Tarık Ziya Ekinci
16 Nisan’da yeni bir sistem için yapılan halkoylamasında, kuvvetler birliğine dayalı “otoriter tek adam” yönetimine karşı demokratik hukuk devletini korumaya ve geliştirmeye kararlı bir HAYIR Cephesi oluştu. Kendiliğinden oluşan bu heterojen cephenin tarihsel ve siyasal önemi vardır. Aralarında hiçbir benzerlik olmayan, hatta karşıt görüşteki değişik siyasetlerin hukuksuzluğa karşı birlikte mücadele etmeleri toplumun geleceği bakımından umut vericidir. ‘Hayır’ oylarının kullanılmasındaki sübjektif saik ne olursa olsun bu oylar objektif olarak demokratik hukuk devleti için kullanılmıştır. Bugün için önemli olan gelecek seçimlerde kimin Başkan olacağı değil, hayır oylarından oluşan cephenin demokratik hukuk devleti kuruluncaya kadar kalıcı olmasını sağlayabilmektir.
Halkoylaması bittikten ve YSK, itirazların tümünü reddederek nihai kararını açıkladıktan sonra artık anayasa değişikliği kesinleşmiş ve hukuk mücadelesinin yolu kapanmıştır. Sayın Erdoğan’ın deyimiyle “Atı alan Üsküdar’ı geçti.” Ne var ki yeni anayasa, hem hazırlık aşamasında, hem propaganda kampanyası, hem de oy kullanma süreçlerinde yapılan ağır hukuk ihlalleri nedeniyle toplumsal meşruiyeti olmayan bir metindir. Hukuk dışı siyasal bir dayatmadır.
Yeni anayasa ile Türkiye’de faşizme açık bir rejimin temelleri atılmıştır. Bu sistemin kurucuları yaptıkları anayasadan güç alarak seçimlere son vermenin ve tek parti hâkimiyetinde faşist bir düzen kurmanın olanağını elde ettiklerini bilmektedirler. Koşulların oluşması halinde bu yetkiyi kullanacaklarında kuşku yoktur.
Tek adam rejiminden kurtulmak mümkün müdür?
Unutmamak gerekir ki, görece demokratik yöntemlerle yapılan siyasal dayatmalardan kurtulmanın tek yolu etkin siyaset yapmaktır. Diğer bir deyimle demokrasi isteyenlerin ortak hareket etmelerini sağlamak, hayırcılar cephesini konsolide etmektir. Bu amaca ulaşmanın yöntemi de yeni liderler arayıp bulmak ve onların gücüyle seçimleri kazanmak değil, ‘tek adam’ rejimine karşı herkesin üzerinde mutabık kalacağı ortak bir demokrasi programını oluşturmak, demokratik bir anayasanın temel taşlarını döşemektir. Aksi halde bugünkü heterojen demokratik muhalefet hareketini oluşturan unsurların farklı yönlere savrulması ve hareketin önemini kaybederek sönümlemesi kaçınılmazdır.
Halkoylaması sürecinde kendiliğinden oluşan ‘HAYIR’ cephesinin bileşenleri arasında önceden yapılmış bir sözleşme ya da anlaşma yoktur. ‘Hayır’ kampanyasına katılan örgüt ya da bireylerin her biri demokrasi dışı gördükleri anayasa değişikliğine karşı ve demokratik hukuk devleti için oy kullanmışlardır. Halkoylamasında ‘HAYIR’ diyenler başarılı olmakla birlikte ‘EVET’ cephesinin hukuksuzluğunu aşarak çoğunluğa ulaşmaları mümkün olmadı. Halkoylamasında kullanılan oyların yüzde 51.41’i ‘EVET’ için yüzde 48.59’u da ‘HAYIR’ için kullanıldı. YSK Başkanlığı tarafından kesin sonuç resmi gazetede yayımlandı ve Anayasa değişikliği gerçekleşti. Artık meri hukuk bakımından bütün yollar kapanmış, şimdilik geriye dönüş olanağı kalmamıştır. Bugünden itibaren yapılması gereken şey, geleceği düşünmek ve demokrasi güçlerinin 2019 seçimlerine aynı kararlılıkla katılmalarına yardımcı olmaktır.
HAYIR Kampanyası nasıl oluştu ve kimler katıldı?
Yapılan anayasa değişikliği ile ülkede hukuksuzluğun egemen olacağı, toplumun kaosa sürükleneceği, tek elden yönetilen ekonominin çıkmaza gireceğini algılayan ve yönetimin kaçınılmaz olarak otoriterleşeceğini öngören siyasal partiler, Sivil toplum kuruluşları (STK) ve duyarlı bireyler kendiliklerinden ‘Hayır’ için çalıştılar. Hayırcılar cephesinin öncülüğünü CHP üstlendi. İktidarın ağır baskısı altında soluk alması bile yasaklanan HDP, tüm zorlukları göğüsleyerek, ‘Hayır’ için çalışan ikinci etkin parti oldu. Kürt bölgesindeki ağır ve yaygın hukuk ihlallerine karşın ‘Hayır’ oyları üstün çıktı. Saadet Partisi ve Vatan Partisi ile kimi sosyalist partiler de kurumsal olarak ‘Hayır’ için çalıştılar.
AK Parti’nin demokrasiye duyarlı kimi üye ve yandaşlarının sessizce ‘Hayır’ oyu kullandıkları araştırmacılarının analizleriyle sabittir. Anayasa değişikliği için Sayın Erdoğan’la kader birliği yapan MHP ve Büyük Birlik Partisi (BBP) seçmenlerinin de büyük oranda (%70) ‘Hayır oyu’ kullandıkları yapılan bilimsel analizlerinden anlaşılmaktadır.
