A.Turan ALKAN
300 kişinin iş kazasında canını kaybetmesi, dünyanın her yerinde -usûlen- evvelâ hükümetlerin sorumluluğudur, çünkü iş güvenliği ile ilgili tedbirleri denetlemek yürütmenin görevidir. Facianın ilk gününden itibaren hükûmet bu sorumluluk hissiyle Soma’ya koştu; ilgili bakan günlerce kaza yerinden ayrılmadan kurtarma çalışmalarını koordine etmeye çalıştı.
Başbakan da ertesi gün Soma’daydı; âdeta basireti bağlanmışçasına orada ve o anda hiç söylenmemesi gereken şeyler telaffuz etmesi en hafifinden talihsizlik, bir başka açıdan derin anlayışsızlıktı. 17 Aralık soruşturmasını, takdir edilesi bir karşı atakla “hükûmet darbesi”ne bağlayarak Başbakan’a, “İnisiyatifi hep elde bulundurun; en iyi savunma, hücumdur. Üstlerine gidin, şaşırtın, ürkütün, dağıtın, suçlayın ve birilerini düşman göstererek liderlik gücünüzün tartışılmasına fırsat bırakmayın” şeklinde özetlenebilecek “yarayışlı” taktikler geliştiren danışmanlar, bu defa patronlarının önüne berbat bir metin koydular. Basiret bağlanması dediğim şey işte bu. Sıradan bir zamanda, “Nedir bu, ağzınızdan çıkanı kulağınız işitiyor mu sizin?” diye azarlayıp metni buruşturup atması gereken Başbakan, okuduğu metnin altında kaldı. İnsanların canı burnundaydı zaten, öfkelendiler.
Hiçbir şey söylemese, sadece insanların acısını paylaşmaya geldiğini söylese ve bu samimiyetini hissettirecek birkaç damla gözyaşı dökebilse yeterdi. Olmadı. “Literatürde iş kazası var, bunlar olağan şeyler” derken muradı elbette insanların acısını görmezden gelmek değildi, anlatamadı. Protestoya uğrayınca da kontrolünü kaybetti. O güne kadar işe yaradığını sandığı sertleşmeyi hatırladı. Koruma birliği ile bir markete girip, muhtemelen kendi yandaşı bir Somalıyı tokatlaması, bir başka fecî iş kazâsıydı ve onun literatüründe buna benzer yaklaşımlar hayli çoktu (Meselâ 5 aydan beri bir topluluk, her gün bu tokat ve hakaretlerin envâına muhataptır).
Olaydan sonra Başbakan’dan tokat yeme bahtiyarlığına erişen ve bu duygularını, “Başbakan’ın vurduğu yerden gül biter” vecizesiyle açıklamak yerine biraz uzatıp, “Sayın Başbakan’ımızdan şikâyetçi olmayacağım. Kendisini seven biriyim, bizlere iş verdi, onun sayesinde çalışıyorum. Rapor da almadım. Bir özür dilese yeter.” diyen Taner Kuruca’nın ifadesini bu defa AK Parti sözcüsünün, “Olayın görüntüsü yok” diye itibarsızlaştırmaya kalkışması bir başka literatür rutini olarak geçti. Aynı sözcü, polislerin yere yıktığı bir göstericiyi tekmeleyen “özel bir kalem”i bile savunma bahtsızlığına memur edilmişti: “Tek fotoğraf karesinden gerçeği anlayamazsınız. Tekme atan kişi, tekmelediği kişinin kendisine şiddet uyguladığını, doktora gittiğini, rapor aldığını söyledi” diyerek, siyasi kariyerinin en kötü gününe imza koyuyordu.
Basiret bağlanmasından en erken uyanan hükûmet medyası oldu. 3. günden itibaren, “Yahu biz bu şirketi niçin savunuyoruz ki; atalım arslanların önüne gitsin” fikrine geçildi. O ana kadar bölgede gazetecilere uygulanan haber ablukası kaldırıldı, şirket yöneticileri canlı yayında haberci ordusunun çapraz sorgusunda lime lime doğrandı. Ancak onun üzerine bazı hükûmet kalemleri, “Suç örgütü oradaydı, neyse ki biz devreye girdik de gazetecilik yapılmaya başlandı” diye tafralandı. Hemen akabinde şirket patronunun Koç Grubu’na yakınlığını anlatan haberler görülmeye başladı internet sitelerinde. Üstelik adam –üzerinize afiyet- Mason’du. Aniden şirket patronunun “Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası Derneği”ne ait Mimar Sinan dergisinde “Masonluğun Nuru” başlıklı bir makale yayınladığı keşfine ulaşıldı. “Milliyetçi-muhafazakâr camiâları” yıllardan beri avutmak için kullanılan ağızdan dolma köhne tüfek (Masonlar, dönmeler, komünistler, Yahudi işbirlikçileri!) bir kere daha ateşlendi: Gümm! Suçlu oradaydı işte, yumruk ve tekme atanlar ve onları müthiş bir medenî cesaret gösterip, “Tekmene sağlık” diyerek savunmak zorunda kalanlar rahatladılar.
Ben şu anda Masonluğun paralel yapılarla ilişkisi üzerine kafa yormaktayım; bakalım benden önce keşfeden çıkacak mı?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016