Ahmet TAŞGETİREN
Hemen söyleyeyim: Hem sistemik yetkilerinin, yetkilerinden öte fiilen oluşturduğu gücün neredeyse sınırsız nitelik kazanması hem de etrafında kendisini uyaracak hiç kimsenin kalmamış olması. Bu ülke için problemdir, evet, ama Erdoğan’ın kendisi için de problemdir.
Bunu ister kendisi istemiş olsun, ister etrafındakiler birer birer uyarıcılık vasfını kaybetmiş olsunlar, şu anda Tayyip Erdoğan, hatalı veya değil ne yapsa dizginlenmeyecek bir konumda bulunuyor.
Ak Parti olarak yola böyle çıkılmamıştı. Eşitler arasında birinci konumdaydı, evet ama, başlangıçta “Ortak akıl” diye bir ilke herkesi bağlıyordu.
Bir Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdüllatif Şener, sonraları Cemil Çiçek…. Refah, ANAP deneyimini yaşamış isimlerdi. Bir kısmı Erbakan Hoca’nın belirleyiciliğinin içinden çıkıp gelmiş, basbayağı siyasi kişilik sahipleriydi.
Yeni bir parti kuruyorlardı. Ortaya bir irade koyuyorlardı. Siyasi yürüyüş için her şeyi konuşma imkanları vardı. Bir kişi öne geçirilecekse, onun sınırlarını belirleme durumundaydılar.
O dönemde birisine “Sana yetkiyi verdik, dilediğin gibi hareket edebilirsin” denmemişti.
Birlikte yürüdükleri dönemde de bu karşılıklı denge – denetleme devam etti.
Bana göre, bu denge – denetleme Tayyip Erdoğan için de bir zenginlikti. Bir misyon için yola çıkanlar, uyarılmaktan rahatsız olmazlar, aksine, misyon adına yanlış yapmaktan korkarlar. Onun için de uyarılmayı, bir kazanç olarak telakki ederler.
Süreç içinde uyarma pozisyonunda bulunanlar devre dışı kaldılar. Sonunda Bekir Bozdağ’ın ifadesiyle “Tayyip Erdoğan’ın partisi” diye nitelenecek bir parti noktasına gelindi.
Şu anda Tayyip Erdoğan’ın etrafında kendisi sormadığı takdirde herhangi bir ikazda bulunabilecek bir kişi var mı?
Herkesin “Liderin belirleyiciliği” karşısında haddini bildiği, laf dinlemeyenlerin ise dışlandığı bir yapı söz konusu.
Tabii ki lider olarak Tayyip Erdoğan da başarılı olmak istiyor, yani, niyetini sorgulamak gibi bir tavır içinde olmamak gerekiyor, ama sonuçta insandan söz ediyoruz ve “Hatasız kul olmaz” gibi bir özdeyişin içindeyiz.
Erdoğan’la ast – üst ilişkisi içinde olanların “haddini bilmesi” bana göre olmaması gereken ama anlaşılabilir bir şey olsa da, Erdoğan’ın yönetim üslubunda kamuoyundan gelecek uyarıların da önünün kesildiği bir ortam söz konusu. Ki demokratik bir ülkede kamuoyu denetimi gibi bir olgunun varlığı kaçınılmaz.
Örnek olarak dün TÜSİAD Başkanının ekonomiye ilişkin son derece ılımlı, makul uyarıları karşısında gösterilen hiddet ve mukabil yaptırım tehditleri, bundan sonraki uyarıları “cesaret meselesi” haline getiriyor.
Muhalefetin uyarıları bir anlam taşıyor mu Erdoğan için? Medyadaki uyarıların bir anlamı var mı?
Erdoğan’ın “Ben ekonomistim” ısrarıyla devreye koyduğu ekonomi - politikasına yönelik akademi itirazları “Mandacı ekonomistler” suçlamasıyla karşılanıyor. Nasıl oluyor da bütün bir akademik camia mandacı oluyor? Zihin dünyasının buralara savrulması bir problem değil mi?
Herkes sussa, sadece Tayyip Erdoğan konuşsa benzin – motorin zamları ya da döviz tırmanışı duracak mı? Her şeyden önce, “Faiz sebep” ise faiz aşağı inecek mi? Ya da faiz aşağı inince enflasyon düşecek mi?
İnsanlar mevcut ekonomi şartları içinde boğuluyor. Bunun bir sorumlusu olmalı. Var mı Erdoğan karşısında sistem içinde “Şunlar yanlış gidiyor” diyebilecek bir dirayet sahibi?
Görünen, sistem içindeki herkesin sürecin dişlisi haline geldiği gerçeği. Ben bunu, Tayyip Erdoğan’ın kendisi için “problem” addediyorum. Bu karizma devleşmesi, kendisine yönelik tüm uyarı kanallarını tıkıyor. Boğulma görülmez, feryatlar işitilmez hale geliniyor.
Böyle yola çıkılmamıştı. Çevre aşındırıla aşındırıla, ya da çok çok uyumlu bir çevre inşa edile edile, yokuş aşağı frensiz bir akış içine girildi. En dramatik olanı da, düşüşteki hıza bakıp uçuşa gelindiğinin zannedilmesi.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025