Ümit KARDAŞ
Radyo Televizyon Üst Kurulu, Fox Televizyonu ana haber sunucusu Fatih Portakal’ın üç ayrı tarihte Koronavirüs salgını gündemiyle ilgili yaptığı yorumları 6112 sayılı Kanunun 8/1-b maddesinde yer alan hüküm kapsamında değerlendirerek toplumun kin ve düşmanlığa sevk edildiği sonucuna vardı ve Fox TV’ye üst limitten idari para cezası ve üç kez program durdurma idari tedbiri uygulanmasına karar verdi.
Aynı ihlallerin tekrarlanması halinde cezaların artacağı ve sonrasında yayın lisansının iptal edilebileceği ihtimali de bulunmakta.
RTÜK, Fox TV dışında eleştirel yayın yapan, içlerinde Tele 1, Halk TV, Haber Global TV gibi yayıncı kuruluşlarının bulunduğu kanallara yayın durdurma tedbiri ve para cezaları uygulanmasına karar verdi.
10 Nisan gecesi sokağa çıkma yasağını iki saat önce hiçbir detay açıklamadan ilan etme skandalından sonra halkın belirsizlik içinde gösterdiği toplumsal davranışın haber olarak verilmesi ve yorumlanması haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün doğal bir gereğidir. Buna karşılık RTÜK’ün evrensel hukuka ve Anayasa düzenlemelerine aykırı olarak ceza ve tedbir uygulaması tamamen hukuk dışı, keyfi ve hukuken sorumluluk doğuracak nitelikte.
RTÜK’ün sokağa çıkma yasağını bakanlık açıklamasından önce bildiren ve toplumsal paniğe neden olan TRT’ye yönelik bir uygulama yapmaması da kanunla verilen yetkinin kötüye kullanıldığını göstermekte.
RTÜK’ün görevi halkın haber alma hakkını ve bu hakkın kullanımını sağlayan medyanın ifade özgürlüğünü güvence altına almak, hak ve özgürlükler alanını genişletmektir. Bu kurum devlet iktidarının ideolojik aygıtı gibi davranamaz.
Medya dediğimiz aygıtın (işitsel, görsel ve yazılı yayın organları) işlevinin uzun mücadeleler sonucu insanlığın kazanımı haline gelmiş evrensel boyuttaki ilkelerle olduğu gibi insan hak ve özgürlükleri ile de yakından ilgisi bulunmakta.
Medya ilkesel olarak objektif ve tarafsız habercilikle hakikate yaklaşmaya çabalarken toplumun doğru bilgilendirilmesini hedefler. Böylece toplum siyasi kanaatini de bu bilgilendirmeler üzerinden inşa edebilir. İktidarın politikalarının eleştirilmesinin demokratik bir aracı olan medya üzerinde yaratılan yok etmeye yönelik baskılar faşizmin yoluna taş döşer.
Çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü ve hukuk güvenliği sağlayan demokrasilerde medyaya tanınan hukuki güvence aslında bireylerin doğuştan sahip oldukları hak ve özgürlükleri kullanabilmeleri için bir teminat sayılır.
Medya ile hukuk-demokrasi bağlantısını “düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü” ile “haber ve fikir alma özgürlüğü” bağlamında irdelemek gerekmekte.
Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 10. maddesinin 1. fıkrasında ifadesini bulmakta. Bu özgürlük kamu makamlarının müdahaleleri olmaksızın ve ulusal sınırlara bakılmaksızın bir görüşe sahip olma, haberleri ve fikirleri elde etme ve bunları yayma özgürlüğünü içerir.
Medyanın bu bağlamda özgürlükleri yaşama geçirmekteki sorumluluğu çok önemli. Medya söz konusu özgürlükleri kullanırken ödev ve sorumlulukla birlikte kullanacaktır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında, 10. maddenin 2. fıkrasında özgürlüğün kullanımında belirtilen iktidarca yapılabilecek müdahaleleri iki kriterle sınırlamıştır. Bu içtihatlara göre özgürlüğü sınırlayan durumlar hukukun öngördüğü ve demokratik bir toplumda gerekli nitelikte olmalıdır.
