Tuncer KÖSEOĞLU
Cumartesi günü erken saatlerde gelen SMS’lerin ‘bip, bip’ sesleriyle uyandım. Bazı belediyelerle aramda tek taraflı bir ilişki var. Arayıp sormasam da kendilerini, onlar her özel günde, resmi ve dini bayramlarda SMS atıp beni haberdar eder, günün anlam ve önemi doğrultusunda coşkuyu verirler. Uyanır uyanmaz balkona çıktım. Cumhuriyetimizin 93. yıldönümü vesilesiyle belediyelerin uyarmasına rağmen içim yeterince coşkuya kapılamadığı için kendimi esefle kınıyorum…
Hazır erken kalkmışken, uzun zamandır yapmak istediğim fakat tembellikten yapamadığım dolap düzenleme işine giriştim. Bir sadeleştirme zamanı çoktan gelmişti. Ne çok elbisem varmış dolaplarda, yıllardır giymediğim, belki de hiç giymeyeceğim. Dolaplardan çıkardığım giysiler odanın ortasında küçük bir dağ oluşturmuştu. Bazı giysilerimi hatırlıyorum, anılarım vardı onlarla. Bazılarını ise hiç hatırlamadığımı fark ettim. Giyip giymediğimden bile emin değilim, silik bir siluet gibi… Geçip gitmiş hayatımdan. Odanın içindeki giysilere bakıp “Ne çok şey biriktirmişim, gerekli gereksiz …” diye düşündüm.
İnsan, yaşadığı sürece biriktirir zaten. Eşyalar gibi hayatına giren insanları da… Kimileri derin izler bırakır çok değer verdiğimiz bir ceket, kazak gibi. Kimileri ise geldikleri gibi giderler, hiç izi kalmaz. Belki de hiç gelmemişlerdir aslında. Yaş aldıkça insan, istese de istemese de bir sadeleştirme oluyor. Hayat yolculuğunda yarıda bırakanlar olduğu gibi, sen de yol ayrımına gelip başka yöne gidiyorsun bir şekilde.
Gazetecilerin değişik toplumsal kesimlerden çok tanıdığı olur. Geniştir çevreleri, kendimden bilirim ama yalnız insanlardır. Hele bir de işsiz kaldığında çok iyi anlarsın bunu. Telefonun günlerce çalmaz, bakar durursun ekrana mal mal. Arkadaşların önemli yerlere gelmiştir, ama sana uygun iş bulamaz, çünkü sen de önemli bir adamsın onun gözünde. Önemli adam ama işsiz! “Ulan ben önemli adam falan olmak istemiyorum, işimi yapıp karnımı doyurmak istiyorum” desen de faydasız. Memleket zaten bir çeşit ‘önemli adam’ olup üretemeyen insanlar mezarlığı. Sen de yerini alırsın o mezarlıkta.
Yine böyle işsiz günlerimden birinde, her nümayişte “Üreten biz, yöneten de biz olacağız” diyen bir düşüncenin çıkaracağı gazeteden iş teklifi aldım. Her ne kadar hayatımız ‘boyalı basın’ diye aşağılanan gazetelerde çalışmakla geçtiyse, serde solculuk var. Gittik, görüştük ve tekliflerini kabul ettim. Böylece başladı benim Birgün Gazetesi maceram. Çok ortaklı bir gazeteydi, hatta kendi deyimleriyle patronsuz. Allahları var, ilk iki ay maaşları ödediler. Ondan sonraki aylar cuma günleri küçük harçlıkla geçiştirdiler. ‘Hayırlı Cumalar’ lafı bence Birgün’den çıkmadır. Sonra, o cumalar da bitti. İnsanlar aç, evine gidecek parası yok, ortada bunu söyleyeceğin insan da yok. Patronsuz gazete ya… Oysa hep bir patronu, karar vericileri vardı. O gazete üzerinden geçmişte kurduğu küçük iktidarlarını sürdüren kişiler de vardı. Sadece çalışanların emeklerini sömürmede uydurulan bir yalandı patronsuzluk. Hayatımdaki en büyük sömürü düzenini, her iki lafından biri ‘emek, emekçi’ olan bu yerde gördüm. İki yıla yakın çalıştım bu gazetede. Geçmişten elde ettiğim birikimle, taksitle aldığım arabamı sattım. Bir gazeteden kalan tazminatımı tükettim. Bir de her gün gazeteye ne hikmetse gelen kredi kartı pazarlamacılarının verdiği kartları aldım. Dibine kadar borçlandım, bir ara bu yüzden hapse girme tehlikesi bile atlattım.
