Ahmet TAŞGETİREN
Seçim atmosferini etkileyen temalardan birisi kaçınılmaz olarak Gazze oluyor. Gazze için yapılan - yapılamayan şeyler, iktidarın ve muhalefetin seçim kampanyalarının parçası halinde.
İktidarın İstanbul adayı Murat Kurum, 2019 seçimlerinde “Sisi” temasının kullanılmasına benzer biçimde Gazze’yi gündeme getirince bir hayli tepki gördü. Gazze’de katliamın devam ettiği, üstelik bu katliam Erdoğan’ın demeçlerinde en etkili biçimde lanetlendiği bir süreçte, İsrail’e yönelik ihracat – ithalatın devam ediyor olması da iktidar hanesine negatif olarak yansıyor. Karamollaoğlu, Erbakan, Davutoğlu ve Babacan bu çarpıklığı meydanlara taşıyor. İktidar mensupları ise, Erdoğan dahil, bu ihracat – ithalat konusuna temas etmemekte ısrarlı.
Erdoğan bu arada, CHP Genel Başkanı Özel’in başlangıçta Hamas’ı “Terör örgütü” olarak nitelemesini meydanlara taşımaktan geri kalmıyor. Özgür Özel de henüz bu ifadelerinde bir düzeltme yapmış değil.
Gazze konusunun Erdoğan’ın dünyasında sıkıntı oluşturduğu, en son, İlim Yayma Vakfı’nın genel kurulunda yaptığı konuşma ile ortaya çıktı. Sıkıntı seçimlerde oy kaybına yol açacağı ihtimalinden mi kaynaklanıyor, yoksa Gazze iç in yaptıklarının kendi tabanında yeterince görülmediği – yeterli bulunmadığı hissinden mi, bilinmez ama, o konuşma bir iç dökme şeklindeydi.
Ben oradaki iç dökmeden ayrı, ifade ettiği bir hususun, kendisi yeterince üzerinde duruyor mu bilmem ama, çok daha hayati nitelikte olduğunu belirtmek isterim.
Erdoğan orada şöyle konuştu:
“Yaklaşık 2 milyar nüfuslu İslam alemi, Filistin halkına kardeşlik görevini yerine getirememiştir. Gazze’deki masum çocukların ya açlıktan ölmesine ya da kurşunlarla katledilmesine mani olunamadı.”
Erdoğan “Neden böyle?”nin gerekçesi olarak da “Böyle bir durumun pek çok sebebi bulunuyor.” dedikten sonra şunu kaydediyor: “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin İslâm dünyasını dışlayan yapısı sebeplerden birisidir. Mevcut nizamda Müslümanlar üvey evlât olarak görülmektedir.”
Şu ana kadar Erdoğan’ın bu ifadelerini değerlendiren bir yazıya rastlamadım. Erdoğan’ın o konuşmasından daha çok, savunma sadedinde şu ifadeler öne çıkarıldı:. ”Filistin davasına en üst seviyede sahip çıkan ülke Türkiye’dir. Halk böyle iken her kim ‘Hiçbir şey yapmadılar’ diye eleştiriyorsa kul hakkına giriyor demektir. Tayyip Erdoğan 15 sene evvel ‘One minute’ dediyse bugün de aynı yerde dimdik durmaktadır.”
Bana sorarsanız ben Erdoğan’ın hâlâ “One minute” noktasında durduğu kanaatindeyim.
Ancak “İslam dünyası neden bir şey yapamıyor?” konusuna gelindiğinde orada başka söyleyeceklerim var.
Bir kere sayın Cumhurbaşkanı’nın “2 milyar” diye ifade ettiği ve “kardeşlik görevini yerine getirememiştir” dediği dünya içinde Türkiye de var. Erdoğan 15 sene evvel “One minute”ü söylerken ona “Siz kadınları ve çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz” cümlesini de eklemişti. Yani İsrail o İsrail. 15 senede sürekli Filistin’i yiye yiye küçülten, aşındıran, “insan katili” İsrail.
Bu arada biz barıştık, normalleştik, ettik…
Geldik Gazze katliamına…
“Kudüs acısı” İslâm dünyası için yeni değil. Ak Parti iktidarı 21 yıldır hüküm sürüyor. Cumhuriyet tarihinin beşte birlik süresi bu. “Dünya 5’ten Büyük” ise, ve bunu Türkiye seslendiriyorsa, yani Türkiye’nin “Dünyanın büyükleri” arasına girme gibi bir projesi varsa, bu nasıl gerçekleştirilecek?
Bu soruyu pek çok yazımda sorduğum bilinir. Ve benim, İslam dünyasının – bu arada Türkiye’nin- birim insanın özgül ağırlığını artırmak gibi bir sorunu bulunduğuna işaret ettiğim bilinir.
”Türkiye’nin geleceğini inşa” başlıklı onlarca konferans verdim, yazı yazdım, konuşma yaptım. Eğitim, eğitim, eğitim, dedim…
Öğrencilere konuştum, “100 gramlık bir cep telefonunu almak için bir kamyon domates satmak, bunun için onlarca insanın emek vermesi gerekiyor, fark bilim farkı” dedim.
O farkı kapatamıyoruz. İşte uzaya yolcu göndermek için 55 milyon doları verdik. Nasıl bir navlun bedeli ama!
Daha kaç yıl başkaları ilim ve teknoloji geliştirecek de biz milyon milyon insan çalışarak ona sahip olmaya çalışacağız?
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Eğitimi başaramadık” derken aslında işin nerede koptuğunu ifade ediyor da, ben de “Kim gelecek de 20 yıl iktidarda kalıp eğitim meselesini çözecek?” sorusunu sormadan edemiyorum.
“2 milyarlık İslam dünyası” benzeri zaafı taşıyor. On yıllarca ülkelerin bütün imkanlarını kullanan siyasi kadrolar geliyor, gidiyor ama o “makus talih” değişmiyor.
Bir ara yazdım “Bir gün gelecek Ak Parti iktidarı gidecek ve 20 küsur yıl devleti yönetip eğitim meselesini çözememiş olarak gidecek” dedim.
İç barışı sağlayıp, bu ülkenin en ücra köşesindeki çocuğun içindeki enerjiyi en yükseklerde değerlendirebilmemiz lâzımdı. İslâm dünyasına eğitim hamlesi yapmakta önderlik edebilmemiz lâzımdı. Öyle yapabilseydik “İslâm dünyası” olmak ayrı bir değer ifade ederdi.
Şimdi “2 milyar olarak bir şey yapamadık” demek ne anlama geliyor?
Vikipedi’ye baktım, dünyadaki Yahudi nüfusu 14-15 milyon civarındaymış. Netanyahu, 15 milyonla 2 milyarın kıyaslamasını yaparsa ne diyeceğiz? Bu kıyaslamayı yapmak bir kahredici yapmamak başka kahredici…
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025