Ahmet TAŞGETİREN
Uluslararası alandaki terminolojiyi maalesef değiştiremedik. Türkiye’deki güvenlik operasyonları denklemi güvenlik güçleri ile terör örgütü PKK arasında geçiyor olmasına rağmen uluslararası medyada “Kürtlere yönelik operasyon” gibi gösteriliyor.
Aynı şekilde Türkiye’nin Suriye’de PYD-YPG’ye karşı tepkisi de “Suriye’deki Kürt güçleri”ne karşı duruş olarak ifadelendiriliyor.
Bu noktada iki etkenden söz edilebilir:
Bir: PKK uzantısı yapıların uluslararası alanda yürüttükleri temasların ve propagandanın etkisi.
İki: Uluslararası odakların, Ortadoğu’ya yönelik politikalarının böyle bir denklemi satın almaya yatkın olması.
Bu denklem tabii ki doğru değil.
Ne Türkiye’deki güvenlik operasyonları Kürtler’e karşıdır ne de Türkiye’nin Suriye’de YPG’ye karşı çıkışı “Kürt güçlerine karşı” oluşla ilgilidir.
Türkiye’deki operasyon, bunu ısrarla söylemeye devam ediyorum, terör örgütünün, ülkenin bir alanında hakimiyet kurma amacına mani olmak yanında, öncelikle Kürtler üzerinde yürüttüğü zulmü engelleme amaçlıdır.
PKK ile bağlantısı görmezden gelinemeyecek kadar açık olan PYD-YPG de, Suriye’de, PKK’nın Türkiye’de yaptığına benzer bir operasyonla, “Kürtleri temsil tekeli”ni ele geçirmeye, kendisine ideolojik olarak karşı Kürt gruplarını ise öldürerek veya sürerek tasfiye etmeye çalışmaktadır.
Rojava’dan ilk sürülenlerin Barzani yanlısı Kürtler olduğunu, Barzani kadar Amerika da bilir.
Benzer şekilde “Suriye muhalefeti” diye nitelenen çatı grup içinde bir ayağın Kürtler tarafından oluşturulduğu da biliniyor.
Soru şu: Türkiye’de PKK’yı desteklemeyen Kürtler neden Kürt kabul edilmiyor ve Suriye’de neden başka Kürtler değil de YPG’liler “Kürt güçleri” tanımlamasına mazhar kılınıyor.
Bu sorunun cevabı ise bir süredir bazı küresel odakların Ortadoğu’da PKK eksenli Kürtlere operasyonel rol vermiş olmalarıdır.
Bu operasyonel rolün artık bir maymuncuk haline gelen DAEŞ’le rasyonalize edildiği görülse de, işin içinde Türkiye’yi çevreleme de dahil yeni bir Ortadoğu planlamasının bulunduğunu görmezden gelmek mümkün değildir.
Burada en karmaşık tavrın ABD’ye ait olduğu açıktır.
Onun içinden de “Türkiye’nin ABD’ye yönelik güven sorunu” ortaya çıkmaktadır.
“Suriye’deki Kürt güçleri” ifadesi ABD Başkan Yardımcısı Biden’e aittir.
Ve Türkiye ile ABD arasında tam da bu alanda ciddi görüş farklılığı mevcuttur.
Türkiye açısından denklem açıktır: PKK terör örgütüdür. ABD bunu kabul etmektedir. YPG, PKK’nın uzantısıdır. O da terör örgütünün Suriye ayağıdır ve PKK-PYD işbirliği ile bu terör örgütleri Suriye’den sonra Türkiye’ye yönelik bir terör kalkışmasını planlamaktadır.
ABD açısından denklem çarpıktır: PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden ABD, YPG’nin PKK ile ilişkisi olduğunu hem reddetmiyor hem de görmezden geliyor. Böylece, YPG’ye Suriye’de alan açmak suretiyle uzun vadede PKK ile birlikte Türkiye’ye karşı bir operasyona potansiyel zemin hazırlamaktadır.
ABD’nin bu tavrı Suriye’de Rusya, Esed güçleri ve YPG için alan kazanma, rejim muhalifi güçler için ise alan kaybetme anlamına gelmektedir.
Bu durumda Türkiye ABD’ye nasıl ve neden güvensin?
Daha önemlisi biz ABD ile hangi savunma ittifakı içinde birlikte olabiliriz?
Belki bu noktada ABD’nin tavrı Avrupa’dan da farklılık arz etmektedir. Avrupa, en azından Türkiye üzerinden kapısına dayanan -yarın daha çok dayanması beklenen- mülteci sorunu sebebiyle, Suriye’de olan bitenler karşısında daha duyarlı görünmektedir. Mesela Merkel’in, Halep çevresindeki Rus bombardımanlarının Türkiye’ye yönelik yeni göçleri, yeni göçlerin ise Avrupa kapısına dayanacak mülteci kitleleri demek olduğunu anladığı gözleniyor.
Bu durumda söylenecek söz şudur: Türkiye kendisine yönelik tehditleri bertaraf etme kudretine sahiptir. Ancak ABD’nin bu çok kritik dönemde üstelik bütün Ortadoğu çapında çok ciddi bir güven aşınmasına maruz kalacağını bilmelidir.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025