Ahmet TAŞGETİREN
Evet, “üretmek”ten söz ediyorum. Öteden beri hep, “Kürtlerde duygusal kopuş” diye bir gündem vardır.
Uludere’den öyle bir şey çıkarılmak istendi. Bir hayli de yol alındı. Oradaki can kaybı ve giderilemeyen sisli ortam, böyle bir duygu zemini üretilmesi açısından uygundu.
Sonra Kobani, duygusal travma üretimi için kullanıldı. Mesele Kürt kamuoyuna şöyle sunuldu: “Orada Kürtlerin savaşı veriliyordu ve Türkiye’yi yönetenler onların mücadelesini desteklemek yerine yenilmelerini istemişlerdi.” Hedef Ak Parti idi. Mesela “Kürt lider” olarak Barzani’nin PYD karşısındaki tavrı vs. gözardı edildi. Ona yönelik bir “duygusal kopuş” temasından söz edilmedi. Hedef Ak parti idi çünkü Ak Parti’nin Kürtler nezdindeki itibarının yaralanması gerekiyordu. Oradan “Türkiye’den kopuş” fikrine geçilecek, oradan da “Ayrı yapılanma” hesapları devreye sokulacaktı.
7 Haziran’da bu politikanın sonuçları alındı ve Ak Parti çok dramatik bir “Kürt oyu” kaybına uğradı. Bu, Türkiye açısından da dramatik bir durumdu.
Örgütün dağ ayağı, gelinen durumun içinden “Özyönetim” vazifesi çıkardı. Sivil yerleşim alanlarında belirli bir silah yığınağı yapılmıştı ve hesaba göre halkın desteği ile bu süreçten bir bölge hakimiyeti çıkarılabilirdi! Pilot ilçelerde özyönetim ilan edildi, hendekler kazıldı, barikatlar kuruldu ve “Devlet buraya giremez” anonsu yapıldı.
Biliyorlardı ki devlet oraya girmemezlik edemezdi. Hesap şuydu: Devlet oraya girmek ister, çatışmalar çıkar, halktan ciddi kayıplar olur, böylece tüm bölgeyi kapsayan bir ayrışmanın temelleri atılırdı.
Siyaset kanadı önce bu durumda nasıl hareket etmesi gerektiğini kestiremedi. “Türkiyelileşme”den yola çıkıldıktan sonra bu neyin nesi idi? Yapılanlar bölge dışındaki insanlara nasıl anlatılacaktı?
Bu arada devlet, tabii ki “Madem istediniz buralar sizin olsun” demedi. Diyarbakır İstanbul’du, İstanbul Diyarbakır... Kimse ülkenin şurasına burasına el koyup “kafasına esen yönetimi” kuramazdı. Devlet meseleye el koydu; bu bela defedilecekti, üstelik 90’ların yanlışına düşmeden: Halk kesinlikle korunacak, örgüt adeta ayıklanacaktı. Mahalle mahalle sokağa çıkma kararları ve adım adım ilerleyen operasyon bu hassasiyeti içeriyordu.
Şu sıralar terör örgütü ve HDP kadroları fevkalade sıkışmış durumdalar. Bir olay arıyorlar, bekliyorlar, belki üretmek istiyorlar: Hani o duygusal kopuşa zemin hazırlayacak bir olay. Halkı güvenlik güçlerinin önüne sürmeye, oradan ölümler çıkarmaya ve onun etrafında dramatik söylemler üretmeye çalışıyorlar.
Bir takım yanlışlıklar oldu. Duvarlara bazı sloganlar yazıldı, bazı marşlar söylendi vs.
Tepki gösterdik ve devlet de anında tavır koydu.
Şu anda gerçekten devletin çok ciddi bir duyarlılığı var. Dün Ömer Çelik’in Milliyet’ten Serpil Çevikcan’a söyledikleri bu duyarlılığın yansıması. Şunları söylüyor Çelik:
“Vatandaşı incitecek şekilde marşlar çalınması, sloganlar yazılması; bunların hepsi gayri meşrudur. Vatandaşı incitecek ifadeler kullanılması, o güvenlik güçlerimizin demokrasi içerisindeki mücadelesini lekeleyen bir şeydir. Yapılan toplantılarda “bizim meşruiyetimize karşı bir gölge düşüyorsa buna karşı gereğinin acilen yapılması konusunda biz mutabıkız dediklerini” biliyoruz biz. Teröristse terörist, öldükten sonra kimse cesedine saygısızlık yapamaz. O yazılan sloganlar, hepsini reddediyoruz. Devletin yürüttüğü güvenlik mücadelesini belli bir grubun, hizbin sloganlarıyla ifade etmesi şeklinde hiçbir güvenlik görevlisine müsamaha göstermeyiz.”
Bu tavır çok önemli.
“Duygusal kopuş”un davayı kaybetmekle eş anlamlı olduğu unutulmamalı.
Bugün şu söylenebilir ki asıl duygusal kopuş, son hendek ve barikat uygulaması yüzünden Kürt toplumu ile örgüt arasında yaşanmaktadır. Kürt toplumu, örgütün nasıl bir despotik düzen peşinde olduğunu görmüştür. Bence şu anda HDP’nin yaşadığı sancı, bu duygusal kopuşun ürettiği panikle alakalıdır.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025