklerden neşet ediyor.
AK Parti’nin, özelleştirilen şeker fabrikaları, HES bölgeleri gibi yerlerde âdetâ bir patlama yaptığı görülüyor. Bunlar da başarı hânesine yazılması gereken hususlar. Demek ki, seçmenler bu seçimde ekonomik kaygılarla değil, çok daha başka sâiklerle sandık başına gitmiş.
Hülâsa edelim. AK Parti Sayın Erdoğan’ı değil; Sayın Erdoğan AK Parti’yi sırtlamış gözüküyor. Önümüzde yerel seçimler var. Bu tablonun yerel seçimlere söylediği şeyleri, herhâlde partinin ileri gelenleri, taban ile birlikte muhasebe edecektir.
Sayın Erdoğan’ın dışında seçimlerin tartışmasız en büyük gâlibi Sayın Bahçeli ve MHP’dir. Zamânında yazdığımız gibi, MHP hayli uzun bir süre CHP ile paralel ve sayın Erdoğan ve AK Parti karşıtlığından beslenen bir siyâset yürüttü. İki gelişme bunu değiştirdi: Açılım sürecinin AK Parti tarafından terk edilmesi ve 15 Temmuz darbe girişimi. Karşılıklı atılan bu iki adımla ittifâk sağlandı. Sayın Bahçeli sorumlu bir davranışla siyâsetlerini dönüştürdü. Sayın Erdoğan’a tam destek verdi. Böylelikle ortaya çıkacak sinerjiyle hem AK Parti’deki durgunlaşma ve aşınmanın önüne geçti, hem İP ile başlayan kan kaybını durdurdu.
Hamiş: Haksızlık etmeyelim; İstatistik yalangilim değildir. Yalanlar daha çok istatistikî veriler üzerine söylenir….
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.06.2021
29.04.2021
22.04.2021
4.06.2020
22.04.2019
4.02.2019
14.02.2019
11.02.2019
4.02.2019
28.01.2019