Yasemin ÇONGAR

* Yasemin Çongar’ın bu yazısı YA DA köşesinde değil, EX LIBRIS / DÜNYA BUNLARI OKUYOR adlı köşede yayımlanmıştır.
***
Hiç tanımadığım bir adamla, bir çocuğu seyrediyordum rüyamda. “Sen kaç yaşındasın,” dedi çocuk. Adam cevabı elbette biliyordu; hemen söyledi. Belki “elli” dedi, belki “altmış.” İşitemedim. Ne önemi vardı zaten. “Peki insan kaç yaşında?” Adam önce soruyu anlamadı. Anlayınca da hayretle baktı çocuğa, sonra, onun kocaman açılmış sabırsız gözlerinde küçüldüğünü sezerek sustu. Cevabı bilmiyordu. “İnsan kaç yıldır var? Biz kaç yıldır varız? Ne zamandır insanız?” Çocuk başka cümlelerle aynı soruyu soruyordu… Nafile. Adam hiç konuşmadı. Bir tahminde bulunmadı. Bilmediğini, daha beteri bunu hiç düşünmediğini söyleyemedi. Bir önemi vardı zira. Bir önemi vardı elbet. Niye hiç merak etmemişti öyleyse? Kendinden utandı. Hayatında ilk kez bu kadar yalnız olduğunu düşündü. Kalkıp gitmek istedi. Yapamadı. Artık hiçbir yere ait değilmiş gibi öylece baktı çocuğa. Bitmiş gibi, tükenmiş gibi. Adamın sıkışmış nefesiyle daralarak uyandım. Bir insanın, insanlığın yaşını hiç merak etmemiş olması mı daha tuhaftı, kendi yaşını bir çırpıda bilmesi mi yoksa? Karar veremedim.
Sahi, kaç kuşağın hayalini kurabiliyoruz ki biz? Muhayyilemize hepi topu kaç ömür sığdırabiliyoruz? Ucunu iyice sivrilttiği taş yongalarıyla mamut avlamaya kalkacak kadar gözüpek, ölülerini saygıyla gömmeyi bilecek kadar vakur, etini yediği hayvanın kemiğinden kendine gerdanlık yapacak kadar mahir olan o kısa, kalın, kıllı ve kendi yaşından bihaber insana geri dönmemize yetecek genişlikte bir yer var mı hafızamızda? Kavramlarımızın, kabullerimizin, adını koysak da koymasak da bizi yöneten inançlarımızın izini maziye doğru sürdüğümüz vakit, yazının en fazla elli-elli beş asra yayılan kısacık tarihinin ötesine ne kadar geçebiliyoruz? İnsanlığın iki yüz bin yılının topyekûn tahayyülüne hakikaten girişsek bir gün, birbirine benzemeyen durakların hepsinde bir nebze olsun nefeslenmeye yetecek mi ömrümüz?
Sorular sorup, cevaplara varmaya ne zaman başladık biz? Yirmi beş asır önce, her sabah daha evvel hiç girmediği bir nehre ayaklarını soktuğunu anlayan Efesli Herakleitos’a kadar, kaç bin nehirde kaç milyon kez yıkandık? Hep aynı yerde durduğunu sandığımız şeylerin, aslında durmadığını öğrenmemiz kaç yüz asrımızı aldı; eve bir daha hiç dönemeyeceğimizi anladığımızda, evcil hayatın kaçıncı bin yılındaydık dersiniz? Thomas Wolfe’un 1940’da yazdığı o romanın, hikâyesinden ziyade adıyla klasikleşmesi, “You Can’t Go Home Again (Yuvaya Dönemezsin)” duygusunun, dilimize düşmesinden çok önce, genlerimize yerleşmiş olmasından mıydı yoksa? İtalyan şair Giorgio Caproni’nin “eve son dönüşü” anlattığı mısraları okumuş muydunuz? “Oraya, hiç gitmediğim yere, geri döndüm” der Caproni, “Eskiden nasıl değildiyse şimdi de aynıydı her şey. Masada (kareli masa örtüsünün üzerinde) hiç doldurulmamış bardağı yine yarı dolu buldum. Her şey asla bırakmadığım gibi aynı kalmıştı.”
Tarihini bilsek de bilmesek de, iki yüz bin yıldır, her bir ömrün bir diğerine eklenerek kurduğu bir zincirden ibaret insanlık tecrübesi… Bir daha asla aynı eve, aynı nehre, aynı insana dönemeyeceğimizi kim bilir kaç bin yıl önceki o ilk ayrılışımızda sezdik biz. Tükenmiş bir hayattan bize göz kırpan yıldızların bugün artık kaynağı kararmış ışığında her gece yeniden yıkadığımız o dikenli özlem duygusunun müphem nesnesi de, artık olmayan bir yuva, bütün fiilleri kendi kipinde çoktan çekilmiş bir aşk, bizde sadece hayaliyle bâki bir çocuk değil mi zaten?
