Ahmet TAŞGETİREN
Öylesine yoğun gündemler yaşıyoruz ki bu hayhuy içinde gelen “üç aylar”ın farkında olamayabiliriz diye bu başlığı attım.
Evet, gazetelerde gelişi kutlanır. Televizyonlarda kandillerle hayatlarımıza girer. Ama gene de siyasi - ekonomik - sosyal gündemler, hele terörle mücadele bütün zihinleri abluka altına alır ve “Üç aylar” da, Kandiller de kültürel bir motife dönüşürler.
Bir ara “Ramazan’a yakalanmak” diye yazmıştım. Ramazan kapımızı çalıyor ve biz henüz uykudan uyanıp da göz kapaklarını ovan bir insan halinde kapımızı çalanı karşılıyorduk. Oysa Ramazan bir ruh hazırlığını gerekli kılıyordu.
Üç aylar, gerçekte bir Ramazan hazırlığı idi. Peygamberimiz (aleyhissalatü vesselam) “Allahım Recep ve Şabanı bizim için bereketli kıl, bizi Ramazan’a kavuştur” diye dua ederek üç ayları tek bir iklim haline getirmişti mü’minler için.
Üç ayların sonunda Ramazan’dan çıkarken kişilik yaralarını sarmış, kalbinden dimağına ana kodlarına uygun olarak formatını yenilemiş bir mü’min inşası idi arzulanan.
Bu her zaman yapılabilirdi kuşkusuz, onun için Müslümanın “Tevbe” diye bir müessesesi vardı, her an kendisinin ve yapıp ettiklerinin, “yarına, bütün hayat dosyasının hesabını vereceği güne ne gönderdiğinin farkında olan” insandı Müslüman.
Ama her gün yeniden tartılma duyarlılığı neden olmasında? Adeta rutin hayat haline getirilmiş bir diyet disiplini neden olmasında?
Günde 5 vakit bu hayat disiplini içindi. Haftalık cuma takvimleri bunun içindi. Yıllık Ramazan’lar, ömürlük Hac’lar bunun içindi. Ötelere doğru kaçınılmaz bir yolculuk vardı ve sonunda artıların ve eksilerin muhasebesi yapılacaktı.
Ben diyorum ki, çok hayati bir mesele üç ayları, Ramazan’ı fark etmek.
Çok hayati mesele Müslümanlığımızı fark etmek.
Hatta, diyeyim ki, yaşadığımız ve bizi bürüyen sıcak gündemler söz konusu olduğunda da en hayati mesele Müslümanlığımız.
Aslında asıl problem, Müslümanlığımızla hayatımızı, sıcak gündemlerimizi birbirinden koparmakta toplanıyor.
Türklüğümüzü Kürtlüğümüzü alın mesela. Sonra Müslümanlığın kardeşlik ilişkisi alın. Bunun içinden terör çıkar mı, terörle mücadele diye bir şey çıkar mı? Ne oldu bize ki, içimizden terör çıktı ve biz, Müslüman bir memleket olarak genç evlatlarını göz gözü görmez bir anafor içinde toprağa vermek zorunda kaldık.
Şu siyaset dilini alın mesela. Bu dil mi Allah aşkına? Hangi ahlaki hassasiyet belirliyor bu dili? Müslümanlığımız siyasete hiçbir şey vermemeli mi? Kuşkusuz sadece dil meselesi değil Müslümanlığımızla siyasetlerimiz arasındaki mesafenin defolu ürünleri.
Şu gazetelerin üçüncü sayfa haberlerine bakın mesela. Adliye, asayiş haberlerine... Oradan ortaya çıkan fotoğraf, Müslüman bir toplumun görüntüsü mü? 13 yaşındaki bir çocuğa, esnaf, memur, amir bilmem kim... onlarca insan tecavüz etmiş, nerede... bir Anadolu kentinde... Ne bu? Neresinde İslam var bu fotoğrafın?
Bilmem ne bilmem ne “Hoca” diye medya yüzü haline gelen tiplere bakın mesela, İslam’ın canına okuyor adam. “Hoca”nın canına okumuşuz böyle, İslam ne yapsın!
Sözümona “Cemaat”imiz imtihan sorusunun çalınabileceğine hükmetmiş, İslam ne yapsın?
Ortaokuldaki, lisedeki oğullarımız kızlarımız, cinsellik savaşları veriyor, birbirini bıçaklıyor.
Üniversiteyi bitirip annesini kesen, kolunu bacağını doğrayıp bavul içinde çöp konteynırına atan gençlerimiz var, bu neyi kaybettiğimizin işareti?
Öyle bir din ki İslam, karıncanın hukukunu gözetmek zorundasın. Kediye karşı atış talimi yapamazsın. Allah sorar!
Yerin, göğün hukukunu gözetmek zorundasın. Havayı, suyu kirletemezsin. Allah sorar.
İşte Üç Aylar, “Allah sorar” bilinci yüklüyor İslam insanına.
Siyasetten de sorar, ekonomiden de, ahlaktan, edepten de... İnsan hukukundan da hayvan hukukundan da, ekolojik cinayetlerden de...
İbadet kusurunu affeder de, şu saydığım hukuk alanındaki cinayetleri affetmez.
Üç Aylar insana kandil günlerini kutlamayı hatırlatmaz yalnızca, “Namazını daha diri kıl” demez sadece, “Müslüman! İslam’ı öyle diri yaşa ki, seni öldürmeye gelen sende dirilsin” der.
Soru: Acaba dirilmeyi bu Üç Aylar içinde başarabilecek miyiz?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025