Yasemin ÇONGAR
"Silahlı kuvvetler” diyor Murat Belge, “Özal’ın, adaylık sürecini ciddileştirmesinden itibaren, Avrupa’ya yakınlaşma çabasını baltaladı, sabote etti” ve sonra bir anekdot aktarıyor: “Bir generalin bunu reddediş biçimini hatırlıyorum. ‘Ordu AB’yi baltalamıyor,’ yollu bir şey söylemiş ve eklemişti. ‘Öyle yaptığını söyleyeni Allah çarpmazsa biz çarparız!’ AB’ye girmeye de, herhangi bir medeniyete girmeye de bu ‘çarpma’ üslubunun engel olduğunu o generale anlatabilmek herhalde mümkün değildir.”
Bu satırları,Militarist Modernleşme ’nin girişinden aldım. İletişim’den çıkan yeni kitabına“Almanya, Japonya ve Türkiye” altbaşlığını koymuş Belge… Başlık ve altbaşlık kitabın iddiasını, kapsamını, ufkunu ima ediyor elbette ama işin aslı bu imanın çok ötesine geçiyor.
Belge Almanya’yı İtalya, Japonya’yı Hindistan, Türkiye’yi de Yunanistan’la kıyaslama fırsatı sunuyor kitabında; en başta Britanya’yı, Fransa’yı ve —Britanya’yla savaşarak ama tabii Britanya’nın içinden doğan— ABD’yi inceliyor; dahası dünyada milliyetçiliğin kurumsallaşmasına, askerliğin gelişimine, militarizmle ulus-devletin ilişkisine ve bir bütün olarak modernleşme tarihine bakıyor. Velhasıl, büyük bir iş, birmagnum opus var ortada.
Tabii, kitabın en muhteşem yönlerinden biri de, Belge’nin yazılarında hep yaptığı gibi, anlattığı şeyi okurla karşılıklı konuşurcasına anlatması, koca bir tarih ve coğrafyanın içinden sahici bir merakla ve sade cümlelerle geçmesi. Sonuçta, çoğumuzun okurken çok şey öğreneceği ve bizi daha fazla öğrenmeye, bütün bu konularda daha fazla okumaya kışkırtacak bir kitap yazmış Belge. Ama bunu salt bizi “bilgilendirmek” için yaptığı söylenemez. Onun belirleyici bir tezi, bir davası var; saklamıyor da zaten:
“Ordunun bu yerine karşı demokratik mücadeleye omuz vermek için yazdım bu kitabı. Türkiye’de ve dünyada militarizme karşı ‘nesnel’ olmaya çalıştım ama ‘tarafsız’ olmak gibi bir kaygım hiç olmadı. Açık bir şekilde, tarafım.”
Akşam yazıya başlamak için masama geçtiğimde, aklımda Başbakan Erdoğan’ın Meclis’teki grup konuşmasından söz etmek vardı. Erdoğan, kuşkusuz sadece Hasan Cemal’e değil, ama sanırım en fazla onun dünkü “Emrin olur Sayın Başbakan!” başlıklı yazısına cevaben şöyle dedi:
“KCK operasyonları için dediklerimden rahatsız olmuşlar. Ne diyecektim? İyi yaptınız mı diyecektim? Siz bu iktidarı devletin içinde bir devlet yapılanmasını öveceksiniz, alkışlayacaksınız. Niçin hükümet, niçin devlet çözüm üretmiyor diye bizleri eleştireceksiniz. Biz kalkıp da devletin içinde devlet yapılanmasını ortaya koyarsak rahatsız olacaksınız… İstediğiniz kadar medya mensubu olun. Özgürlüklerin de bir sınırı vardır. 25 kuruşa simit yok.”