Bilmediğimiz o tanıdık ülkenin yazarı
Rüyamı, cümlelerinin üzerinde uyuyakaldığım Guatemalalı yazar Eduardo Halfon’a borçluyum. Halfon’un hikâyelerinin ne o rüyayla, ne uyanırken bana sordurduğu sorularla bir ilgisi var aslında ama hepsinin de, o hikâyelerdeki “tanıdıklık” hissinden beslendiğini sanıyorum. İnsanı durduran, tökezleten, gerisin geri gönderen sınır taşları yok edebiyatın engin coğrafyasında ve okumanın tatlı rehavetine gömülmüş bir zihnin –daha iyi bir kelime bulamadığımdan– adına yarıgönülle “çağrışım” diyeceğim bu başıboş seyahatlerini seviyorum ben.
1971’de, iki okyanus arasında bir beşik gibi sallanan o küçük Orta Amerika ülkesinin “La Ciudad de Guatemala” ya da kısaca “Guate” adıyla bilinen ama her ne hikmetse, bizde “Guatemala City” olarak Anglifiye edilen başşehrinde doğmuş Eduardo Halfon; şu anda, Guggenheim bursuyla ABD’de yaşıyor. North Carolina State Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği okumuş; daha sonra Guatemala’da edebiyat profesörü olmuş. On yaşından itibaren kendini içinde bulduğu İngilizceyi, “yazarken sürekli kapağını açtığı bir hazine gibi” benimsemiş de olsa, edebiyatının dili “illâ ki” İspanyolca; kendi deyişiyle “içine doğduğu” bu dili bırakıp kitaplarını İngilizce yazmayı hiç düşünmemiş.
“İnsanın içine doğduğu dil (anadil) kavramı modası geçmiş bir kavram mı bilmiyorum” diyor, “ama bir bakıma, yazarak o anadili arıyorum ben. Burada, anadilden kastım sadece bir kelimeler sistemi değil; daha ziyade, bütün karmaşık toplumsal, siyasi ve tarihî imalarıyla bir anadilden söz ediyorum, bir çıkış yeri olarak, kökler olarak, gelenek olarak, aile olarak, çocukluk olarak ve hatta hâlâ içimizde bir yerlere kaldırılmış duran iyi ve asil ve huzurlu bir şey olarak anadilden söz ediyorum. Belki de bunun için yazıyoruz biz. Geri dönülemeyecek o yere dönebilmek için. Kayıp cennetimizi, dil yoluyla, yeniden bulabilmek için.”
Bugün Latin Amerika edebiyatının en iyi genç yazarları arasında gösterilen Halfon’u, bundan birkaç yıl önce yayımladığı El boxeador polaco (Polonyalı Boksör) romanıyla tanıdım ben; ondan sonra da verdiği mülakatları, dergilere yazdığı hikâyeleri hep izledim. Sanırım karanlık kısımları benimkine çok benzeyen bir çocukluğu anlattığı için sevdim onu. 1970’lerin Guatemalası’nda 1970’lerin Türkiyesini buldukça, Halfon’un yazısına hâkim olan o keskin sızı, daha kolay yayıldı içime ama biraz da inceldi sanki.
Askerler, gerillalar, aileler ve çocuklar
El boxeador polaco’da olduğu gibi, bu yaz yayımlanan yeni hikâye kitabı Mañana nunca lo hablamos’da (Yarın Asla Konuşmayız) da yine bir çocuğun gözünden yazıyor Halfon. Kendi geçmişlerinden yola çıktıkları, yazarlık uğraşını da, kendilerini çözümlemenin bir şekli saydıkları için belki; ya da belki, metinde arzuladıkları “çıplaklığa” ancak böyle erişebildiklerini düşündüklerinden, birçok edebiyatçının “çocuk anlatıcıları” tercih ettiği mâlum. Doğrusu, ilk anda pek kolay, hatta biraz “tembel işi” gibi görünen bu tercihin hakkını vermenin özel bir ehliyet gerektirdiğini düşünüyorum ben; bir çocuğun saflığı, teklifsiz bir iyilik kadar, çiğ bir et gibi çürümeyi bekleyen kanlı bir kötülüğü de içinde barındırabiliyor çünkü ve “çocuklarına” kıyamayan yazarlar, o “kötülüğü” anlayıp anlatmalarının imkânsızlaştığı ölçüde, hayattan kopuk, giyinik, hakikatsiz metinler veriyorlar bize.
El boxeador polaco’da, sol kolundaki beş rakamlı sayıyı, “Telefon numaramı unutmamak için dövme yaptırdım” diye açıklayan büyükbabasına inanarak büyüyen çocuğun “1970’lerdi ve ülkenin bütün telefonları beş haneliydi” diye akıl yürütmesindeki “saflık,” çok geçmeden, o dövmenin Auschwitz Toplama Kampı’ndan “hatıra” olduğunu öğrendiğinde kurmaya başladığı fantezilerle dengelendiği için sanırım, Halfon’a inandım ben:
“Kendimi o beş rakama bakarken yakalıyordum hep; tuhaf biçimde mutlu ediyordu bu beni. O dövmenin yapılışını gösteren gizli sahneyi canlandırıyordum kafamda. Büyükbabam bir hastane sedyesinde yatıyordu. Siyah deriler içinde devâsâ bir Alman subayı, yine siyah deriler giymiş zayıf bir Alman hemşireye bağırarak dikte ediyordu rakamları, hemşire de sığırların damgalandığı demirlerle, tek tek büyükbabama uyguluyordu.”
