Zekeriya Kurşun
Bu yazımızda doğduğundan beri İslâm dünyasının gündeminden hiç düşmeyen “Vehhâbîlikten” söz edeceğim. İslâm tarihi boyunca -Şiilik dahil- bu hareket kadar tartışılan başka bir dini-siyasî hareket olmamıştır. İnanç ritüeli, yayılması ve günümüzdeki etkileri bakımından İslâm tarihinde ortaya çıkan birçok itikadî, amelî, fikrî mezhep ve hareketlerden farklılaşmaktadır. Başlık tahrik edici gelebilir. Ama ben burada Osmanlı coğrafyasındaki iç dinamiklerin doğurduğu Vehhâbîlikten bahsedeceğim.
VEHHABİ KİMDİR?
Vehhâbîlik, 18. Yüzyılın ilk çeyreğinde, -A. Refik Altınay’ın icat ettiği- Lâle Devri’nin son baharında, Osmanlı taşrasında ortaya çıkan dinî-siyasî bir harekettir. Her ne kadar müntesipleri kendilerine “Muvahhidûn” veya “Ehl-i Tevhid” adını verip, -Suudi veliahdı Muhammed b. Selman’ın yaptığı gibi- “Vehhâbî” kavramını reddetseler de, ortaya çıktıklarından itibaren bu isimle tanınmışlardır.
Bu hareketin dini önderi İbn Teymiyye’den sonra Hanbelî Mezhebinin en önemli yorumcusu olan Muhammed b. Abdilvehhap’tır. Ona istinaden yapılan bu isimlendirme ile -kendi iddiasının aksine- fikirlerinin şahsî olduğu ve diğer İslâmî mezheplerden, yorumlardan ayrıldığı intibaı verilmek istenmiştir.
Peki Muhammed b. Abdilvehhap kimdir?
Muhammed b. Abdilvehhap, 1703 yılında, Osmanlı Devleti’nin taşrasında, merkezi Arabistan’ın yayla kısımları sayılan Necid’e bağlı Uyeyne’de dünyaya geldi. Genellikle göçebe çöl kültürünün (Bedevî) egemen olduğu bu coğrafyanın nadir yerleşim alanlarından Uyeyne’de, Hanbelî Mezhebi ulemasından olan bir aile içinde büyüdü. Dedesi, babası ve ağabeyi önemli Hanbelî âlimlerindendir. Muhammed b. Abdilvehhap dinî eğitiminin tamamını bu mezhebin usulü dairesinde daha sonra çatışmaya gireceği babasından almıştır. Kendi fikirlerini neşretmeye başladığı 1737 yılından önce Osmanlı Devletinin bölgedeki şehirlerine (Basra, Şam, Mekke, Medine) hatta bazı rivâyetlere göre de Hindistan ve İran’a da seyahatler yaparak Müslümanların yaşantılarını gözlemlemiştir. Ayrıca Muhammed b. Abdilvehhap bu şehirlerdeki ulemâ meclislerine katılmıştır. İlk muhalif fikirlerini de buralarda dillendirdiği ama kabul görmediği bilinmektedir.
Seyahatlerinden sonra babasının kadılık ve müderrislik yaptığı Hureymila bölgesine dönen Muhammed bin Abdilvehhap (MBV), babası ile birlikte, dört yıl müderrislik yapmış ve fikirlerini içeren Kitabü’t-Tevhid’i yazmıştır. Dini hayatın zayıf ve yer yer sadece adının kaldığı -bugünkü Riyad’ın etrafı olan- Necid bölgesindeki bazı kabile reislerine mektuplar göndererek, kendi öğretisini anlatmaya girişmiştir. Öğretisi oldukça basittir. Dini bilgisi olmayan, medenî hayattan uzak; kaynakların deyimiyle, “hâl-i bedavet ve vahşet” içinde olan topluma hitap etmektedir. Fikirlerini, bazı Osmanlı şehirlerinde gördüğü Müslümanların bozulmuş, rayından çıkmış hatta ona göre, din dışı yaşama tarzlarıyla, Bedevilerin din ile uyumlu olmayan inançlarındaki gözlemlerine dayandırdığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar çıkarımlarının metodunu büyük İslâm bilginlerinden sayılan İbn Teymiyye’ye dayandırsa da daha ziyade kendi gününün şartlarından hareket ettiği anlaşılmaktadır. Düşünceleri basit ama hem şehirlerdeki İslâmî anlayışı hedef alacak kadar açık ve hem de Bedevileri tahrik edecek kadar etkilidir.
