Ahmet TAŞGETİREN
Türkiye Amerika ile konuşuyor. Türkiye Avrupa ile konuşuyor. Türkiye İran’la konuşuyor.
Türkiye Suudi Arabistan’la konuşuyor.
Türkiye, bir şekilde (ABD ve lobiler üzerinden) İsrail ile konuşuyor.
Türkiye bir şekilde (Suudi Arabistan üzerinden) Mısır’la konuşuyor.
Ve bana göre Türkiye, bir şekilde Rusya ile konuşuyor.
Bir yerden baktığınızda Türkiye’nin şu sayılan ülkelerin pek çoğu ile sorunlar yaşadığını düşünürsünüz. Hani “sıfır sorun”dan başlayıp “yalnızlaşma” noktasına geldiği tarzında suçlamaya hedef oluyor ya Türk dış politikası, işte onlar problemli zeminin göstergesi.
Evet, sorunlar var ve bir pencereden baktığınızda Türkiye’nin alanının daraldığı gibi bir izlenimden söz
edilebilir.
Kimbilir bazen Amerika’nın, Avrupa’nın, Rusya’nın aklından “Ortadoğu’da Türkiyesiz oynamak” da geçiyordur. Hatta zaman zaman o tarzda oyun kurmaya başladıkları bile oluyor. Ancak bu yöndeki girişimler, önce oyun kurucuların birbirine karşı politikalarına çarpıp devre dışı kalıyor.
Şunu da söylemek mümkün:
Bazen bizim de içimizden, bu dünya güçlerini görmezden gelerek oyun kurma düşüncesi geçiyor olmalı. Cumhurbaşkanımızın başından beri dünya sistemine yönelik sorgulamaları, bizim coğrafyamızda yaşadığımız ve zaman zaman bizi de yakan ateşten de kaynaklanıyor.
Doğrusu sınırları zorlamak istiyoruz.
Ve doğrusu o sınırların zorlanması ihtiyacı da var.
Çünkü içinde bulunduğumuz ve “Bizim coğrafyamız” diyeceğimiz coğrafyanın tanzim edilişi normal değil.
Türkiye’nin pozisyonu normal değil, bölgedeki tüm diğer İslam ülkelerinin pozisyonu normal değil.
Bu anormallik, mesela bize, iç sistem yapılanmamızdan dış ilişkiler ağımıza kadar kuşatılmışlık hali yaşatıyor. Bunu tüm İslam coğrafyası için ifade etmek mümkün.
Benim coğrafyamızda yaşanan sancı için iade ettiğim “Yaşananlar Türkiye’nin Türkiye olma, İslam dünyasının İslam dünyası olma mücadelesi” tespiti tam da bunu ifade ediyor.
Ama bunu İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye 55 ülke bir araya gelip “İşte biz kendi coğrafyamızı kendi gönlümüze göre tanzim ediyoruz” diyerek yapamıyoruz. Çünkü bu 55 ülkenin zihin dünyasının da parçalanmışlık sendromu diye bir gerçeği var.
Parantezin kapanması kolay değil.
Parantezi açanlar, kapanışı da programlamak istiyorlar.
Ancak şartlar da parantezin açıldığı zamanki şartlar değil.
Ben şuna inanmışımdır: Türkiye, parantezin açıldığı zaman da -Birinci dünya savaşı şartlarını ilk püskürttüğümüz günler- bu paranteze gönül rızası ile boyun eğmedi. Boyun eğdi, razı olmadı. Ve bana göre o tarihten sonraki bütün zamanlarda Türkiye, iç irade olarak, bu anormalliğin değişmesini arzuladı. Ona hazırlık yaptı.
Bugünler o iradenin yeniden hamle yaptığı günlerdir.
Coğrafyamız kıpır kıpır. Türkiye’nin çağı zorlama iradesine benzer yükselişler bütün İslam coğrafyasında var.
Bölgeyi tanzim eden güçler arayışta.
Acaba yeniden bir küresel kumpas kurulabilir mi, İslam dünyasının zaafları kullanılarak bu coğrafya yeniden İslam toplumlarına rağmen tanzim edilebilir mi?
Türkiye diri bir irade ve Türkiye, en başta saydığım bütün ilişkilerde herkesi bu coğrafyanın gerçeğini görmeye davet ediyor.
İran’a da söylenecek var, Suudi Arabistan’a da...
Ama öte yanda Amerika’ya da Avrupa’ya da...
Rusya da keyfine göre oynayamaz bu coğrafyada İsrail de.
Türkiye bu coğrafyada hiç şüphesiz en belirleyici ülkelerden biridir. Kuşkusuz bizim de reel politik diye bir meselemiz vardır, kuşkusuz dünya güçlerini hesaba katmak zorundayız, kuşkusuz bu coğrafyada tarlalar çok sürülmüştür, kuşkusuz her İslam ülkesinin “en ulvi hedefler”de bile kendine özgü bir duruş tercihi olacaktır... Ancak bütün hesapların bir yerinde Türkiye’nin duruşunun önem arz ettiği de bir realitedir. Türkiye de bu hayati noktayı
dikkate alarak değerlendirme yapmak durumundadır.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025