Halfon’un, Mañana nunca lo hablamos’ta kurduğu “denge” ise, 1980’lerin Guatemalasında şiddetten büyük ölçüde korunabilen bir çocuk olmanın suçlu huzuruyla, ülkenin kirli hakikatinin üzerine kapanan cehalet örtüsünün gizli vahşeti arasında daha ziyade. Yazar, otobiyografik olduğunu sandığım birçok ayrıntıda, ülkeyi yöneten generallerin, işkenceci polislerin, gerillalarla savaşan askerlerin ve bütün bunların ön planında da “normal” bir hayatı deneyen orta sınıf ailelerin müşterek suçunu anlatıyor bize. Bir “sessizlik” suçu bu; çocuklar ise kâh keskin bir vurdumduymazlık, kâh sahici bir merakla sessizliği bozabildikleri için taşıyorlar bu hikâyeleri; alt perdeden birer “çığlık” işlevi görüyorlar.
Adını Maya-Toltek dilinde “ağaçlar diyarı” anlamına gelen kelimeden mi yoksa, Nahoa yerlilerinin “yılan yiyen kuş diyarı” deyişinden mi aldığı henüz “bilimsel” bir karara bağlanmamış olan bir ülke Guatemala. Ve insanlarının kaderi, insanlığın iki yüz bin yıl sonra hâlâ, ortak bir hayat tarifini yakalayamadığının kanıtı sanki. On beş milyon nüfuslu ülke, Batı Yarıküresi’nin en düşük yaş ortalamasına sahip: 19.5; evet, doğru yazdım, sadece on dokuz buçuk… “Bebek ölümleri, kadın cinayetleri, uyuşturucu hesaplaşmaları” diye başlıyor 19.5’un açıklaması. Sayısını akılda tutmanın bile imkânsızlaştığı cunta yönetimlerinin gölgesinde çatılmış bir istatistik bu; 1970’lerin başından 1996’daki barış anlaşmasına dek süren iç savaşta, çoğu Maya ırkından 200 bin insanın ölmüş, bir milyonunun yerlerinden edilmiş olduğu da bugün bir dipnot gibi düşülüyor ülke raporlarına.
Adını koymadığımız bir şeyden kaçtık
Bu acıyı, bütün bu acının kaynağındaki müzmin ırkçılığı içselleştirmiş hayatlarda ince çatlaklar açarak anlatıyor Halfon. Kitaba adını veren “Yarın asla konuşmayız” hikâyesinde, 1981 yazında, Guatemala ordusunun bir gerilla karargâhını basıp üçü kadın 14 yerliyi öldürmelerinin, çocuk anlatıcı ve ailesi tarafından nasıl karşılandığını okuyorsunuz. Çocuk, “muzaffer” askerlerin yüzlerine bakıyor televizyonda; onların da “beyaz” olmadığını, tıpkı paramparça cesetleri sergilenen gerillalar kadar “yerli”ye benzediklerini görüyor. O gece, “Gerilla ne demek” diye soruyor babasına. Cevap vermiyor adam. “İsyancı mı?” Sessiz bir onaylama. “Bütün karışıklığın sorumlusu bu gerillalar” diyor babası. “Gerillalar yerli mi peki?” Uzun uzun susuyor adam; sonra, “Tabii” diyor. “Ama askerler de yerli, değil mi?” Cevabı sabırla bekliyor çocuk. “Şimdi uyu, yarın konuşuruz” diyor babası. Ve tabii, yarın hiç konuşmuyorlar.
Halfon, Guatemala Milli Kütüphanesi’nde 1981 yazının gazete arşivlerine girdikten sonra yazmış bu hikâyeyi; onuncu yaş gününü kutladığı günlerde, Guatemala’yı terk edip Kuzey Amerika’ya göçmeye hazırlanan ailesinin neden kaçtığını tam anlamadığını itiraf ediyor bir notunda: “Hayali bir şeyden kaçıyorduk sanki; susturulmuş bir şeyden, trajik bir şeyden, adı konmazsa kendisi de olmayacak bir şeyden kaçıyorduk.”
Halfon’un hikâyelerindeki gibi, bazen algılamak yetmiyor hakikati, onu hayalden bilince taşımak için “adını koymak” gerekiyor. Ve –Halfon’dan mülhem rüyamdaki gibi benim– cevabını bilmediğimiz basit bir soru karşısında kendimizi çok yalnız hissedebiliyoruz bazen. Ama asıl, cevabını bilerek sustuğumuz sorular kemiriyor bizi. Susuyor ve bugün artık sadece hayaliyle bâki bir çocuk gibi, kayıp bir cennete dönüşün imkânsız adımlarını düşlemekle yetiniyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012