Yasemin ÇONGAR
Suriye halkı nezdinde, hiçbir zaman gerçek bir demokratik meşruiyete sahip olmayan Beşşar Esad, son aylarda yükselen değişim talebine silahla karşılık vermeyi seçtiği an, kendi istikbalinden de vazgeçmişti aslında.
Muhtemelen uzun bir zaman alacak ve çok sancılı olacak ama Baas rejiminin “içeriden” yani Suriye halkı tarafından devrileceği artık kesin gibi. Genç Esad’ın, babası Hafız’ın otuz yıl – büyük ölçüde de Soğuk Savaş’taki Sovyet desteği sayesinde – ayakta tuttuğu bu rejimi, yavaş yavaş dönüştürüp, istikrarlı bir geçiş süreci yönetme hayalini gerçekleştirmesi giderek imkânsız görünüyor.
Ankara bunun imkânsızlığını çok gecikmeden kavradı. Şam’a yönelik Türk dış politikasının aylar süren“ikna ve yol gösterme” ağırlıklı yumuşak bir çabadan, “baskı ve yaptırım” odaklı sert bir aşamaya geçmesinde bu kavrayış bence etkili oldu. Ayrıca başkentten yansıyan bilgiler, Baas-PKK işbirliğinin yeniden canlandığı yönündeki istihbaratın da, AKP hükümetinin tavır değişikliğinde payı olduğunu düşündürüyor.
İlginçtir, bu tavır değişikliğine muhalefet, “laikçi” AKP karşıtlarını, ulusalcıları ve PKK çizgisindeki Kürtleri birleştirmiş görünüyor. CHP’nin tam da bu aşamada Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu başkanlığında bir heyeti Esad’a gönderip, Şam’la ilişkisini ısıtması komikti hakikaten. Bir buçuk saat süren “sıcak” sohbetin içeriğini, geçenlerde Utku Çakırözer Cumhuriyet ’te yazdı da, öğrendik.
Esad, CHP’lilere “Bana ‘Ne oldu da Türkiye ile böyle oldunuz’ diye soruyorlar. Ben değişmedim, Başbakanınız değişti” demiş. Anladığım kadarıyla, CHP heyetinden kimse de çıkıp,“Başkan Bey, zaten sorun tam da bu: Sizin değişmemeniz, reform vaadinizi bir türlü hayata geçirmemeniz ve halkınıza karşı silah kullanmaktan vazgeçmemeniz” dememiş.
Suriye’de muhaliflere yönelik şiddette hayatını yitiren sivillerin sayısı Birleşmiş Milletler’e göre üç bine dayanmışken ve belli hedeflere yönelik suikastlar giderek bu şiddetin daha önemli bir parçası olurken, CHP’ligillerin, “Ne oldu da Şam’a karşı böyle sert çıkmaya başladınız? ABD’nin taşeronluğunu yapıyorsunuz...” nevinden çıkışlarını fazla ciddiye almayabiliriz. Ama PKK’nın Suriye’deki olaylar karşısında izlediği politika ve son birkaç gündür içine düştüğü yeni ikilemin üzerinde daha fazla düşünmek gerekiyor.
Cengiz Çandar 7 ekimdeRadikal ’de, PKK’nın bu tavrı konusunda yapılabilecek en sahih analizi ve uyarıyı yapmıştı. “AKP devletinin dış politikadaki yanlışları PKK’ya yeni alanlar açmıştır… İran, Irak, Suriye ve Lübnan’a kadar olan saha hem genişlemesine hem de uzunlamasına PKK’ya açılmıştır” şeklindeki “stratejik” saptamanın ANF ’de yayınlanması ardından, bunun“PKK’nın İran- Suriye ekseninin kucağına oturması” olarak anlaşılması gerektiğini yazan Çandar, “PKK’nın ölümcül stratejik bir yanlış içine girebileceği” uyarısında bulunuyordu:
“Nedeni basit; İran-Suriye ekseninin tarihî geleceği yok. PKK üzerinden Türkiye’de kan dökebilir ama tarihî olarak kesin yenilgiye mahkûm ve böyle bir siyaset başta Türkiye’dekiler, Kürtleri büyük bir felakete sürükler.”