SELEFÎLİK Mİ YENİ BİR MEZHEP Mİ?
Ona göre, Hz. Peygamber’in tebliğ ettiği gerçek din ve Müslümanların yaşantısı bozulmuştur. Dolayısıyla İslâm’ı aslına, yanı Peygamber’in öğrettiği şekle (Selef’e) döndürmek şarttır. Bozulmanın sebebini Kur’ân’a sonradan yapılan yorumlara dayandırmaktadır. Bu yüzden Kur’ân’ın mecâzî anlamlarına değil, lafzî manasına itibar etmek şarttır. Hz. Peygamber’den sonra hiç kimsenin sözü dinde delil kabul edilemez diyerek; o tarihe kadar oluşmuş bütün dinî müktesebatı yok saymaktadır. İtikat (inanç) konusunda Kelâm âlimlerinin, helal-haram konusunda da Fıkıh âlimlerinin sözlerine itibar etmez. Ona göre, Tasavvufun öngördükleri ise tamamen ‘şirk’ten (Allaha ortak koşmak) başka bir şey değildir. Kısaca daha önce din konusunda ilme, akla ve kalbe dayalı yapılan bütün yorumları reddeder.
Selef’e bağlılık konusundaki metodu pek çok diğer İslâm bilginleri ile uyumlu olsa da; bu toptan red, onu özel bir mevkiye taşımakta ve bugün konuştuğumuz “Vehhâbîliğe” ve onun türevleri olan modern Selefî hareketlere ilham veren fikirlerini de bir mezhebe dönüştürmektedir. Her şeye karşı olma fikri, İslâm toplumunun içinde kenarda kalmış, dinden haberi olmayan kalabalıklara ilham kaynağı olmuştur. Muhammed bin Abdilvehhab, kitap ve mektuplarında doğrudan yazmamış olsa bile; kendinden olmayanı tekfir eden (dinden çıkmış sayan) bir anlayışa kapı aralamış ve Müslümanlar arasında çatışmaya sebep olmuştur. Her Müslümanın kabul ettiği “iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak” formülünü şahsileştiren bu hareket, sosyal hayatın her şeyine bid’at diyerek savaş açması, Bedevilerin yerleşik düzene karşı yağmacı geleneğini meşrulaştırmış ve kısa zamanda taraftar bulmasına imkân vermiştir.
Yazının sonuna geldiğim halde başlığımın sadece mukaddimesinde olduğumun farkındayım. İleride konuya devam edeceğiz. Burada güncel bir sonuca da ihtiyacımız vardır. Ama paradoksal bir biçimde, bugün Suudilerin, Vehhâbîliğin bid’at saydığı eğlence kültürüne, turizme, tarihi mekânları korumaya vs. niçin yöneldiklerini de ayrıca sorgulamamız gerekmektedir.
Osmanlı’nın merkezî gücünün zayıfladığı bir zamanda kötüleşen ve bozulan taşra hayatının ortaya çıkardığı bir hareket olan Vehhâbîlik, bugün de benzeri gerekçeler ile bütün dünyadaki Selefî hareketlere ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. Basit anlatımı, her şeyi helâl-haram çizgisinde ele alması, felsefeden uzak durması, düşünmeden kabul edilmesini kolaylaştırmaktadır.
Artık Vehhâbîlik Suudi Arabistan’ın kontrolünde değildir. Yeni odak noktaları oluşmuştur. İşin vahim tarafı, bu odaklar, eskiden olduğu gibi dini bilgisi olmayan, kenarda kalmış kesimlerden olduğu kadar, modern bilimi ıskalamayan ve hatta dini bilgisi yüksek kesimlerden de oluşmasıdır.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.02.2019
18.03.2019
18.02.2019
4.02.2019
10.01.2019
3.02.2019
17.12.2018
22.11.2018
12.11.2018
18.10.2018