Sunday Times gazetesinin telidonid isimli bir ilacın sakat bebek doğumlarına neden olması üzerine olayların gelişimi ve sorumluluk konusunda yayınlamak istediği yazıya mahkemeye saygısızlık oluşturacağı gerekçesiyle yayın yasağı konması üzerine, Birleşik Krallık ( İngiltere) aleyhine AİHM’de dava açılmış, AİHM söz konusu davaya ilişkin 26.04.1979 tarihli kararında AİHS 10. maddesinin 2. fıkrasında sözü geçen iki kriterin ne anlama geldiğini açıklamıştır.
Yapılan müdahale hukukun öngördüğü bir müdahale olmalıdır. Yapılan müdahalenin hukukun öngördüğü bir müdahale sayılabilmesi için iki koşul öngörülmekte.
Uygulanacak hukuk kolay ulaşılabilir olmalıdır. Diğer bir deyişle yurttaşlar belirli bir olaya uygulanabilir nitelikteki hukuk kurallarının varlığı hakkında yeterli bilgiye sahip olabilmelidirler. (accessibility)
Uygulanacak hukuk ayrıca yeterli açıklıkta önceden öngörülebilir (foreseeability) olmalıdır. Yurttaşların davranışlarını düzenlemelerine olanak vermek için yeterli açıklıkta düzenlenmemiş bir norm hukuk olarak kabul edilemez.
Oysa 6112 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun yayın hizmeti ilkelerini düzenleyen ve yaptırımlara esas teşkil eden 8. maddesi yeterli açıklıkta olmadığı gibi maddenin 1. fıkrasının alt başlıklarında 24 sınırlama gösterilmiştir. Bu sınırlamaların birçoğu keyfi uygulamalara yol açacak muğlaklıkta düzenlenmiştir.
Birkaç örnek vermek gerekirse; maddenin 1. fıkrasının (a) alt bendinde “Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz” ve maddeye 02/01/2017 tarihli KHK ile eklenen daha sonra 01/02/2018 tarih ve 7072 sayılı Kanunla süreklilik kazanan (t) alt bendinde “Terör eylemini, faillerini ve mağdurlarını terörün amaçlarına hizmet edecek sonuçlar doğuracak şekilde sunamaz.” sınırlamaları bu muğlaklığı barındırmakta.
Ancak birçok yasa az ya da çok kaçınılmaz olarak muğlaktır. Bu muğlaklıkları evrensel ilkelere dayalı meşru hukuk çerçevesinde yorumlayarak hak ve özgürlükleri teminat altına almak ise bir uygulama sorunudur. İşte bu noktada yargıç kadrosunun niteliği önem kazanmakta.
AİHM’nin bu konuda aradığı ikinci kriter, hak ve özgürlük alanına yapılacak müdahalenin demokratik bir toplumda gerekli olup olmadığının tespitidir. AİHM, gerek Richard Handyside’a ait “Kırmızı Ders Kitabı” adlı kitabın müstehcen (ahlaka aykırı) olduğu gerekçesiyle mahkemece el konulması kararı nedeniyle Birleşik Krallık (İngiltere) aleyhine açılan davadaki 7.12.1976 tarihli karar gerekçesinde, gerekse Sunday Times gazetesinin açtığı davadaki gerekçesinde ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumda ne anlama geldiğini açıklamakta.
“İfade özgürlüğü…… devletin veya halkın bir bölümünün aleyhinde olan (offend), çarpıcı gelen (shock), rahatsız eden (disturb) bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir. Bunlar olmaksızın demokratik toplum olmaz.”
Bu gerekçeden anlaşılmaktadır ki bu alanda getirilen her formalite, koşul, yasak ve yaptırım izlenen meşru amaçla orantılı olmalıdır. Sonuç olarak ifade özgürlüğü alanına müdahaleyi demokratik bir toplumda gerekli kılan yeterli gerekçelerin bulunup bulunmadığı araştırılmak zorundadır.
Kuşkusuz şiddete teşvik, ırkçılık, nefret söylemi ifade özgürlüğünün sınırını oluşturur. Ancak bu sınırlara varmayan, yayınlarda ne dendiği önemli değildir. Önemli olan haber ve düşünceleri elde etme ve bunları ulaştırma özgürlüğünün korunmasıdır.