Aynen katılıyorum.
Aslında gerek Murat Karayılan’ın Ahmet Altan’a hitaben yazdığı mektup, gerekse Aysel Tuğluk’un bugün Kurtuluş Tayiz’in kaleminden manşete taşıdığımız “Kandil destekli” çağrısı, PKK’nın böyle bir stratejik hatanın kıyısından dönebileceğini, zira “barışmanın” yollarını aramaya başladığını, en azından yeniden müzakereden, siyasetten, Öcalan’ın rolünden söz ettiğini gösteriyor. Bu çok olumlu bir gelişme. PKK’nın, “Esad rejimine ses çıkarmayan birtakım Suriyeli Kürtlerin, Esad’dan destek alarak Türkiye devletine karşı savaştığı tuhaf bir örgüt” profili çizmekten ve daha bir hafta öncesine kadar yaptığı gibi, sivillere yönelik gözüdönmüş eylemler ve tehditlerle terör estirmekten vazgeçip, “masanın” değerini kavradığını göstermesi, Türk-Kürt hepimiz için hayırlı olur.
Bunun karşılığında, AKP hükümetinin de Öcalan’ın fiili tecridine son vererek işe girişmesi, “17 ekimde kara harekâtını başlatmak” gibi saçma ve tehlikeli sevdaları bırakıp, şiddetin durması ihtimaline yeniden ciddi bir şans vermesi gerekiyor.
Bu esnada, PKK’nın bir Suriye muhasebesi yapmaya zorlanacağı da aşikâr. Cuma günü öldürülen Meşaal Temo, Suriye Kürtlerinin en saygın muhalif liderlerinden biri ve PKK’lı Kürtlerin “yakın”göründüğü Esad rejimini devirmek için İstanbul’da kurulan Suriye Ulusal Konseyi’nin bir üyesiydi. Temo’nun oğlu Faris, babasının öldürülmesi sonrasında, ülkenin iki milyona yakın Kürt nüfusunu Esad karşıtı isyana katılmaya çağırırken şöyle diyor: “Babama düzenlenen suikast, rejimin tabutundaki çividir. Büyük bir hata yaptılar.”
Dünkü Wall Street Journal ’da ise, bu “büyük hata” yorumu, Temo suikastı sonrasında Kürtlerin Esad karşıtı isyana daha yaygın katılabileceği tahminiyle teyit edildikten sonra, şu öngörüye yer verilmişti:
“Bölgesel olarak, Suriye’deki hükümet karşıtı harekette kuvvetli bir Kürt unsuru olması, Türkiye’nin kendi Kürt nüfusundan çekinerek, (Suriye’deki) muhalefete olan desteğini azaltmasına yol açabilir.”
Temo’nun öldürülmesini Dışişleri Bakanlığı hızla ve net cümlelerle kınadı. Bu, bana Ankara’nınWSJ ’de ima edilen türden bir pısırıklık içine girmeyebileceğini gösteriyor. Ancak, kendi Kürtleriyle sorununu çözemeyen, üstelik yaygın KCK tutuklamalarıyla bu çözümü daha da zorlaştıran, bu yetmezmiş gibi, birtakım cenahın otuz yıl sonra hâlâ “asalım, keselim, vuralım, bilek bükelim” diye baskı yaptığı bir ortamda bu baskıya boyun eğmeyeceği konusunda tam bir güven vermeyen bir hükümetin Suriye konusundaki “ilkeli” çizgisini devam ettirebileceğinden de ancak bir yere kadar emin olabiliriz. Ben, her hâlükârda, Temo’nun Kamışlı’daki cenazesinde yaşanan vahşetin, PKK açısından, Cengiz Çandar’ın uyarısıyla uyumlu bir iç muhasebe fırsatı doğurmasını umuyorum.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012