Yüksel TAŞKIN
Suriye sınırımızda PYD’nin fiilen özerklik ilan etmesi ve Türkiye’nin PYD karşısında Selefi Nusra Cephesi’ni desteklediğine dair iddialar, mevcut hükümetin Ortadoğu politikasında nerelerde tıkandığının da somut işaretleri. Bu tıkanmalar elbette kaçınılmaz değil ama on yıllar içerisinde şekillenmiş zihniyet kalıplarının aşılmasını gerektiriyor: Türkiye Kürt sorununu demokrasi içerisinde çözer ve Ortadoğu’daki dinî gerilimlere seküler geleneğinden istifade ederek yaklaşırsa, sadece bize değil tüm bölgeye hayrı dokunur.
AKP, devlet geleneğinin Kürt meselesine “bakamayışından” devraldığı kimi refleksleri ve kendi muhafazakâr ideolojik sınırlarından kaynaklanan yanlış tercihleri nedeniyle Ortadoğu’da ciddi biçimde bocalıyor. Suriye’de Kürtlerin maruz kaldıkları çileler anımsandığında, önümüzdeki süreçte kendileri için daha demokratik bir yapılanma için çabalamaları anlaşılırdır. Eğer “Arap Baharı sonucunda ortaya çıkan demokrasi yanlısı güçleri destekleyeceğiz” diyen bir Dışişleri bakanınız varsa, aynı şeyi Kürtler için isteyemediğiniz takdirde bütün “oyun planınız” çöker.
Ortadoğu, iki tür rejim anlayışından kaynaklanan büyük sıkıntılar yaşıyor: Devlet zoruyla hâkim kılınan sekülerlik ve yine devlet zoruyla dayatılan tekçi İslam anlayışı. İki anlayış da toplumlarını dar ceketlere sıkıştırıyor ve kabul görmüyor. Tarihsel nedenlerle birinci tür rejimler tasfiye olurken, statükonun sarsılması tek tip İslamcılığı dayatan Körfez Monarşilerini de sıkıştırıyor. Suudi Arabistan’ın Mısır’daki askerî darbeyi desteklemesinin en önemli sebebi, sandıktan çıkan İslamcılardan duyduğu korku. Demek ki Ortadoğu’da sandık korkusu duyanlar otoriter sekülerler de katı İslamcılar da olabiliyor. İran da, dar bir İslamcılık ceketini toplumuna zorla giydirmeye çalışmasına rağmen bunda başarılı olamamış görünüyor.
Sandık korkusunda ortaklaşan görünüşte farklı rejimlerin kendi tarih dışılıklarını sürdürebilmeleri için dinsel kutuplaşmayı körüklemeleri kaçınılmaz hâle geliyor. Basit bir mantık yürütelim: Tarih dışına düşmüş, Şiiliğin bayraktarlığını yapan bir rejimsiniz. Koşulları oluştuğunda toplumunuz sizi sandık yoluyla tasfiye edecek. Bu durumda “Sünniliğin saldırısı altında olduğunuz” vurgusu üzerinden dış düşmanlar söylemini devreye sokmanız ve toplumu “milli güvenlik devletiniz” arkasında toplanmaya çağırmanız doğaldır. İran bunu yapıyor olabilir. Mesele Suriye’den Irak’a, Suudi Arabistan’a pek çok ülkenin aynı mantığı farklı görüntülerle devreye sokmasıdır. Bu tehlikeli silahın adı “taifecilik”, yani mezhepçiliktir. Ülkeniz içinde veya dışında başka mezheplerden, dinlerden olanları ötekileştirme yoluyla sandık korkunuzu ötelemeye çalışırsınız.
Temelinde demokrasi korkusu olan mezhepçi sıtma karşısında Türkiye, seküler devlet avantajını kullanarak, mezhepçiliğin mevcut ve muhtemel kurbanlarına sahip çıkabilirdi. Halen de çıkabilir. Seküler devletin, her inanç gurubuna ve inançsızlara eşit mesafede durma iddiası bile Ortadoğu’daki ateşi düşürebilecek potansiyele sahiptir. Ceberut laikliğin alternatifi tekçi, dayatmacı İslamcılık değil. Ortadoğu’da bu iki “kardeş ikizlerin” de geriletilme imkânları var ve Türkiye dış politikası, bu avantajları kullanabilir.
Sözgelimi, Mısır’da Müslüman Kardeşler darbe mağduru olduğu için desteklenirken, “yeni ve demokratik Mısır’da Hıristiyanların ve laik çevrelerin tüm haklarından yararlanmalarının takipçisi olacağız” vurgusu da açıkça yapılabilmeliydi. Yine “geleceğin Suriye’sinde Kürtler kadar, Sünniler, Hıristiyanlar, Aleviler ve kendilerini bu kimliklerle tanımlamayan herkesin temel haklarının destekçisi olacağız” vurgusu daha net biçimde yapılabilir. Arap Baharı’nda ortaya çıkan demokratik dinamikleri destekleyeceğiz diyenlerin, İran’da demokrasi mücadelesi verenlere bu denli bigâne kalmaları tutarlı mıdır?
Türkiye’nin görünüşte basit bu söylemi ve onun gerektirdiği pratikleri yerine getirmekten uzak olduğu ve bundan hem ülkemizin hem de komşu halkların zarar gördüğü açıktır. Türkiye’nin Irak’taki iktidar mücadelelerinde taraf hâline gelerek, Sünni Müslümanların liderlerinden Tarık Haşimi’yi koruma altına alması, aslında ne yapılmaması gerektiği konusunda çok acı bir örnektir...
Yazarlar
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.04.2024
15.12.2019
26.07.2019
18.12.2017
27.09.2017
19.09.2017
10.08.2017
27.07.2017
10.07.2017
26.06.2017