RTÜK uygulamalarının hak ve özgürlüklerin kullanımıyla doğrudan olan ilgisini Anayasal düzenlemelerle analiz etmek gerekmekte. Özel radyo ve televizyonlara Kanunda belirtilen nedenlerle program durdurma tedbiri uygulaması Anayasada düzenlenmiş bulunan bazı temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının engellenmesi anlamına gelmekte.
Durdurma kararıyla Anayasanın 28. maddesinde düzenlenen “Basın özgürlüğü”, 26. maddesinde düzenlenen “Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü”, “Haber ve fikir alma özgürlüğü” (Düşünce ve fikirlere ulaşma hakkı ) gibi temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunulmuş olunmakta.
Söz konusu temel hak ve özgürlüklerin kullanılmalarının durdurulması, nitelikleri gereği hukuken olanaklı değildir. Nitekim Anayasanın “Düşünceyi Açıklama ve Yayma Hürriyeti” başlıklı 26. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.” düzenlemesi de bunu doğrulamakta.
Temel hak ve özgürlüklerinin kullanımlarının durdurulması ancak Anayasanın öngördüğü olağanüstü dönemlerde olanaklıdır. Anayasanın 15. maddesinin 1. fıkrasına göre savaş, seferberlik veya olağanüstü hal durumlarında temel hak ve özgürlüklerin kullanımı kısmen veya tamamen durdurulabilir.
Kaldı ki olağanüstü dönemlerde dahi böyle bir durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için aynı fıkrada iki koşul birden aranmıştır. Olağanüstü bir dönemde bile bu durdurma ancak uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri ihmal etmemek ve durumun gerektirdiği ölçüde olmak koşulu ile yapılabilir.
Anayasanın 26/3 ve 15/1 maddelerindeki düzenlemelere göre RTÜK’e program durdurma yetkisi verilmesi Anayasaya aykırıdır. Olağan bir dönemde idari bir organa temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını durduran bir yetkiyi yasa ile vermek, hukukun tarihsel birikimini yok etmek anlamına gelir.
RTÜK’ün verdiği kararları, “erkler ayrılığı” ve “idari işlemlerin hukuki denetimi” ilkeleri bakımından da irdelemek gerekmekte.
Anayasal sistem yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ilkesine dayanmakta. Siyasi partilerin gösterdiği adaylar arasından TBMM’ce seçilen idari bir kurulun program durdurma yetkisine sahip kılınması fonksiyon gaspıdır. Diğer bir deyişle yargının yerine geçerek yetki kullanmadır. Temel hak ve özgürlükleri yakından ilgilendiren çok önemli bir alan yargı güvencesi dışına çıkarılmıştır.
Oysa Anayasanın 26. maddesinin 3. fıkrasında, anlatım araç ve gereçlerinin belirtilen durumlarda toplatılması idari kararının 24 saat içinde yargıca bildirilmesi öngörülmekte. Yine Anayasanın 28. maddesinde belirtilen durumlarda sözü edilen basın ve yayının dağıtımının önlenmesi veya toplatılması gibi idari kararların 24 saat içinde yetkili yargıcın onayına sunulması gerekmekte.
RTÜK kararlarına karşı idari yargı yolunun açık olmasını yargı güvencesi gibi göstermek sadece demagojidir. Temel hak ve özgürlükleri ilgilendiren bu alanda önemli olan, hukuka aykırılığın yargı güvencesi ile baştan önlenmesidir. Özgürlükleri yok ettikten sonra tanımış olduğunuz yargısal denetim göstermelik olur.
RTÜK, Anayasaya aykırı olarak kullandığı yetkiyle temel hak ve özgürlükleri budamaya devam ederken, siyasi kadro Türkiye’yi demokrasinin hayal dahi edilemeyeceği bir noktaya sürüklüyor.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.10.2025
1.10.2025
7.09.2025
1.09.2025
27.08.2025
7.08.2025
4.06.2025
25.05.2025
11.05.2025
24.04.2025