Anayasa değişikliğinin toplumda yol açacağı büyük yıkımı bilinçle algılayan Barolar Birliği, Türk Tabipler Birliği, TMMOB gibi önemli meslek örgütleri ile DiSK, KESK ve TÜRK-İŞ’e bağlı kimi sendikalar da AKP’nin anayasa değişikliğine karşı çıktılar.
Demokrasiye içtenlikle bağlı İHD, ÇYDD, Demokratik Kadın Örgütleri, Öğrenci Gençlik Örgütleri vb. pek çok Sivil Toplum Kuruluşu (STK) da anayasa değişikliğine karşı çıkmış, yandaşlarını ve toplumu uyarıcı çalışmalar yapmışlardır. Demokrat yazarlar, gazeteciler, bilim insanları, sanatçılar da anayasa değişikliğinin sakıncaları konusunda kamuoyu oluşturmak için önemli görevler yaptılar.
Tüm bu kuruluş ve bireylerin kendiliklerinden ‘kuvvetler birliğine dayalı otoriter tek adam rejiminin’ kurulmasına karşı çıkmaları ile Türkiye’de soyut bir “Demokrasi Cephesi” oluştu. Bu cepheyi oluşturan güçler arasında organik bir bağ yoktur. Aralarındaki tek ortak nokta ülkede kuvvetler birliğine dayalı otoriter bir sistemin kurulmasını önlemek ve demokrasiye açık bir sürecin işlemesine katkı yapmaktı. Bu heterojen topluluğun birlikte hareket edecek aktif bir cephe haline gelmesi ancak ortak bir siyasetin belirlenmesiyle olasıdır. Aksi halde, sadece kimi bireylerin kafasındaki birlik hayali kısa zamanda ve farklı nedenlerle yok olmaya mahkûmdur.
Hayır oyu kullananların demokrasi için ortak hareket etmeleri mümkün mü?
Başlıktaki soru Türkiye için yaşamsal önemdedir. Tek adam rejiminin provası şimdiden yapılıyor. Yeni sistemin nasıl bir düzen olacağı anayasa değişikliğinin tam olarak yürürlüğe girmesiyle netlik kazanacak. Bu düzenin mimarı olan ekibin 2019’da yeniden seçilmesi halinde Türkiye’de geri dönüşü mümkün olmayan otoriter bir rejimin kurulacağı açıktır. Çünkü yeni düzende devletin bütün güç odakları seçilen ‘tek adamın’ eline geçecek. Başkan devletin bütçesini kural ve denetim tanımadan dilediği gibi kullanacak. İstediği makama istediği kişiyi atayabileceği gibi, aksini de yapabilecek. Başkan, ayni zamanda çoğunluk grubun başkanı olarak, TBMM’de istediği kanunu çıkarabilecek ve istediği kararı aldırabilecektir. Yargı bir bütün olarak Başkan’ın direktifleri altında çalışacak. Başkan tek başına OHAL ilan edebilir ve savaş kararı verebilir. Özetle, 2019’da seçilecek Başkan devletin yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tümünü kullanma hakkına sahip ve ülkeyi tek başına yönetmeye yetkili bir otorite olacaktır. Başka bir deyimle Türkiye’nin nihai kaderini 2019’da yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi ile milletvekili genel seçimleri belirleyecek.
Demokrasi için ‘Hayır’ oyu kullananların asıl görevi 2019 seçimlerinde birlikte hareket ederek tek adam yönetimine son vermek, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü bir demokratik hukuk devleti
İçin ortam oluşturmak ve toplumun ortak mutabakatı ile yeni bir demokratik anayasa hazırlamaktır. Bu amaca ulaşmak için öncelikle hayırcılar hareketini oluşturan farklı grupların temsilcilerini bir araya getirmek ve tümünün üzerinde uzlaşacağı ortak çalışma ilkelerini belirlemek gerekir. Ayrıca toplumun tümünün isteklerine yanıt verecek özgürlükçü, insan haklarına saygılı, hukukun üstünlüğüne bağlı, çoğulcu ve demokratik bir anayasa için hazırlık yapmak ve gerçekleştirmektir. Böyle bir hareketi yönetmek için yetenekleri ve karizması kendinden menkul tepeden inme bir lider bulma çabaları anlamsız ve zararlıdır. Toplumun beklentilerine yanıt verecek sağlıklı bir siyasal örgüt ve gerçek bir lider, bir araya gelen demokratik güçlerin içinden çıkar. Ismarlama liderlerin peşinden koşmak, güvensizlik yaratır, birliği bozar, zaman kaybettirir ve ‘tek adam’ rejiminin kök salmasına olanak sağlar.
Sonuç olarak yinelemek gerekir ki, ‘Hayır oyu’ kullananlar tek bir örgütün üyeleri değildir. Hayırcılar cephesini siyasi bir partinin ya da karizmatik bir liderin ikbal aracı olarak kullanmaya kalkışmak hezimetle sonuçlanmaya mahkûm bir yanılgıdır. Demokrasi mücadelesini zaafa uğratacağı gibi ‘tek adam’ yönetimine güç katarak süreklilik kazandıracağını unutmamak gerekir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.01.2021
2.09.2020
8.07.2020
18.06.2020
1.05.2020
3.01.2020
2.02.2019
25.09.2019
2.05.2019
3.02.2019