Umut ÖZKIRIMLI
Karantinada 24. günümüz.
İspanya’da koronavirüse yakalananların sayısı 130 bin 759, virüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı ise 12 bin 418. Ancak yavaş yavaş iyi haberler de gelmeye başladı. Hafta başında İspanya Sağlık Bakanlığı virüsün yayılma hızının kontrol altına alındığını duyurdu.
Financial Times’ın her akşam güncellediği, hastalığın farklı ülkelerdeki yayılma hızını gösteren grafikler de bu açıklamayı doğruluyor. İtalya, İspanya, Fransa gibi karantina uygulayan ülkelerde enfeksiyon ve ölüm sayıları düşmeye başladı. Hastalığı kontrol altına alan diğer ülkeler Çin ve Güney Kore gibi. Sürecin gidişatından emin olmak ve eldeki kazanımları korumak isteyen İspanyol hükümeti dün (4 Nisan 2020) karantinayı iki hafta daha uzattı. Yani 26 Nisan’a kadar acil bir durum olmadıkça evlerimizden çıkamayacağız.
Hastalığın yeni merkezleri ise önlem almakta geciken ya da hala önlem almayan ABD, İngiltere, Brezilya, Türkiye gibi ülkeler. Yine dün itibariyle ABD’de virüse yakalanan ya da virüs nedeniyle hayatını kaybeden sayıları İspanya ve İtalya’yı yakalamak üzereydi. Salgın başladığında işin ciddiyetini kavramayan ve koronavirüsü gribe benzeten, daha sonra ise yaşananların sorumluluğunu Çin’de aramaya başlayan Donald Trump bile son konuşmasında durumun ciddi olduğunu kabul etmek zorunda kaldı ve Amerikan halkına önümüzdeki birkaç haftanın çok zor geçeceğini duyurdu.
Başlangıçta “sürü bağışıklığı” stratejisini benimsemeye çalışan Boris Johnson bu kararından kısa sürede dönerek ülke genelinde karantina uygulamasına başladı, ama geç kaldığı için salgının yayılmasına engel olamadı. Brezilya ve Türkiye – ki bunlara Beyaz Rusya ve Rusya’yı da ekleyebiliriz – gibi otoriter rejimler tarafından yönetilen ülkelerde ise koronavirüse yönelik önlemler tamamen keyfi. Brezilya ve Beyaz Rusya’da virüse karşı herhangi bir önlem yok. Rusya’da bir haftalık bir sokağa çıkma yasağı ilan edildi; Putin buna karantina dememekte ısrarlı.
Türkiye’de ise durum malum. Henüz genel bir sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş değil. Test sayısının artmasıyla birlikte gerçek rakamlar saklanamamaya başladı; artık herkes ülkenin İtalya ve İspanya’nın karantina öncesi halini andıran bir noktada olduğunun farkında. Bilim insanlarına göre Türkiye’de hastalığın yayılma hızı Çin’den bile yüksek. 4 Nisan itibariyle Türkiye enfeksiyon sayılarında dünya çapında 9. sıraya yükselmiş durumdaydı. Bu şekilde devam edersek kısa sürede ilk beşe yerleşeceğimize şüphe yok. İktidar şehirlerarası seyahatleri kısıtlayarak, risk grubundakilerin sokağa çıkmasını yasaklayarak günü ve “ekonomiyi” kurtarma arayışında.
Her kriz döneminde olduğu gibi otoriter liderlerin sığındığı ilk liman ise milliyetçilik ve hamaset. Beyaz Rusya lideri Alexander Lukashenko’ya göre koronavirüsten korunmanın yolu haftada iki kez saunaya gitmek ve bol votka içmek. Karantina gereksiz çünkü ülkede virüs filan yok. Olsa bile “iki ayağının üzerinde ölmek, diz çökmüş bir şekilde ölmekten iyi”. Brezilya Başkanı Jair Bolsonaro’ya göre oronavirüs basit bir gripten başka bir şey değil. Salgını abartan ve Brezilya halkını gereksiz yere korkuya sürükleyen medya.
Türkiye’de de durum farklı değil. Kimi “kanaat önderlerine” göre koronavirüse yakalanmamak için beş vakit namaz kılmak ya da ev turşusu tüketmek yeterli. Zaten Türk geni Asya geninden farklı, dolayısıyla Türkiye’de Çin’deki gibi bir salgın beklemek doğru değil. MHP lideri Bahçeli’ye kulak verirsek “Bu gerçek ortadayken, televizyon ekranlarından maksadı aşan, farklı yerlere çekilen, kargaşa yaratan beyanatlara” gerek yok: “Susulacak yerde konuşmak ahmaklıktır.”
