Ahmet TAŞGETİREN
Bir süreci yaşıyoruz. Olağanüstü bir süreç bu adı üstünde. İktidarda dindar bir kadro var, ama aynı dindar kadro, dini zeminde yola çıkmış bir yapının fesadına, ihanetine, şeytani komplosuna.... her ne şekilde ifade edilirse, maruz kalmış, ve şimdi o yapıyı, genel dindar toplum zemininden ayrıştırıp tasfiye etmekle uğraşıyor.
Çok kritik, hatta sancılı bir süreç bu. İktidar da sürecin hem kritik hem sancılı olduğunun farkında.
Türkiye, 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde, dini alanın tasfiyesine yönelik sayısız operasyona tanık olmuş. Bunun son örneğinin 2008’de “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmak” suçlamasıyla Ak Parti’ye yönelik kapatılma davası olduğunu biliyoruz.
Bu operasyonları yürütenler laik- kemalist kadrolardı, ya da en azından öyle hareket etmek zorunda kalan kadrolardı denebilir.
Denebilir ki, iktidarda Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki kemalist- laik kadrolar, ya da onun geçen 90 yıl içinde kendini üreten askeri-bürokratik kadroları olsa, islami yapılanmalara karşı aynı radikal gözaltını ya da budamaları gerçekleştirebilirdi.
Bugün farklı bir durum söz konusu.
İktidarda laik - kemalist bir kadro yok. Aksine laik - kemalist barikatları aşa aşa gelmiş, hatta bunun için uluslar arası meşruiyyet destekleri arayarak gelmiş bir kadro var.
Ama işte görülen operasyonlar yürüyor.
Diyelim inip kalkan tasfiye kılıcının kimi biçtiği gibi bir soru var. Niye “kimi biçtiği” sorusu var, çünkü biçilen alanın yan etkilerinin olabileceği kuşkusu var.
Şöyle bir durum da söz konusu:
Allah korusun bu darbe başarılı olsaydı, ya da FETÖ’cü yapı hakimiyet kursaydı, o da, öncelikle dindar alana yönelik bir tasfiye operasyonuna girişecekti. Tayyip Erdoğan başta, çok geniş bir dindar alanın tasfiyeye maruz kalacağı açıktı.
Şimdi FETÖ’cü yapı adına hiç kimse, “Yok canım, hiçbir şey olmazdı” demesin. Bu asla inandırıcı olmaz. FETÖ’cü hareket, çok açık ki, “inhisarcı - tekelci” bir hareketti, soru çalınması vs bunun için meşrulaştırılmıştı, din bile insiharcı yapı adına başkalaştırılmıştı, bulunulan bütün alanlarda tüm kadroları ele geçirmek gibi bir tavrın içinde olunmuştu, hatta sınırlı hakimiyet zamanlarında bile yargı, emniyet, üniversite alanları, silahlı kuvvetler böyle bir tasfiye için kullanılmıştı.
O dönemde “F Tipi” diye nitelenen yapının emniyette, üniversitelerde nasıl kıyıcı bir tavır sergilediklerini dinlemişimdir.
O zaman da onlar nezdinde buna tepkimi dile getirdim.
Haksızlık kime karşı yapılırsa yapılsın kötüdür.
Soru çalmak kimin hakkını gaspetmek anlamına gelirse gelsin kötüdür.
Hatta o dönem, ihalelerde “Bizim adamlar” kayırmasına da itiraz etmişimdir de bana “Ne yani Müslümanların sermaye birikimi başka nasıl olacak?” gibi tepkiler gösterilmiştir.
Bu iş neresinden bakılsa problemler içeriyor.
Ama özellikle şu dönemde, yürütülen tasfiye operasyonu, çok geçişli olan bir sosyal tabanda gerçekleşiyor. Bu tabanın Ak Parti’nin tabanı olduğunda kuşku yok.
Şu doğru: FETÖ mensupları “Ak Parti tabanı” olmaktan çoktan çıktı. Ama 50 bin küsur insanın devletten ihraç edildiği günün sabahından beri bana ulaşan bilgiler, FETÖ’cü yapıdan çok daha geniş bir toplum tabanının bundan etkilendiğini ortaya koyuyor.
İster sayın Cumhurbaşkanı ister Hükümet, insanların kendi durumlarını dile getirecekleri bir “Geri dönüş” kutusu açabilir. Bu, Hükümet’in “Hatalı ihraçlar”ı azaltma hassasiyetine de uygun olur. Bu yapılırsa Hükümetin önünde, belki de FETÖ ile mücadelenin bir başka handikapını devre dışı bırakma imkanı açılacaktır.
Bir il müftüsü aradı beni. Kendisini çok eskilerden tanıyorum. Asla o yapı ile ilgisi yok.
Dedi ki:
-Şu anda bir boğuşma yaşanıyor. Bu arada kavganın sıcaklığı ile mesela kolumuzun kırıldığının farkında olamıyoruz. Kavga soğuduğunda kırık kolun acısı görülecektir.
Dedi ki:
-Bu süreç toplum tabanını darmadağın etmiş olmasın.
Dedi ki:
-Acı ama gerçek. Birbiriyle kavgalı imam ile müezzinden birisi diğerini “FETÖcü” diye suçlayarak açığa aldırıyor.
Çok şey kaybediyoruz değil mi? En başta Allah korkusunu. Soru çalmalardan buralara...
Aklımızı kalbimizi koru ya Rabbi.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025