Tayfun Atay
Cumhuriyet davası, hukuki bir rezilliğin, siyasi bir acımasızlığın, resmî bir intikamcılığın bu toprakların tarihine yaldır yaldır işlendiği bir utanç vesikasıdır. Bu utancın mimarı olanların daha anlayacağı bir dilden konuşmak gerekirse, vicdanın öldüğü, inancın da imanın da çürüdüğü bir “kul-hakkı ziyafeti” olarak ayırt edilecektir bu dava…
***
Şimdi şu yukarıda kurduğum cümlelere bakıp onların ne kadar “klişe” kaçtığını hissediyorum, içim sıkılıyor!..
Çünkü Cumhuriyet davasında sözün bugün değil çoktan bittiği yerdeyiz biz…
31 Ekim 2016’da başlayan süreçte neler yaşamadık, neler yazmadık, neler yapmadık ki bugün onun ötesinde bir şey hissetmek, zikretmek, kaydetmek mümkün olsun!..
Haksızlığı, acımasızlığı, merhametsizliği iliklerimize kadar duyumsayarak, bunların karşısında elleri, alınları, kalpleri öpülesi birer hukuk şövalyesi olan avukatlarımız öncülüğünde çırpındıkça çırpındık.
Gazetecilik diye diye…
Düşünce diye diye…
Haber, haber alma özgürlüğü diye diye…
Hukuk diye diye…
Adalet diye diye…
İnsanlık diye diye…
Türkiye diye diye…
Ve yapılması gereken her şey yapıldı.
Üstelik, hiç kimse saf değil, maksadın hasıl olmayacağı, sonuç alınamayacağı, ortada hukuk değil bir intikam davası olduğu biline biline yapıldı her şey…
Tarihe not düşmek adına!..
***
Dava adı altında karşımızda olan bu hukuk ve vicdan dışı garabetin elbette pek çok cephesi var; topluma suskunluk, muhalif kesimlere göz dağı ve iktidar karşısında gerçek anlamda gazetecilik yapmak isteyenlere de başlarına gelebilecekler hakkında mesaj vermek gibi…
Ancak özüne bakıldığında, davayı ortaya çıkaran iki karanlık “tasarruf” öne çıkmakta en çok…
Birincisi hiç mi hiç suç teşkil etmeyen bir gazetecilik pratiğinin, ama diğer taraftan bir iktidara suç-üstü yapmaya, onu halka hesap verdirmeye yönelik bir gazetecilik pratiğinin bedelini, dolaylı olarak ödetme girişimidir bu dava…
Bugün (tabii an itibarıyla hiçbiri Cumhuriyet’te çalışmayan) karikatürist Musa Kart, yazar Hakan Kara ve Güray Öz, avukatlar Mustafa Kemal Güngör ve Bülent Utku ile teknik ve mali işlerinden sorumlu Önder Çelik ve Emre İper, adeta, “Çektikleriniz yetmez” denircesine tekrar zindana çekiliyorlarsa sebep yine budur.
“Kan davası”nda da böyledir; “kanlı” ilan ettiğiniz her kim ise, onun akrabalarını da eş-dost, ahbaplarını da kör bir kin ve intikam duygusuyla hedef alırsınız.
Adına “Cumhuriyet Davası” denen siyasi operasyon işte böylesi bir “kabile asabiyesi”nin sonucudur.
Ve bu, bir “hukuk devleti” olma adına da tek kelimeyle ifade etmek gerekirse “düşüş”tür.
***
İkinci karanlık tasarruf olarak Cumhuriyet davası, Voltaire’in zihinlere kazınıp hiç akıldan çıkarılmaması gereken şu sözünü doğrulayan kanlı-canlı bir ibret vesikasıdır:
“Tanrım, beni dostlarımdan koru; düşmanlarımın icabına ben bakabilirim.”
Cumhuriyet davası, “Her ağacın kurdu kendinden olur” sözünün bir dizi masum ve günahsız insanın hayatı karartılarak sahneye konulmuş bir temsilidir.
Cumhuriyet davası, iktidarın gökte aradığını yerde, bir “Beşinci Kol” olarak gazetenin içinde bulduğu bir hazin hikayedir.
O yüzden bugün tekrar cezaevi yolunu tutmak üzere sevdiklerinden, çoluk çocuklarından koparılarak evlerinin kapısından çıkacak arkadaşlarımız, dün de yıllar boyu kendilerine ev bildikleri Cumhuriyet’in kapısından çıkmak durumunda kaldılar.
Onları o kapıdan çıkaranlarla, şimdi onlara cezaevi kapısını açanlar arasındaki ilinti, “Cumhuriyet Davası” olarak tarihe geçecek vahametin alâmetifarikasıdır!..
Sözün zaten çoktan bittiği yerde, bundan öte bir âhü figânımız da yoktur.
***
Can dostlarım Emre, Mustafa, Bülent, Musa, Hakan, Önder ve Güray Abi’yi, onlarla birlikte yan yana/kalp kalbe olmuşluğun onuruyla, elbette içim kan ağlayarak ama hem bir yudum ferahlık niyetine hem de Hasan Hüseyin’in deyişiyle, “şu benim her dalı bin dert açan çıraçakmak ülkemde” onların hallerine en doğru şekilde tercüman olduğunu düşündüğüm bir diğer büyük şairin dizeleriyle selâmlıyorum:
Dünyayı telaşsız, rahat
seyredebiliyorum artık.
Artık şaşırtmıyor beni dostun kahbeliği,
elimi sıkarken sapladığı bıçak.
geçtim putların ormanından
baltalıyarak
ne de kolay yıkılıyorlardı.
Yeniden vurdum mihenge inandığım şeyleri,
çoğu katıksız çıktı çok şükür.
Ne böylesine pırıl pırıl olmuşluğum vardı,
Ne böylesine hür…
Tas tas ışık dökünüyorum başımdan aşağı,
Güneşe bakabiliyorum gözüm kamaşmadan…
Ve sıcak her zamankinden sarı,
kar her zamankinden temiz.
(Nazım Hikmet, 21 Temmuz 1957)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.02.2020
27.01.2020
23.01.2020
9.01.2020
7.01.2020
5.01.2020
31.12.2019
26.12.2019
22.12.2019
12.12.2019