Ahmet TAŞGETİREN
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendine has “Orada biz bulunmalıyız” duyarlılığıyla gittiği ve yarıda kesip döndüğü Muhammed Ali’nin cenaze törenini daha titiz değerlendirmek gerekiyor.
“Geri dönme” kararına yol açan gelişmelerin tümü sakil, ama o yaşananların bile yanında hafif kalacağı skandala tanık olmamak, orada rol almamak yine de bir şans.
Haham Micahel Lerner’in kürsüye çıkarıldığı anı düşünün.
Farzedin ki Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lerner’in karşısında dinleyici sırasında oturuyor. Ve haham şunları söylüyor:
“Türkiye’nin liderlerine Kürtleri öldürmeyi bırakmalarını söyleyin.”
Tam bir şok.
Davos’ta Tayyip Bey Şimon Peres’in yüzüne karşı “Öldürmeye gelince siz çok iyi bilirsiniz.” demişti. Şimdi onun yüzüne karşı “Türkiye’nin Kürtleri öldürdüğü”nü söyleyen bir haham çıkacaktı.
Ne olurdu bu durumda?
Muhammed Ali gibi başarılı boks hayatına taşıdığı “Müslüman kimlik” vurgusuyla dünyanın ilgi odağı olmuş bir boksörün cenaze törenine katılan tek Müslüman Cumhurbaşkanı ve onun huzurunda onun ülkesine yönelen “Kürtleri öldürme” suçlaması.
Tayyip bey ayağa kalkıp bir şeyler mi söylerdi hahama, hiçbir şey söylemeyip terk mi ederdi orayı?
Ve bütün bunların dünyadaki - Türkiye’deki yansıması nasıl olurdu?
Programı yarıda kesip dönmek evet, problemdi, ama bu sahneyi yaşamaya mani olduğu için o tavrı gene de bir şans olarak değerlendirmek lazım.
Bunları ifade ettikten sonra olayın diğer boyutlarını da değerlendirmek gerekiyor, çünkü o taraf da, bunlar kadar hayati önem taşıyor.
Bir kere hahamın konuşmasının tamamına bakıldığında, aslında acayip bir kompozisyon oluşturulduğuna tanık oluyorsunuz.
Mesela haham Lerner konuşmasında, törene Amerikalı Musevileri temsil etmek için katıldığını belirttikten sonra, “Amerikalı Museviler, Afrika asıllı Amerikalıların mücadelesinde büyük bir dayanışma rolü oynadı. Bugün de hem bu ülkede hem de dünya çapında Müslüman toplumu ile dayanışma içindeyiz. Politikacıların ya da başka birilerinin Müslümanları aşağılamasına ya da bazı (teröristler) yüzünden bütün Müslümanları suçlamasına izin vermeyeceğiz” diyor. Lerner’ın bu sözleri salonda bulunanlar tarafından ayakta alkışlanıyor.
Lerner ayrıca, Türkiye’yi suçladığı cümlenin hemen akabinde bu defa İsrail’e yönelip “İsrail Başbakanı Netanyahu’ya, iç güvenliği sağlamanın yolunun Batı Şeria’yı işgal etmeyi bırakmak, Filistin devletinin kurulmasına yardımcı olmaktan geçtiğini söyleyin.” çağrısını yapıyor.
Yani haham, “İslam karşıtı” diye suçlanmaya karşı “savunması içinde” bir konuşma planlamış ve muhtemelen bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “huzurunda” yapacağını düşünerek hazırlamış. “Müslümanları savunan” ama “Türkiye’yi suçlayan” bir konuşma metni. Yani resmen bizim “İslam dünyasının liderliği” pozisyonuna yönelik karizma çizme eylemi.
Burada üzerinde durulması gereken birkaç husus var:
Bir: Hahamın diline “Kürtleri öldürme” söyleminin nasıl girdiğinin tahlili yapılmalı. Dünyada daha hangi alanlara bu söylem nasıl ulaştı, bunu görmek zorundayız. Değilse daha başka ortamlarda da böyle bir suçlamaya en üst protokolde
karşı karşıya kalabiliriz.
İki: Bir ortamda Ak Parti’nin ileri gelen isimlerinden birisi Tayyip bey’den bahsederken “Ümmetin lideri” ifadesini kullandı. Ben de bu tür konularda “Hele bir ümmeti bulalım da, sıra onun liderini aramaya gelsin” diyorum. Bir ara “Ümmet ümmet olduğunda Filistin de Filistin olur” diye yazmıştım. Düşünelim bir, Muhammed Ali’nin cenazesini pazarlama şirketinin elinden kurtaramayan bir ümmet söz konusu. Her Ramazanı’na hüzün düşen bir ümmet söz konusu. Öncelikle ümmetin ümmet olması için çok çalışmamız lazım çok.
Üç: Gezi nasıl hazırlandı da bunlar oldu? Neler yaşanacağı önceden öngörülemez miydi? Cumhurbaşkanlığı seviyesinde taaa Amerika’ya islami - insani bir görev için gidip üzüntülerle dönmek kaçınılmaz mıydı?
Dört: Muhammed Ali için Türkiye’de, sayın Cumhurbaşkanı’nın da katılacağı büyük bir gıyabi cenaze namazı kılmak nasıl olurdu?
Her neyse, en iyisi bu yazıyı “Muhammed Ali’ye rahmet dilekleri” ile sonlandırmak.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025