Yalçın AKDOĞAN
Cengiz Çandar dünkü yazısını şu soruyla bitirmiş: 'İmralı'da Öcalan'la başlatılan yeni müzakereler, Başbakan'ın 2014 hesaplarına endeksli bir 'taktik manevra' olarak mı kullanılacak; yoksa, gerçekten PKK'yı 'Moskova-Tahran-Bağdat-Şam hattı'ndan alıp 'Türkiye denklemi' içine çekmek amacıyla mı değerlendirilecek?'
Bu konu üzerine defalarca yazı yazmış ve bölgesel denklem-PKK ilişkisini irdelemiştim. Bölgemizde yaşanan çalkantının PKK'yı bir çok yönden etkilediği malum. Her olayda saflar yeniden oluşturuluyor, kartlar yeniden karılıyor. Uluslararası ilişkiler, güç dengeleri üzerine kurulu ve uluslararasılaşan bir örgüt olarak PKK da bu süreçte etkileyen ve etkilenen bir faktör… Bu etkiyi yapan sadece örgütün İran, Irak ve Suriye'deki varlığı ve buralara yönelik amaçları değil. Türkiye'ye yönelik hesap yapan odaklar bir silah, bir enstrüman, bir mikser olarak terör örgütünü kullanmak isteyebiliyorlar. Örgüt içindeki bazı önemli aktörler farklı angajmanlara ve ilişkilere girebiliyorlar, kendi örgütsel amaçları için değil bu ilişkilerin sonucu olarak tavırlar takınabiliyorlar. Bu yüzden hükümetin iyi niyetli çabalarına rağmen başka ülkelerin veya odakların PKK'yı bölgesel denklemden çıkarmamaya çalışacakları düşünülebilir. Hatta Oslo sürecinde yaşanan sabotajların da Türkiye'nin kendi iradesiyle meseleyi çözme çabasına sekte vurup, örgütü denklemde tutma girişimi olarak görülebilir.
Türkiye'nin bu meseleyi aşmaya çalışması sadece kendi iç barışı ve güvenliği açısından değil, bölgesel hedef ve amaçları için de gerekli… Rakiplerin elinde oyuncak olan bir PKK, Türkiye'nin bölgesel etkinliğini de olumsuz etkileyen bir faktör.
Örgüt içinde kimin kiminle iş tuttuğu, kimin amacına hizmet ettiği, hangi ülkeye taşeronluk hizmeti verdiği gibi konular hep konuşuluyor… Bugün Kandil'deki aktörlerin bir çoğu ciddi angajmanlar ve yönlendirmeler altındalar. Başka ülkelerin ve odakların yönlendiremediği tek isim şu an için Abdullah Öcalan… Devletin bu gerçeği görerek hareket etmesi çok da dahiyane bir keşif olmasa gerek…
Ben, Çandar'ın zikrettiği ülkelerin dışında batılıların da PKK üzerine hesap yaptığını, bu süreçte olumlu-olumsuz daha fazla rol oynadığını düşünüyorum. Çünkü hem Türkiye'nin bölgesel etkinliği üzerine batılı ülkelerin farklı değerlendirmeleri var, hem de bölgesel denklemde onlar da söz sahibi olmaya çalışıyorlar.
Bu arada bir hususu da vurgulamak gerekir: Silahları bıraktırma amaçlı bir görüşme, Kürt meselesini yadsıyan bir anlayışı ortaya koymaz. Kürtlerin her konusunu PKK'nın varlığına ve iradesine endekslemek asıl yanlış olur. Her zaman söylediğim gibi, bu mesele içiçe geçmiş bir sorunlar kümesidir.
BDP'liler son dönemde ısrarla 'PKK'yı tasfiye edip Kürt sorunun ortada bırakmaya çalışıyorlar' gibi bir söylemi tekrar ediyorlar. BDP'ye göre devlet Kürt meselesini çözmeli ama örgüt yerinde durmalı… Hatta mümkünse örgüt mazur görülerek sisteme entegre edilmeli! 'Silah bıraktırma konusunda Kandil'e bizim sözümüz geçmez' diyen BDP'lilerin silah bıraktırma konusunda muhatap alınması zaten anlam taşımaz.
Geçmişte devlet meseleyi 'terör' başlığı altında kategorize ederek ve sorunun diğer boyutları gözardı ederek hata yapıyordu. Bugün ise BDP meseleyi PKK'ya indirgeyerek veya endeksleyerek hata yapıyor. Kürtler ve Kürtlerin meseleleri hararetli siyasi tartışma ve kutuplaşmalarda teferruata dönüşüyor. Süreç içindeki aktörlerin farkında olmak, onları meseleyle ilişkilendirmek başkadır, onların örgütsel amaçlarına çanak tutmak ayrıdır.
Meseleyi sebep sonuç ilişkisi bağlamında algılamak ise bir yere kadar anlam taşır. Çünkü PKK'nın yaşanan sorunların ürettiği bir sonuç olarak algılanması gelinen noktada bir anlam ifade etmiyor. Artık yeni sebep-sonuç ilişkileri var ve PKK kendi bağlamında varlığını sürdürüyor. Eski sebepleri ortadan kaldırmak bugün varolan sonucu devre dışı bırakmıyor. Bugün kimlik odaklı demokratik çözüm adımlarının hiçbirisi PKK tarafından varlığını gereksiz kılan bir gelişme olarak görülmüyor. Ortada hem PKK'nın özerklik şeklinde formüle ettiği ve kendi silahlı unsurlarının da hayatiyetini devam ettirmesini sağlayacak bir siyasi hakimiyet hedefi var, hem de büyük bir sektöre dönüşen ve binlerce kişiye statü sağlayan bir yapı var. Bu yüzden mesele Kürt meselesinde adım atmaktan öte bir bağlamda duruyor.
Hükümet, hem Kürt meselesini çözmek için adımlar atıyor, hem de silah bıraktırma konusunda farklı yöntemler deniyor. Siyasi sorunların muhatabı elbette tüm siyasilerdir. Silah bıraktırma meselesinde ise siyasilerin doğrudan bir etkisinin olamayacağı, sürece dolaylı etkiler yapabilecekleri görülüyor. Bu etki, sonuca tesir yapmıyor ama sürece ciddi tesirde bulunuyor.
Terörden herkes yaka silkiyorsa, bu beladan kurtulmak için de herkes yapıcı rol oynamalı.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019