Sol ve sola ait biriktirdiğim değerler…
Gazeteden ayrılışımın ikinci ayı falandı, geçmişten kalan maaş alacaklarını ödeyeceklerini söylüyorlardı. Aradan 10 yıl geçmiş, hâlâ ödeyecekler. Birgün’de çalıştığım için pişman olmamı engelleyen bir adam vardı. Orada tanıdım onu, sevdik birbirimizi çok. Güzel zamanlar geçirdik birlikte. Reha Mağden, ayrılmıştı aramızdan. Burgazada’da yaşardı Reha Abi. Cenazesini kaldırdık. İçmeyi çok severdi, biz de cenazeden sonra onun için içelim dedik. Birgün’ün ağır abileri masada. Ne yapıyorsun diye sordular şu cevabı verdim: “Ne yapayım, hayatımdan sol ve sola ait değerleri çıkarmakla meşgulüm. Hatta çağrışım yapmasın diye ‘s’li cümle kurmuyorum. Gülüşmeler oldu masada, en ciddi şeyi ben şakayla karışık söylerim ki tanımamışlar beni. Çok ciddiydim oysa. Sorguladım çok çünkü. O zamana kadar biriktirdiğim ideolojinin, beni özgürleştirmediğini aksine daralttığını gördüm. Çıkardım üzerimdeki bütün ideoloji gömleklerini. Romantizm adına üzerimde kalan kısmını ise 15 Temmuz’dan sonra bir poşete koyup, çöpe attım.
Derken, Taraf günlerim başladı. Başlamasıyla birlikte, eski mahalleden ne kadar hısım dost, arkadaş varsa üzerime üzerime gelmeye başladılar. Önceleri hepsine toptan ya da teker teker cevap vermeye çalışıyordum. Taraf’ın farklı düşüncelerde insanlara yer verdiğini, özgürlükçü bir gazete falan olduğunu anlatmaya çabaladım bir süre… Hem The New York Times iş teklif etti de ben mi kabul etmedim! Baktım olmuyor, pes ettim. O sırada bayağı bir sadeleşme oldu hayatımda. Giden gidene… Daha sonra da gidenler olduğu gibi bazılarından da ben gittim zaten.
Bazı kişiler vardır ki istesen de gidemez
İşte odanın içinde küçük bir dağı oluşturan giysilere bakarken bunu düşündüm. O sırada bir arkadaşım aklıma geldi. Sağlık sorunları vardı, İzmir’de yaşıyordu bir süredir. Nasılsın falan derken, İstanbul’daymış, bir operasyon geçirmiş. Kadıköy Çarşı içinde çay içtiğini öğrenince “Bekle geliyorum” dedim. Çay sohbeti uzadı, eski günlerden bahsettik. Üniversite yıllarından, artık hayatımızda olmayan eski arkadaşların kulaklarını çınlattık. O sırada başka bir ortak arkadaşımız aradı sanki duymuş gibi… İşlerini tasfiye edip Ege’de küçük bir köyde arazi almayı planladığını anlattı. Gençlik ütopyamızdı bu. Birkaç arkadaş bir arazide çalışıp komün hayatı yaşayacaktık. “Hayalimizi gerçekleştireceğim” dedi, toplanacağız falan gibi laflar edince, “Yağmasan da gürledin ya, bu ütopyanın var olduğunu bilmek güzel” dedim. Hayatı ne kadar sadeleştirirsen sadeleştir birileri kalıyor işte hayatında. Tıpkı yıllarca giymesen de dolapta duran atmaya kıyamadığın bir giysi gibi…
Galiba ilk kez bu kadar uzun bir yazı yazıyorum. Hayatı sadeleştireyim derken, kelimeleri harcamışım farkında olmadan. Aslında sevgili Kazım Koyuncu’nun giderken söylediği ve her dinlediğimde yüreğimi delip ciğerime saplanan şarkısındaki gibi; “İşte gidiyorum, bir şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden. Hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, yol ayrılmış görmeden gidiyorum…” deyip usulca kapıyı kapatıp gitmeli…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.12.2023
20.05.2023
7.03.2022
1.03.2022
14.02.2022
28.01.2022
24.01.2022
12.01.2022
29.12.2021
20.12.2021