A.Turan ALKAN
Yakın zamanlara kadar salı günleri yapılan Meclis grup toplantılarını, bir nevi vazife hissiyle takib ederken sonra bunun hiç de gerekli olmadığını fark ettim.
Bu toplantılarda partilerin meclis gruplarının nasıl çalıştığına dair bir fikir edinmek imkânsızdı zaten. Genel başkanlar kürsüye alkışlar arasında çıkıyor ve kamuoyuna karşı haftalık “konferans”larını verdikten sonra yine alkışlar arasında konuşmalarını bitiriyorlardı. Konferanstan önce ve sonra o salonda nelerin yaşandığına dair bir kanaat edinebilsek neyse... ve zaten liderler önceden tahmin edebileceğimiz şeyler söylüyorlardı. Naklen yayınlanan bu seanslar esnasında parti içi demokrasinin nasıl işlediğine dair bir örnek görmek mümkün değildi. Liderler galiba burada, “hâlâ yaşıyorum, partimin başındayım; kimse yerime göz dikmesin” kabilinden bir isbat-ı vücut gösterisinde bulunuyorlardı.
Bütün haber kanallarının, bu garip nutuk seanslarını naklen vermesinde azdırıcı, yoldan çıkarıcı bir tesir bulunduğu muhakkaktır. Sırf bu sebepten ötürü yayın esnasında ekranlardan şöyle bir altyazı geçirilmesi gerektiğine inanıyorum: “Dinlediklerinizi fazlaca ciddiye almamanızı önemle hatırlatırız; evde denemeye kalkışmanız halinde kendinize ve çevrenize zarar verebilirsiniz!”
Ben de o zararlı alışkanlığı terk ettim. Sen misin kurulu sisteme meydan okuyan? Dün iki ilginç hadise geldi başıma. Bir internet sitesinden haber okurken, ekrandan Başbakan’ın sesi yükseliverdi. Web tasarımcıları son zamanlarda böyle garip şeyler yapıyorlar. Bir sayfa tıkladığınızda o sayfadaki bazı videolar otomatik olarak çalışmaya başlıyor. Böyle bir şeydir diyerek sayfanın bütün sekmelerini kapattım. Yine o. “Yahu dinlemiyorum, zorla mı?” diye homurdanarak bu defa linki iptal ettim. Ses kesildi. Yoksa bilgisayara yazık olacaktı!
Ee, o kadar da internet acemisi değiliz canım; tam da operatörlük bilgimden gurur duymak üzereydim ki telefon çaldı. Cevap verdim, konuştuk, bitir düğmesine bastım. Aa! Bu defa telefonun radyosu kendiliğinden harekete geçti ve aktif hale geldi. Peki radyoda kim konuşuyordu dersiniz? Bildiniz!
Peki ne yaptım? Radyo programını sildim. Eksik olsun dedim kendi kendime.
Saçımızı muhtelif aralıklarla önümüze döken berber kardeşlerim lütfen alınganlık göstermesinler, misal diye zikrediyorum. Diyelim ki Başbakan Berberler Federasyonu’nun genel kurulunda konuşma yapsa, 15’ten fazla TV kanalı, “haber değeri vardır” diye harala-gürele naklen yayına geçiyorlar. Bu meslekî refleksin artık gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum, zira fena halde bıkkınlık vermeye, “Yine mi sen; ne istiyorsun benden?” yollu homurdanmalara yol açtığını kendi nefsimden biliyorum. Belki vaktiyle geçer akçeydi; artık fena halde sevimsiz geliyor. Partilerin halkla ilişkilerini yürüten danışmanları, “Bir mesaj ne kadar tekrar edilirse o kadar iyi” formülünü gözden geçirmeye davet ediyorum. Yüksek dozda enformasyondan bunaldık; dezenformasyondan ise gınâ geldi. Bazıları, “Adam zaten muhalif, onun için gıcık oluyordur” diye düşünebilirler; yanlış! Dünyada en çok sevdiğiniz kişi sabah, öğle ve akşam seanslarında TV’de, radyolarda, internet sitelerinde, meydanlara sâbit park durumuna getirilmiş parti araçlarında, irtibat bürolarında ve bilboardlarda karşınıza çıksa aynı antipatiyi duyarsınız. Naçiz ve safdil kanaatime göre doğrudan veya dolaylı siyasi mesajlar ve sûretlerle yüzgöz olmaktan artık “işbâ” (doygunluktan tıkanma) raddesineyiz. Muhtelif medyalar aracılığıyla propagandaya muhatap kalmak, pazarlanan ürünün niteliği hakkında artık “Acaba kazıklanıyor muyum; acaba şimdi nasıl aldatacaklar?” yollu bir hile endişesi uyandırıyor artık; misâl: Telefon şirketlerinin, “Tarifenizi ucuzlatak mı?” teklifiyle size dünyayı dar etmeleri ve sizin “Yeter illallah; düşün be yakamdan” diye isyân etmeniz!
Şu an itibarıyla evdeki su musluklarını takibe almış bulunuyorum; birinin aklına, “musluk da bir nevi medyadır” fikri gelir de yayına başlarlar diye korkuyorum açıkçası!
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- Dereler düz bağladı; dibi yarpuz bağladı…
14.07.2016 - Pijama dâvâsı
13.07.2016 - Ördek düdüğü
11.07.2016 - ‘Pozitif milliyetçilik’ nedir; nasıl yapılır?
10.07.2016 - Bir ‘şirket’ hikâyesi
8.02.2016 - Eey İzlanda, sen kimsin ya?
7.02.2016 - Dünyanın bütün mustazafları, birleşin!
6.02.2016 - Sert bir Bayram tebriki yazısı
4.02.2016 - Bir ‘flashmob’ videosundan öğrendiklerim
3.02.2016 - Narkotik ihbar!
2.02.2016
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
adil ozcan
camilerde miting yapan kirik testiden haberin var mi?