Öte yandan milliyetçiliği sadece popülist liderlere ya da otoriter rejimlere özgü bir araç olarak görmek doğru değil. Milliyetçilik demokratik kurumların işlerliğini sürdürdüğü ülkelerde de krizle mücadelede başrolde. Bu birçok açıdan kaçınılmaz. Uluslararası düzenin temel aktörleri hala ulus-devletler. Egemenliğin kaynağı da millet. Siyasetçiler kendi halklarına karşı sorumlu, Brüksel ya da Strazburg’daki ulusüstü kurumlara karşı değil. Her siyasetçinin temel görevi kendi ülkesinin sınırları içinde yaşayanlara sahip çıkmak, onların güvenliğini sağlamak. Hal buyken birçok ülkede salgına karşı verilen ilk tepkinin sınırları kapatmak olmasına da şaşmamalı.
Üstelik uluslararası ya da küresel dayanışmaya en çok ihtiyaç duyulan bu dönemde ulusüstü kurumlar son derece kötü bir sınav vermekte. AB, 15 ülkenin desteğine rağmen salgından en çok etkilenen İtalya, İspanya, Fransa gibi ülkelerin ekonomik yükünü azaltmak, daha doğrusu bu yükü paylaşmak için “korona tahvilleri” çıkartılması teklifine direniyor.
Almanya, Avusturya, Hollanda ve Finlandiya tıpkı 2008 krizinde olduğu gibi, güney komşularını krize hazırlıksız yakalanmakla suçluyor. Oysa bu kriz finansal bir kriz değil ve söz konusu ülkelerin ekonomileri çökerse bundan tüm AB vatandaşları etkilenecek. Ama bu gerçek, milliyetçi, kimi zaman açıkça ırkçı tepkilerin önüne geçemiyor. Dolayısıyla salgının yarattığı yıkım, “İtalyan’ın İtalyan’dan”, “İspanyol’un İspanyol’dan” başka dostu yoktur şiarını güçlendiriyor.
Bu gelişmeden popülist-otoriter liderler kadar merkez partiler de yararlanıyor. Angela Merkel, Guiseppe Conte, Pedro Sánchez gibi liderlere verilen destek kriz dönemlerinde sıkça görülen “bayrak altında toplanma” (rally around the flag) etkisiyle artıyor. Bu desteği korumak isteyen liderler, sınır-ötesi dayanışmadan mümkün olduğunca kaçınıyor. Yani başka bir deyişle, milliyetçilik yarışı yaşanıyor. Bu yarışın kaybedeni de küreselleşme, uluslararası ya da ulus-ötesi dayanışma oluyor.
Ve halk. Milliyetçilik tartışmalarının nedense her daim unutulan ögesi. Hatırlatalım: Bolsonaro, Orbán, Erdoğan gibi liderler – süreç tamamen adil olmasa da – seçimle iş başına geldiler. Hala da yoğun bir seçmen desteğine sahipler. Her ne kadar popülistlerin halka hamaset ya da içi boş sözler dışında sunacak bir şeyleri olmadığı anlaşılsa da bu milliyetçiliğin/popülizmin devrinin geçtiği anlamına gelmiyor. Popülizme karşı mücadele popülizmle, milliyetçiliğe karşı mücadele de milliyetçilikle veriliyor. Merkel, aşırı sağ AfD’nin oyları artmasın diye korona tahvillerine karşı çıkıyor örneğin. Trump zevahiri kurtarmak için Koronavirüs aşısı üzerinde çalışan bir Alman firmasını satın almaya kalkıyor – aşıyı sadece ABD’de kullanmak için. İktidarda olan otoriter liderler krizi fırsat bilerek rejimlerini güçlendirecek adımlar atıyorlar (örnek, Orbán’a süresiz yeni yetkiler veren yasa değişikliği). Ve halk buna tepki vermiyor. Herkes kendini ve günü kurtarmaya çalışıyor.
Olağanüstü bir dönem yaşıyoruz, doğru. Böyle bir dönemde herkesin önce kendini ve yakınlarını, sonra da kendiyle aynı kaderi paylaşan diğer vatandaşları korumak istemesi doğal bir tepki. Neredeyse bir dürtü. Ama bu dönem geçtiğinde, hayat bir gün normale döndüğünde – dönerse elbette – küresel dayanışmanın, tüm insanlara aynı oranda değer veren dünya görüşlerinin üzerinde yükselebileceği bir temel kalmayacak.
Milliyetçilik yaşadığımız çağın tek gerçekliği. Bunu ne kadar çabuk kabul edersek o kadar iyi. Ruh ve akıl sağlığımız için.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTefessüh… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUAnayasa engeli olduğu halde yeniden seçilmek isteyen başkan ne yapar? 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet Berkanİktidar ülkeyi yönetebiliyor mu ki? Tek kişi ne kadar yönetebilirse o kadar işte… 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBüyük Aldatmaca: Popülizmin (Halkçılığın) Yolsuzluk Ve Eşitsizlik Konusundaki Yalanları 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit Akçay2025’in kalanı nasıl geçecek? 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESiyasî kimlikler panayırı kapandı 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRKÜRT ULUSAL BİRLİK KONFERANSI 28.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKİktidarın soğuk matematiği 23.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
16.03.2020
25.02.2020
10.02.2020
16.12.2019
5.01.2019
19.10.2019
12.10.2019
6.08.2019
2.07.2019
24.03.2020