Ufuk COŞKUN
İnsanları olduğu gibi kabul etme ve farklılıkları tanıma erdeminden uzak geliştirdiği hırçın dil ve tavrından ötürü bu haber sitesini kınıyorum. Çünkü bu dil resmi ideolojinin dilidir. Bu dil kendinden olmayan insanları dışlayan, yok sayan, ötekileştiren bir dildir. İnsanların kimliklerini neye inandıklarını ya da inanmadıklarını, düşüncelerini birer tehdit unsuru gibi göstermek, yaymak ve onları kimlikleri üzerinden kamuoyu önünde itibarsızlaştırmaya çalışmak her şeyden evvel gayriahlâkî bir tutumdur. Bu dil Türkiye’yi ayrıştıran, farklılıkları düşman gibi gösteren, bireyi devletin uzantısı olarak gören resmi ideolojinin, militarizmin ve asker devlet geleneğinin ürettiği milliyetçi bir dildir. İnsanları ateist, Ermeni, sağcı-solcu, Liberal, Kürtçü olarak yaftalamak ve onları kimlikleri, inançları ve düşünceleri üzerinden vurmak ve aşağılamak bir bakıma makbul vatandaş oluşturma yönünde resmi ideolojiye arka çıkma çabalarıdır. Başka bir deyişle bu dil ve tutum bir bakıma devletin asıl sahibi biziz diyen bir dildir.
Hilal Kaplan’ın haklı olarak zorunlu din dersi eleştirisini Kilise’de çekilmiş bir fotoğrafla kamufle etmeye çalışan ve asıl dikkatleri oraya çeken, hakikatleri dokunan Taraf için de “bir avuç Ermeni’nin kucağında kalan Taraf adlı paçavra” diyerek kamuoyunun dikkatlerini bilinçli olarak başka yerlere çeken, benzer tutumlarını Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, Ayşe Hür gibi aydınlar üzerinden sergileyen ve bu aydınlara sahip çıkan her görüşten ve inançtan duyarlı insanları da hain, yanaşma ya da Ersoy Dede’nin ifadesiyle bir kamyon dolusu adam olarak gören/gösteren bu insanların geliştirdiği dil kasıtlıdır ve kınanmayı hak etmektedir. Bu yüzdendir ki her nerede olursa olsun -yeri geldiğinde kendi gazetelerine bile- haksızlığa uğrayan, linç kampanyalarına maruz kalan insanların diline, ırkına, inancına bakmaksızın hak, adalet ve özgürlük değerleri adına karşı çıkmayı şahsım adına onurlu bir tavır olarak görenlerdenim. Bu yüzden Hilal Kaplan’a da, Ali Bayramoğlu’na da, Cengiz Çandar’a da, Abdurrahman Dilipak’a da tereddüt etmeden tepkimi ortaya koydum.
Habervaktim sıradan bir site değildir. Bu siteyi açmadan Akit Gazetesi’nin sitesine erişemezsiniz. Belirli bir tabanları vardır. Yaptıkları haberlerden ve takındıklar tutum ve tavırlardan öyle anlaşılmaktadır ki kendilerini hem devletin hem de Allah’ın makbul kişileri olarak gören bir anlayışın sahipleridirler. Bilindiği gibi resmi ideoloji yıllardır kendine makbul vatandaş oluşturma yönünde mekanizmalar geliştirdi. Akılcı, bilimci, ilerici, aydınlanmacı, rasyonalist bir grup tüm farklılıkları içinde barındıran bir topluma tepeden dizayn etmeye çalıştı. Tek bir etnik temele ve inanca dayanan yeni bir toplum inşa edilmeye çalışıldı. Kısacası tek dil, tek devlet, tek din, tek mezhep ve tek ideoloji asasına dayanan bir paradigma üretildi. Özgürlükçüler, insan bütünlüğünü ciddi oranda tahrip eden bu anlayışa karşı yıllarca mücadele ettiler ve bireysel özgürlükler çerçevesinde bu ideolojiye tümden karşı çıktılar. Ne var ki kendilerini Müslüman olarak gören Akit çevresinin sahip olduğu anlayıştan ve ürettikleri dilden anlamaktayız ki bu kesim tek-tipçi ideolojiye ontolojik olarak karşı çıkmak yerine kendilerine dokunan kısımlarını kısmen karşı çıkmaktadır. Yani onlar için Dersim, Alevi Sorunu, Kürt ve Kürtçe anadilde eğitim sorunu, Gayrimüslimlerin mağduriyetleri bir anlam ifade etmiyor.Onların gündeminde sadece başörtüsü yer etmektedir.Bu zihniyete göre diğerleri zaten hakikate vakıf olmayan insanlar.. Onların zamanla eğitilmeye ve ıslah edilmeye ihtiyaçları var.Yani basörtüsüyle birlikte gayrimüslimlerin hak ihlallerini bir arada -özgürlükler çerçevesinde- değerlendirmek gibi bir gayeleri yok..Oysa Hz. Muhammed(a.s) Medine Vesikası’nda hiçte onlar gibi düşünmüyordu..
