Yalçın AKDOĞAN
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir süredir takip ettiği siyaset tarzı ülke gündemini bulandırmaktan öteye geçmiyor. Her hafta bomba patlatacağına yönelik iddialı çıkışlarda bulunuyor ama patlattığı sadece sis/ses bombası… Gürültüden ve ortalığı bulandırmaktan başka bir sonuç doğurmuyor; biraz temiz hava, biraz doğru bilgi yalanlardan oluşan atmosferi kolayca temizliyor. Üstelik her bomba Kılıçdaroğlu’nun elinde patlıyor, sadece kendisine zarar veriyor.
Kılıçdaroğlu’nun yaptığı çok açık bir şekilde ‘çarpıtmadan medet ummak’…
Yalan yanlış bilgi kırıntıları üzerine bambaşka bir görüntü oluşturmaya, algı üretmeye çalışıyor.
Elinde ilk salladığı belgelerle Cumhurbaşkanımız ve yakınlarının yurtdışına para aktardıkları, kara para akladıkları veya yurtdışı üzerinden bir servete sahip oldukları şeklinde bir izlenim oluşturmak istedi. Kısa sürede anlaşıldı ki, bu görüntüyü doğrulayacak bir gerçeklik yok… Partisinin sözcüsü ‘bunlar yasadışı demedik ki’ diye genel başkanının üretmeye çalıştığı büyük yolsuzluk görüntüsünü boşa çıkardı.
Algı-olgu ilişkisi gerçeklik üzerinden kurulmazsa kısa sürede kendisini belli eder. Olguya denk düşmeyen algı faaliyetleri kendi kendisini çökertir.
Kılıçdaroğlu’nun Suriyeli göçmenlerle ilgili polemiği de benzer bir çarpıtma üzerine kurulu…
Cumhurbaşkanımız, Suriyeli göçmenler için Türkiye’nin 30 milyar dolar harcama yaptığı söyledi. Türkiye’ye yardım sözü veren uluslararası kuruluşların işi ağırdan alması ve Türkiye’yi bu meselede yalnız bırakması üzerine sarf edilen bir söz bu. Türkiye’nin bu konuda her açıdan ve her alanda büyük bedeller ödediği yadsınamaz bir gerçekliktir.
Kılıçdaroğlu çıkıp sanki hükümet 30 milyar dolar para aldı, bunu harcarken yolsuzluk yapıp paraları başka yerlere kaçırdı gibi bir algı üretmeye çalışıyor. Eğer hükümet bütçesinde böyle bir kalem görünse ve yerine harcanmasa böyle bir hesap sorma mantıklı olabilirdi. Ama durum öyle mi? Bir kere bütçede hizmet ve yatırım kalemleri oluşturulurken Suriyeli-Türkiyeli diye bir ayrım yok…
30 milyar dolar, Türkiye’nin bu sorunla mücadelede ülke olarak üstlendiği bir maliyeti ifade ediyor.
AFAD’dan sorumlu Başbakan Yardımcısı bu konuda açıklama yaptı ama Kılıçdaroğlu sanki bu konuda bir yolsuzluk varmış gibi algı oluşturma gayretini sürdürüyor.
Kamplarda kalan mültecilere harcanan para 7 milyar lira olabilir. Bunlar Suriyelilerin yüzde 10’u bile değil. 3 milyona yakın mülteci için Türkiye olarak yapılan harcamalar 30 milyarın çok çok üzerindedir.
Düşünün, ülkemizde yaklaşık 650 bin Suriyeli çocuk eğitim görüyor. Bir öğrencinin eğitim sistemimize yıllık maliyeti yaklaşık 4 bin liradır. 6 yıl üzerinden bu maliyet hesaplansa sadece bu kalem 16 milyar lirayı buluyor. Mülteci öğrencilerin ihtiyacını gidermek için yapılan ilave eğitim yatırımları (okul inşaatları) bunun dışında.
Sağlık-ilaç-sosyal güvenlik harcamaları, yatırımları ve yardımlar 16 milyar lirayı aşıyor.
Belediyelerin yatırımları 20 milyarın üzerinde…
Göç idaresinden sahil güvenliğe, sivil toplumdan askeri/güvenlik hizmetlerine kadar birçok alanda kamu hizmeti verilmekte, kamu personeli bu işler için emek sarfetmektedir. Tüm bunlar Türkiye için bir maliyettir…
Böyle bir konuda Kılıçdaroğlu çıkıp ‘Türkiye bu meselede büyük fedakârlıklar yaptı ama işin maliyeti konusunda mübalağa yapılıyor’ dese bu basit bir siyasi eleştiri olabilir. Ancak Kılıçdaroğlu’nun yaptığı bu değil. Sanki bu konuya tahsis edilen bir para gitmesi gereken yere gitmedi başka yerde kullanıldı gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor.
Bu, ayıp ve sakil bir haldir. Türkiye Suriyeliler meselesinde sosyal, mali, insani büyük bedeller ödemiştir ve ülke olarak bu rakamın çok üzerinde bir maliyet ortaya çıkmıştır. Bu sorunun doğrudan veya dolaylı faturası tüm kurum ve kuruluşların hizmetlerini kapsayacak şekilde çıkartılsa meblağ daha yukarılara çıkar.
Bu tür çarpıtmalar üzerinden yanlış algılar üretmeye çalışmak haksızlıktır. Hakkı ve gerçekliği gözardı eden algı operasyonlarıyla bir yere varılamaz. Bu tür balonlar, tutanın yüzünde patlar.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019