En sondaki bu “susamlı” cümlenin meali her ne ise, Başbakan’ın KCK operasyonlarını eleştiren yazarlara reva gördüğü cevabın sığlığına uygun düştüğünü varsayıyorum. PKK’nın şiddetini savunmakla hükümetin Kürt politikasını eleştirmek arasında fark yokmuş gibi yapan, KCK’ya sahip çıkmakla KCK operasyonlarının yoluna, yordamına, kapsamına itiraz etmeyi aynı kefeye koyan bir başbakan, kendisine sığlıktan ve körleşmekten başka bir seçenek bırakmıyor zira. Dünkü konuşmasında KCK konusundaki eleştirilere tahammülsüzlüğünü ele veren öfkeli cümleler sarfetti ama polisiye ve askeriye yöntemlerin ötesinde, Kürt meselesinde demokratik adımlar da atacaklarını söylemedi. Hasan Cemal’e “özgürlüğünün sınırlarını” hatırlatmaya kalkıştı ama onun mesela şu hatırlatmasına makûl bir karşılık vermeye yanaşmadı: “Sayın Başbakan; barış, demokrasi ve insan hakları konusunda daha atılacak çok adım, başarılması gereken zihniyet değişimi var. İşin başında sayılırsınız. Örneğin ‘Kürtçe eğitim’i geçtik, daha Kürtçe seçimlik ders bile olamadı bu ülkede... Eğer gerçekten ‘Demokrasi PKK’yı yensin!’ diyorsanız ya da böyle bir düşünce varsa kafanızın bir yerinde, o zaman yapmanız gereken ve yapabileceğiniz çok şey var.”
Gazetedeki masamda Erdoğan’ın konuşmasının metnine bakarken, derste sırasının altında çizgiroman okuyan çocuklar misali Murat Belge’nin Militarist Modernleşme ’sini karıştırıyordum bir yandan da. Ne tuhaf, Belge’nin bizim vesayetçi ordunun tavrını tarif etmek için kullandığı söz, o vesayetten çok çekmiş ve geriletilmesi için de bence çok şey yapmış olan Erdoğan’ın dünkü “İstediğiniz kadar medya mensubu olun. Özgürlüklerin de bir sınırı vardır” cümlesine tıpatıp uyuyordu: “Çarpma üslubu.”
Belge’yi okurken, Türkiye’nin militarist düzeninin, hâkim şiddet kültürünün ve bunların arkasındaki başlıca dayanak ve kaynak olan Kemalizmin içinden yetişmenin nasıl sığlaştırıcı, körleştirici ve aynılaştırıcı olduğunu bir kez daha anlıyor insan. “Çarpma üslubu” diye özetlenebilecek otoriter tavır ve zihniyetin, başlıca mağdurlarına ve karşıtlarına bile böyle sirayet edebilmesinin tarihsel geriplanı üzerine daha çok düşünüyor. Gerçekten değişebilmek için, yani Türkiye’nin “militarist modernleşme”yi aşıp, demokratik bir toplum olma yolunda ilerleyebilmesi için, önce Erdoğan’ın bize giderek daha fazla örneğini sunduğu bu üslubu değiştirebilmemiz gerekiyor. Belge’nin de dediği gibi: “Şimdiye kadar koşullarımızı militarizm dikte etti. Ancak bu sevimsiz konumdan çıkmanın gerçek … yöntemi, yeni bir ‘dikte etme’ aktörü ya da mercii bulmak, ihdas etmek değil, ‘dikte etme’ yöntemini ortadan kaldırmaktır.”
Bu ülkede, Türk siyasetinin de, Kürt siyasetinin de en büyük zaafı bu değil mi zaten? Kürt meselesinin de, Türk meselesinin de hâlâ çözülmemiş olmasının en büyük nedeni, bu yöntemi ortadan kaldıramamış olmamız, kaldırılmasını isteyenlere de simitin fiyatını hatırlatmamız değilse nedir?
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.12.2013
24.09.2013
27.07.2013
29.05.2013
1.04.2013
8.12.2012
1.12.2012
17.11.2012
10.11.2012
3.11.2012