Totaliteryanizmin hem resmi hem de dini versiyonu mümkündür der Bilal Sambur.Çok doğru..Yani toplumu akılcılık ve bilim adına tek tipleştirmek çabalarıyla milli ve manevi değerler çerçevesinde tek tipleştirmeye çalışmak arasında bir fark yoktur. Fark; bir ülkede tüm farklılıklarla birlikte barış, huzur ve özgür bir biçimde yaşamak adına geliştirilen ahlaki ve insani değerlerdir. Bu uğurda atılacak medeni adımlardır. Habervaktim geliştirdiği dışlayıcı dille ve farklı ırklara ve düşüncelere karşı takındığı tutum ve tavırla neredeyse Kemalizmin bir kopyası gibi durmaktadır. Dikkatle bakarsanız bu iki tavır arasında bir fark göremeyeceğiniz gibi aksine birbirlerinden beslendiklerini anlarsınız. Bunun bir benzerini Sözcü, Ulusal TV ve Cumhuriyet çevresinde de görebilirsiniz.
Oysa gelinen noktada artık üretilen bu ayrıştırıcı ve milliyetçi dilin sorunları çözmediği görülmektedir. Din ve milliyetçilik üzerinden insanları ayar verme çabaları artık boşunadır. Bu dil bugüne kadar hiçbir sorunu çözmedi. Bu bakımdan bir tahakküm aracı olarak bu devlet dili terk edilmelidir. Artık insanlar eskiden olduğu gibi bu dilin etrafında bir yaşam anlayışı geliştirmiyorlar. Bugün anadilde eğitim sorunu ile başörtüsü sorunu birlikte ele alan ve destek veren insanların sayısı bir hayli arttı. Bugün Hilal Kaplan’a ya da Ali Bayramoğlu’na destek verenlerin profillerine bakıldığında aynı görüşe sahip insanların olmadığı görülmektedir. Ama dışlayan ve yok sayan dil hiç değişmedi. Biz bu dili çok iyi biliyoruz. Bu dilin sahipleri de artık şu gerçeği akıllarından çıkarmamalıdır. Biz hak ihlaline uğrayan, dışlanan ve ötekileştirilmeye çalışılan insanların artık ne düşündüklerine, hangi dili konuştuklarına ve hangi inançtan ve ırktan olduklarına bakmıyoruz. Kim olursa olsun insanlık ortak paydasında sahip çıkıyoruz ve çıkmaya da devam edeceğiz. Yani bir kamyon dolusu adam değiliz. Erdemli, onurlu, haktan ve adaletten yana tavır takınan insan ve değerlerini önceleyen duyarlı insanlarız.
Bu devletçi, statükocu, kendine Müslüman düşüncelerden artık vazgeçilmelidir. Bu ülke kendine makbul insan yetiştirme projesinden çok çekti. Bu ulus devletçi sistemlerden kalma alışkanlıklar artık terk edilmelidir. Zaman ilkeli ve tutarlı bir şekilde hak ve özgürlükleri sahiplenme zamanıdır. İnsanların resimlerini yayımlayıp altına da aşağılayıcı ifadeler döşemekle hiçbir yaraya merhem olunmaz..
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019