A.Turan ALKAN
“Ben bu yanlış işleri, işte şunların haksız ve yanlış işleri sebebiyle yapıyorum” izahının aklî ve dinî mantığı yok; dolayısıyla, “Elbette söz ve eylemlerimdeki sıkıntıların farkındayım fakat bu geçici bir şeydir.
Şartlar normalleşince yine vaadim üzre iyi olacağım” bahânesiyle kendinizi bile iknâ edemezsiniz. Kem âlât ile kemâlât olmaz; şerle hayra vâsıl olunmaz. Kısa vadeli politik süreçlerde insanları bu gibi demagojilerle iknâ edip vicdanları yatıştırmam mümkün de yanlışta ısrâr etmek, ağır metaller gibi ruhun dibine çöker, vicdânı hastalandırır, şuuru bozar; nitekim öyle oluyor, alâmetleri belirdi...
Emr-i bi’l mâruf, ancak iyi günün istikamet değildir; her hâl ü kârda tatbikî gerekir; nehyi an’il münker de öyle. “Darbeyle, ihanetle yüzyüze geldim, sırtımdan bıçaklandım” gerekçesi zulmün kılıfı olur mu? Bu kabil naylon fetvâlar dîni dejenere eder çünkü din, yüksek değer ve erdemlerin üzerinde durur. “İktidarımın sürekliliği, gelecek mü’min nesillerin selâmeti nâmına bu kerih işlere bir süreliğine de olsa devam etmek zorundayım, ey halkım anla beni!” diye bir dinî gerekçe yoktur; varsa din yoktur.
İktidardakiler, bir süreden beri yanlış ve haksız işler yaptığının elbette farkında; onlar da şüphesiz en geniş mânâda İslâmî vicdan ve müktesebâta sahipler; bunda tereddüd yok. Başkalarına bir süre önce birkaç misliyle revâ gördükleri muameleler ezkazâ başlarına gelince hemen, “Din dili”yle yakınmaya geçmelerinden anlıyoruz bunu: “Haksızlık, böyle mi olmalıydı, şık olmadı; buna lâyık değildik; kul hakkı yemedik. Bize emânet edilen şeyleri kendi nefsimiz için kullanmadık” yollu tezkiye ifâdeleri İslâm lugatinin kavramlarıdır. Sair iktidar sözcüleri de, “Fazla mı ileri gittik; ahlâkî zaaflarımızı ıslah etmeliyiz, yolsuzluk aslında fena bir şeydir” yollu mırıldanmalar yükselmeye başladı. Nazarımda bunlar, İslâmî değerlerin o şahısların Müslüman vicdânına yaptığı baskının eseridir. Ruhlarda biriken ağır vicdan tortusu fena halde acı ve rahatsızlık veriyor olmalıdır.
Bir Müslüman’ın, yüksek ahlâk kriterlerini kaybetmesi veya yukarda arzolunduğu gibi geçici bir zaman için vicdânı uyuşturması, bana Bakara Sûresi’nin 264. âyetindeki meseli hatırlattı: Âyette, “üzerinde toprak bulunan bir kaya”dan bahsediliyor, “Üzerine sağanak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar da kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler.” Haksızlık ve şer üzerine hükümranlık binâ etmek, kaya üstüne avuç avuç toprak taşıyarak bahçe kurmaya benziyor. Beyhûde gayret. Bu binânın direkleri, erdemli bir zemîne dayanmıyor. Sırtınızı dayadığınız duvarlardan bile emîn değilsiniz, âşikâr. Dilinizde pas, ağzınızda acı bir meyvenin burukluğu... Bina muhkem, binâ şatafatlı (Sarayı kasdetmiyorum) fakat temeli çürük ve esassız; şöyle ağız tadıyla savunan bile çıkmıyor çünkü. Öyle bir heyûlâya omuz veriliyor ki, dağılması için binbir sebep var; şimdilik sustuğu halde konuştuğunda saadet zincirini parçalayacak isimleri sayınız meselâ... Böyle saltanat mı olur efendiler; nerede bunun gönül huzuru, kalp itminânı, sadece Hakk’a kulluk edenlerin içindeki o imrenilesi iç âhenk?..
Siyasi başarınız, âhiretinizi berbad etmesin; başkaları ve kendiniz hakkında âdil olunuz; adl hususunda ne kendinize ne de başkalarına acımayınız. Muhtemel idbâr ve düşkünlüğünüz mazlumlara, mü’minlere gurur vermez, üzülürler, çok üzülürler. Mürüvvet sahipleri, rakiplerinin düşkünlüğü ile bahtiyar olmaz. “Dar kapı”yı seçmeliydiniz; Hazreti İsâ öyle buyuruyor: “Dar kapıdan girin; zirâ mahva götüren kapı geniş, yolu da kolaydır. Ondan girenler çoktur. Halbuki hayâta götüren kapı dar, yolu da çetindir. Onu bulanlar azdır.”
Bilirim ki, indinizde fikrimin kıymeti yoktur: “Dar kapı da ne ola?” derseniz, tefsirini bir zahmet “kudsiyetpenahları”ndan sorarsınız artık.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2016
13.07.2016
11.07.2016
10.07.2016
8.02.2016
7.02.2016
6.02.2016
4.02.2016
3.02.2016
2.02.2016