Yalçın AKDOĞAN
Soma’da yaşanan acı olay karşısında millet olarak üzüntüye boğulduk. Dünkü yazımda da ifade ettiğim gibi, böyle zor işleri yapan, ekmeğini taştan çıkaran, millet için dağları delen insanların ölümü ardından sadece rahmet dilenmez, şükran ve minnet de ifade edilir. Bu kahramanları çıktıkları toprağa değil yüreklerimize gömüyoruz.
Hayatını kaybedenlerin sayısının artması sıradan bir istatistiki bilgi gibi algılanamaz ve takdim edilemez. Her ölüm bir can’ın solmasıdır, bir ocağın sönmesidir. Şehit olan her bir kardeşimizin acısını tek tek yüreğimizde hissetmek, acı hikayesini idrak etmek durumundayız.
Biz ölümü bir son değil bir başlangıç olarak gören, Allah’ın merhamet ve şefkatine nail olanlar için ebedi mutluluğa açılan bir kapı olarak algılayan bir inanca sahibiz. Bu yüzden Allah’a ve onun takdirine olan inancımız ölüm hadisesini soğukkanlılıkla karşılamamızı gerektirir. Ancak bu kabulleniş olayın sebeplerini mazur görmek, normal görmek, sineye çekmek anlamına gelmez. Hem ölene üzülürüz, hem ölüme sebep olan olayın tüm yönleriyle aydınlatılmasını isteriz.
Başbakan Erdoğan’ın olay sonrasındaki açıklamasında yer alan, bu tür hadiselerin işin doğasında olduğu ifadesi olayı hafife alma veya küçümseme anlamı taşımamaktadır. Nitekim ‘adli ve idari işlemlerin başladığı’ ifadesi hukuki olarak meselenin incelendiğini ve varsa bir ihmal, hata, yanlış, eksiklik bunun hesabının sorulacağını gösterir. Hem adli birimler hem idari birimler (ilgili tüm bakanlıkların uzmanları ve müfettişleri) gereken çalışmayı eksiksiz yapacaktır. Burada hükümetin korumacı veya savunmacı bir tavrı sözkonusu değildir. Taner Yıldız’ın dediği gibi ihmali olan kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır.
Ancak olay sonrasında yapılan ilk açıklamalar ‘sebep ve sorumlu’ üzerinde durmaktan ziyade ‘hayat kurtarmak’ üzerinde durur. İlk günlerde madendeki canları kurtarmak her şeyden daha önemlidir. Bu noktada hükümetin tüm birimleriyle birlikte olaya zamanlıca müdahale ettiği, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ve milletinin tüm imkanlarını seferber ettiği söylenebilir. Olay sonrasında bir eksiklik, ihmal veya gecikme sözkonusu değildir. Olayın öncesi ve oluşuyla ilgili ise ezbere konuşmak yerine uzman heyetlerin incelemesi sonrasında değerlendirmede bulunmak gerekir.
Can pazarının yaşandığı hararetli ortamda asıl olan, suçlu veya sorumlu aramak yerine gereken müdahaleyi ve kurtarma çalışmasını yapmaktır. Nitekim bizim toplumsal geleneğimizde yas ve taziye zamanında tartışma, polemik, kavga gürültü olmaz. Muhalefet partilerinin bu konuda şimdiye kadar mümkün olduğunca hassasiyet gösterdiğini görüyoruz. Başbakan Erdoğan da bu sebeple siyasi partilere sorumlu tavrı sebebiyle teşekkür etti.
Olayı tahrik eden, provokasyon çıkarmaya çalışan, milletin tepkiselliğini kullanmak isteyen çevreler ise çok marjinaldir ve açıkçası ortamın nezaketini hiçe sayan bir sorumsuzluk içindedir. Olayı ve yaşananları objektif şekilde dünyaya aktarmak yerine tek tek bazı fotoğraf kareleri üzerinden hükümete yönelik büyük bir kalkışma olduğu izlenimi uyandırmaya çalışan medya kuruluşları da aynı sorumsuzluğa ortaktır.
Acılı aileleri dinlemek için halkın içine karışan Başbakan Erdoğan’a bazı örgüt mensuplarının tahrikiyle gerçekleşen münferit tepkiler Başbakanlık ekibine yönelik fiili saldırıya dönüşmüştür. Araçları tekmeleyen ve ekibi linç etmek isteyenlere karşı Yusuf Yerkel’in kendini savunması çok farklı şekilde yansıtılmıştır. Tek bir fotoğraf karesiyle olayın tamamını anlamak mümkün değildir.
Hükümet düşmanlığıyla gazeteciliği birbirine karıştıran kimi medya kuruluşları maden ocağı sahibini ‘AK Partili, yandaş’ gibi takdim etmeye çalışmış, kimileri de devleti yerden yere vururken madeni işleten şirkete övgüler düzmüştür.
Böyle bir facia karşısında yargısız infaz yapmak, peşinen birilerini suçlu veya masum ilan etmek elbette yanlıştır. Olay vahimdir ve tüm boyutlarıyla incelenerek aydınlığa kavuşturulacaktır. Hükümet kendine bakan yönüyle, yargı ise adli olarak gereken çalışmaları yapacaktır.
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları




























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019