Ahmet TAŞGETİREN
Referandumun yüzde 51.4 – 48.6 oranında sonuçlanması bir toplumsal farklılaşmayı ortaya koyuyor.
Her seçimin böyle bir farklılaşma getirmesi işin tabiatı gereği.
Bu farklılaşma, Türkiye haritasını da farklı renklere büründürüyor. Referandum Evet – Hayır ekseninde gerçekleştiği için iki renk var. Ancak, biz siyasi parti ekseninde bir tercih söz konusu olduğunda daha farklı renklerin de devreye gireceğini biliyoruz.
Şu anda Trakya, Ege – Akdeniz sahilleri ve Doğu – Güneydoğu ayrı renkte, İç Anadolu ve
Karadeniz farklı renkte. Evet'lerin yüzde 80'lere ulaştığı yerler var, Hayır'ların yüzde 80'lerde göründüğü yerler var.
Referandumda sayın Cumhurbaşkanı da bir cenahta konuşlandığı için, kaçınılmaz olarak yüzde 51.4'ün temsilcisi gibi görünüyor.
Referandumda oyların farklılaşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kişiliğinin çok belirleyici olduğunu söylemek yanlış olmaz. Evet'lerin aldığı sonuçta sayın Cumhurbaşkanı'nın etkisi zaten teslim edilen bir husus. Hayır'larda Erdoğan'a tepkinin etkisi de gözardı edilemez.
Belki de, yeni sistemle gelen sürecin en kritik meselesi bununla ilgili.
Cumhurbaşkanı ne kadarını temsil etmiş olacak?
Başlığa “80 milyonun Cumhurbaşkanı” ifadesini koydum.
Belki hiçbir zaman böyle bir temsil olmayacak. Dünyada da böyle yüzde yüz bir temsil söz konusu değil.
Ama mesela siyasi parti aidiyeti farklı, Cumhurbaşkanına yönelik ilginin farklı boyutlarda olduğu bir durum mümkün olamaz mı?
Biraz bu “Balkon konuşmaları” olayı, seçim ortamında derinleşen farklılaşmaları asgariye indirme niteliği taşıyor, toplum tarafından da olumlu bulunuyor. “Seçim gerilimini geride bıraktık, ama biz toplum – millet olarak içiçe, yanyana yaşıyoruz, yaşamak zorundrayız, aynı apartmanda, aynı sitede, aynı çarşıda, aynı işyerinde, aynı okulda, aynı camide... vs. yaşıyoruz, yüzyüze bakıyoruz, bakmak zorundayız, ilişkilerimiz en azından karşılaştığımızda selamlaşacak bir yakınlık çerçevesinde olamaz mı?”
Aslında bunu istiyoruz.
Ama “Tercih ortamı”, paylaşma ortamları, oyu paylaşmak için bile olsa gerilime yol açıyor.
Yolu paylaşmak için nerede ise birbirimizin canına kıyıyoruz.
Ama toplumsal iletişim lazım. Barış lazım.
Ve barış en çok yönetene lazım.
Bizim, yiğitlik söylemimizi satın alan bir sosyal taban bulunabilir.
Ama toplum sadece bizim sosyal tabanımızdan ibaret değil.
Bazı sütunlarda “Üçe bölünmüş Türkiye” değerlendirmeleri yapılıyor.
Bu fay hatları, her zaman dışardan oynanan kırılma noktaları gibi görülmüştür.
“Tek millet”diyoruz ya, onu ya hazır bir “Tek millet”e söylersiniz, ya da “Tekliği ile oynanmış” tekliğe hazırlanması, tekliğinin oluşturulması gereken bir topluma... Burada belki “Farklılığı içinde Tek” gibi bir şerh de düşme ihtiyacı var.
Seçim ortamlarında kendi kitlenizi “Tahkim” için “gerilim” stratejisi tatbik edebiliyorsunuz. Bunun için zaman zaman “Dini duygular” gibi çok hassas alanlar dahi devreye sokulabiliyor.
Ama ülke yönetimi söz konusu olduğunda, diyelim ekonomik, askeri, kültürel... milli hedefler için çok daha homojen duygu iklimi gerekiyor.
Diyelim bir darbe girişimi karşısında toplumun farklı katmanlarının kafasının karışmaması gerekiyor. Diyelim, bir sıcak çatışma, ülke güvenliği konularında farklılaşma yaşanmaması lazım. Özellikle “Dini aidiyet”in bir farklılaşma alanı haline gelmemesi lazım. Buna da en çok “Din üzerinde titiz” olanların duyarlılık göstermesi lazım.
Gerilim, sizi dar toplum alanlarına sıkıştırmak isteyen iç – dış odakların stratejisi de olabilir.
Ben, bizzat sayın Cumhurbaşkanı'nın öncülük edeceği bir toplumsal barış hamlesinin devreye sokulması gerektiğini düşünüyorum. “80 milyonun Cumhurbaşkanı” hedefinin içi nasıl dolacaksa, onun projelendirilmesi zarureti var. Bence Tayyip Erdoğan'ın hizmet portföyü bunu fazlasıyla hak ediyor. Ama referandum farklılaşmasına hizmet portföyünün yeterince yansıdığı söylenemez.
Neden?
Cumhurbaşkanlığının mı demeliyim, Ak Parti'nin mi demeliyim, asıl bu soruyu doğru cevaplandırması lazım.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025