Zeki ALPTEKİN
Bakın, aşağıdaki (WTO, WB ve IWF'in verileri bazında üretilmiş olan) ilk tablo, ülke grupları arasındaki küresel ticaret oranlarına, bu konudaki değişimlere dikkati çekiyor. Mavi renkte olanlar Gelişmiş Ülkeler kategorisi! Bunların -II. dünya savaşı sonrasından beri gelen- kendi aralarındaki ticaretin küresel payı artık belirleyici değil! Belirleyici olan, artık Gelişmekte olan Ülkelerin Gelişmiş Ülkelerle yaptığı ticaret, ki bu turuncu renkteki kesimde ifade edilmiş. 3. koyu renkteki grupta Gelişmekte olan Ülkeler arasındaki ticaretin küresel payı var.
WTO kaynaklı ikinci tablomuzda ise buna uygun olarak, dünya ticaretinde kıtaların küresel payları mevcut! Buna göre Asya grubu Avrupa grubunu geçmiş durumda. Gelişmeler bu yönde!
Şimdi burada biraz duralım! Yaşanan son yangınlar ile birlikte daha da keskinleşen küresel ekolojik kriz, özellikle Batılı ülkelerde insanları "ekonomik büyüme" paradigmasından çok, küresel ısınma ve bunun sonuçları üzerine düşünmeye sevk ediyor. Görünüşe göre bir global sorun olarak ekoloji, gelecek olan seçimlerde baskın rol oynayacak. Çünkü Kyoto ve Paris anlaşmalarında planlanan, dünyanın 1,5° dereceden fazla ısınmaması hedefi tutturalamayacağı gibi bunun orta vadede 2° dereceyi aşacağı, bunun ise dünya çapında 1 metreye varan deniz seviyesinin yükselmesini beraberinde getireceği tahmin ediliyor. Dünyanın her yerinde cereyan eden son sel baskınları, bu gelişmelerin, çevresel dengelerin bozulmasının bir işareti. En basit açıklaması ile giderek ısınan dünyada havanın, bulutların daha fazla nem alması, aşırı ve bol miktarlı yağışlara, sel felaketlerine yol açıyor. Uzmanlar havadaki bu dengesizliğin 70'li yılların başından itibaren gözle görülür bir şekilde arttığına işaret ediyorlar.

Şimdi burada da biraz duralım! Geçenlerde son yazı dizimizde ekonomi politik sorunları tartışırken bir ingiliz ekonomisti olan J. M. Keynes'e sık sık atıfta bulunup onun düşüncelerinin yeniden ele alınmasının, zamanımız koşullarına göre (Keynes 2.0 başlığı altında) yeniden yorumlanıp düşünülmesi gerekliliğinden bahsederek "Keynes, ekonomik büyüme ve bunun sınırları konusunda kafa yormuş, uzun vadede ekonomik büyümenin kendi sınırlarına dayanabileceğini, bunun ise giderek artan sermaye dolgunluğu dolayısı ile oluşan rantın düşme eğiliminden ileri geldiğini savunagelmiştir. Bu teorem şimdi, keskinleşen küresel ekolojik kriz ile yeniden aktüelleşiyor. Bu bağlamda şu sorular -Keynes'in hatırına- bizce fazlasıyla tartışmayı hak ediyor: Büyüme durursa ne olur? Büyüme olmadan da yaşayabilir miyiz?" demiştik! Çünkü yaşadığımız çevre, ekolojik sorunlar bir yerde kitlesel endüstriyel üretimin geldiği nokta ile, aşırı ve sürekli daha fazla üretme, daha fazla kâr motivasyonu ile, böylelikle insanlığın çevreye daha fazla yüklenmesi, çevreyi (insan gibi) bir üretici güç olarak değil, ama bir üretim faktörü, aracı olarak görmesi ile bağlantılı.. Şuradan başlanamaz mı! Mesela:

J. M. Keynes yukarda kısaca dile getirdiğimiz, büyümenin sınırları konusunda, büyüme fetişizminin sorunlarına taa 1928 yılında kafa yormuş (Mukayese için: Club of Rome'un bu konuda ortaya attığı soruların tarihi 1972) ve materyel ekonomik gelişme dogması yerine uzun vadede 15 saatlik çalışma haftası önerisini ortaya atmış (Mukayese olarak: Alman Sendikalar Birliği DGB ve sol partilerin bu konudaki önerileri 25 saat)! Bu, sıfır büyüme şartları altında insanların temel ihtiyaçlarını karşılayabileceği ve böylelikle çevreyi "fazla yormayacağı, ona fazla yüklenmeyeceği", böylelikle dünyamızın ekolojik olarak yeniden, göreceli bir dengeye oturabilme şansı demektir.
Bir düşünelim: Almanya'da tüketimi teşvik etmek üzere 2020 yılında firmalar tarafından harcanan reklam tutarı 45 Milyar Euro ile ülkenin GSYH'nın (Gayrisafi Yurtiçi Hasıla) tam %1,3'üne denk geliyor. Yani bu miktar olmasa -''mekanik'' bir mantıkla- zaten düşük olan gelişme oranları (ortalama %2 civarında) sıfırlanabilir gibi duruyor. Daha fazla, giderek daha fazla tüketmediği takdirde insanların mutsuz olabileceği düşünülemez herhalde..
Ücretlerin aynı kalması şartlarında 18 saatlik Çalışma Haftası! Bunun Almanya'da endüstriyel-teknik bazı var. Bu baz, Industrie 4.0 projesi ve üretimde giderek artan rasyonelleşme, robotlaşma eğilimleri ile birlikte olgunlaşıyor. Böylesi bir başlangıç, henüz kapitalizmin sonu demek olmuyor şüphesiz! Ama ekonominin ve toplumun, kapital ve kâr motivasyonu tarafından giderek daha az domine edilmesi, ekolojik krizin hafifleyerek göreceli olarak sona erdirilmesi sonucuna yaklaşılmasını beraberinde getirebilir.
Peki böylesi bir süreç, aktüel ekonomik şartlarda Türkiye'de nasıl şekillenebilir? Ona da başkası kafa yorsun! Benden bu kadar.. Şimdilik!
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.08.2025
13.04.2025
25.02.2025
4.02.2025
22.12.2024
1.07.2024
12.05.2024
15.04.2024
3.02.2024
24.11.2023