Ahmet TAŞGETİREN
Çok partili hayata geçeli 75 yıl oldu.
Bu süreye iki açık darbe, bir muhtıra, bir post modern darbe, bir darbe girişimi sığdı.
Bunlar demokrasinin açık yıkım girişimi idi.
Bunun yanında Ak Parti’nin yüzde 47 oy alarak seçildiği ve iktidar olduğu dönemde önce bir e- muhtıraya (2007), ardından kapatma davasına (2008) hedef olduğu günler yaşandı. Belli ki bir güç devreye giriyor ve Asker’i ya da Yargı’yı kullanarak halk iradesine karşı müdahale cür’etini sergileyebiliyordu.
Demokrasinin kırılganlığı dediğim şey bu idi.
Çok partili hayata geçilmiş olmasına rağmen darbeler bir “Türkiye gerçeği” idi. Ama darbenin ötesinde MGK ve Yargı gibi kurumlar üzerinden de demokrasiyi inkıtaa uğratmak mümkündü. Buralarda bizzat normal süreçlerin siyasetçileri, hatta kendileri bu kırılganlıklardan darbe yemiş olan siyasetçileri rol almaktaydı. (Demirel’in 28 Şubat sürecinde MGK’yı devreye sokması gibi)
Benim epey zaman önce “İslâm eksenli” dediğim siyaset gözaltındaydı, benzeri biçimde “Kürt siyasi hareketleri” gözaltındaydı. Onlara karşı ant-i demokratik uygulamalar, demokrasinin “hazım hanesi” içinde mütalaa edilirdi. Evet ant-i demokratik uygulamalardı ama, “Türkiye’ye özgü demokrasi standardı” içinde birilerini dövmek, saf dışı bırakmak da standardı zorlamazdı!
75 yıl sonra bugün….
Açık, örtülü darbelerden, hukuksuzluklardan ders alınabilecek bir süre geçtikten sonra bugün…
“İslâm eksenli” mi, “muhafazakâr demokrat” mı, ya da yeni tanımlamayla “otokrat” mı, ne diyeceğimi bilemediğim bir siyasi kadronun 23’üncü iktidar yılını yaşıyoruz.
Evet, epeyce bir badireyi atlattılar ve bugün iktidarlarının gücü nerede ise tartışılmaz halde.
Ne yapıyorlar?
Bunca yılın yaralı demokrasisini tedavi yolunda adımlar mı atıyorlar?
Evet, bir “Özgürlükçü, sivil anayasa arayışı”ndan söz ediliyor ama, uygulamalar, ruhlarının hiç de o iklimde cevelân etmediğinin örnekleriyle dolu.
Bir süredir çok uzun dünlerin “sakıncalı piyadesi” olan Kürt siyasetine - hareketine yönelik sıcak duruşlar sergileniyor. Uzun yılların “Terörist başı, bebek katili, PKK’nın kurucu önderine dönüştü” dersem o alanda ne olduğunu anlarsınız. Varsın olsun, nerede bir “normalleşme” gerçekleşirse, o, Türkiye demokrasisi için ileri bir adımdır.
Ancak 2019 Mart’ından bu yana bir başka alanda bazı şeyler oluyor ki, orada olanlar, geçmişin “mağdurları”nı tanınmaz hale getiriyor, hatta klasik “Demokrasi kırılganlığı”nın şampiyonuna dönüştürüyor.
2019 Mart’ı… İstanbul’da seçimi İmamoğlu’nun 13 bin oyla kazandığı tarih… Diğer ifadeyle Ak Parti adayının, işin gerçeği ise Tayyip Erdoğan’ın kaybettiği tarih… Evet Erdoğan kendisi girmedi seçime, ama meydan meydan dolaştı, seçimi almak istedi, çok istedi ama alamadı. “Yenilgi”yi kendisine yazdığını anlamak zor değil.
Seçimin başkanlık kısmı iptal edildi, 23 Haziran’da ikinci seçim, bu defa İmamoğlu 800 bin oyla kazandı. Yani Erdoğan’ın “kaybediş”i daha da büyüdü.
Böyle bir sonucun “İstanbul benim aşkım” diyen bir insanda bütün kimyaları etkileyeceği açık.
Geldik 2024 31 Martı’na… Bu defa 1 milyonluk farkla yine İmamoğlu’na kaybediş.
Bir de bütün kamuoyu araştırmalarında “favori”lerden görünen İmamoğlu Cumhurbaşkanı adayı olacaksa ve Erdoğan da “Emr-i Hak vaki olana kadar” o görevde kalmayı düşünüyor ve bir kere daha aday olmayı istiyorsa…
Orada Devlet Bahçeli gibi birisi kalkıp, Öcalan’ı bile şaşırtacak (bunu Öcalan’ın PKK’ya gönderdiği son mektuptan anlıyoruz) bir hamleyle, Kürt, hatta DEM oylarını Tayyip Erdoğan’a akıtma sonucunu doğuracak bir hamlenin ardından “Nereye gidiyorsun, caymak yok” diyerek Erdoğan’ı yerinde kalmaya ikna çabasına giriyorsa…
Bir alan temizliği gerekir mi?
18 – 19 Mart’tan itibaren o süreç başladı, demek yanlış olmaz.
“Ahtapot” diyor Erdoğan… Ülke güvenliğini tehdit eden bir ahtapot üstelik… İç-dış bağlantıları olan, iş dünyasını, cemaatleri içine alan bir ahtapot…
Böyle bir ahtapota karşı ne yapılır?
Vaktiyle Demokrat Parti’ye, Adalet Partisi’ne, hatta CHP’ye, Refah’a, Ak Parti’ye, tüm Kürt partilerine yapılan yapılır…
2099’da KCK operasyonu yapılmış… Müthiş fotoğraf servis edilmiş. 2025’te CHP’li belediye başkan ve yöneticilerine yönelik operasyonlar zincirinde son halka, bizzat Anadolu Ajansı üzerinden, KCK’lılara benzer bir fotoğraf servisi ile hayata geçmiş…
Operasyonların ucu CHP’ye, yani ana muhalefet partisine kayyım atanması ihtimaline kadar uzanmış…
Her şey yargı marifeti ile…
Acaba Ak Parti, 2008’de, kapatma davası ile karşı karşıya kaldığında kendisine yönelik operasyonun “Yargı marifeti”nden ibaret olduğunu düşünmüş müydü? Refah’ın kapatılmasının, 27 Mayıs yargılamalarının, 12 Eylül sürgünlerinin, 28 Şubat sürecindeki başörtüsü yasağını perçinleyen AYM kararlarının?
Ak Parti, 23 yıllık iktidarının sonunda “Demokrasi kırılganlığı”nın uzantısından başka bir şey olmadığının örneklerini sergiliyor. Cumhuriyet tarihinin yöntemleriyle ve Yargı’yı araçsallaştırarak. Ve bir başka iktidara “Yargıyı araçsallaştırarak siyasi hesaplaşma yöntemi” miras bırakarak. Men dakka dukka yöntemi bu. Çok yazık! Acaba farkında mı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025
10.05.2025
8.05.2025
1.05.2025
29.04.2025
25.04.2025
19.04.2025