Ahmet TAŞGETİREN
“Devlet adına”en çok tartışılan alanın“Adalet” olduğu, “Adalete güven”in yüzde 30'larda seyrettiği, ya da güvensizliğin yüzde 70'lerde olduğu, buna karşılık “Adalet mülkün temelidir” öz deyişinin, kültürümüzün ana değerlerinden bulunduğu bir zamanda yeni adli yıla girdik.
Adalet'in bu dönemdeki gerilimi FETÖ ile mücadele alanında yaşanıyor. Gerilim, medyaya da farklı platformlarda yansıyor.
Ak Parti Milletvekili ve geçmişte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşma metinlerini yazan Aydın Ünal bir süredir Yeni Şafak'ta, “Ak Parti ve Gelecek” üzerine yazıyor. 4 eylül tarihli yazı “FETÖ ile mücadele”nin Ak Parti'nin geleceğine etkisi üzerine ayrılmış. Yazıdan şu bölümlerin altını çizdim:
“FETÖ ile mücadele amansız yürüyor, evet, ama bu mücadele, kimi zaman bumerang olabiliyor, kimi zaman silah geri tepebiliyor, kimi zaman bomba elde patlayabiliyor.
“FETÖ ile mücadeleye dair oluşan algı gerçekliği hızla perdeliyor; söylentiler, dedikodular gerçekte olanın önüne geçip hızla yaygınlaşıyor.
“Şu kendisini kurtarmış, bu oğlunu-kızını kurtarmış, parası, adamı olan çıkıyormuş, gücü olan hiç girmiyormuş, masumlara ya da en alttaki, en zayıf halkaya dokunuluyor, gerçek suçlular ellerini kollarını sallayarak geziyormuş…” Gerçekliği çoğu durumda ispat edilemeyecek iddialar. Ama dedikodusu, söylentisi, yani şüyuu, yani algısı gerçekte olan kadar tehlikeli iddialar. Mide bulandırıcı emareleriyle, tertemiz insanların mağduriyeti ve tasfiyesiyle her gün maalesef güçlenen iddialar bunlar.
“Bu iddialar artık sadece FETÖ’cülerin ailelerini etkilemekle kalmıyor, sıradan insanı da vuruyor.
.....
2019’a ve geleceğe yürürken, AK Parti’nin önündeki en büyük imtihan alanına dönüştü FETÖ ile mücadele.
...
“FETÖ ile mücadelede AK Parti kendisine düşen sorumluluğu en adil, evet, en adil biçimde yürütmek zorunda; yargının sorumluluğunu yerine getirmesini sağlamak için de daha hassas olmak zorunda.
Mesele sadece algının “yönetilmesi” değil; mesele, daha çok, algının gerçeklikle örtüşmesi ve gerçekliğin de adil olması.”
Türkiye, adaletin sık sık siyasi operasyon aracı haline geldiği bir ülke. Cumhuriyet'in ilk yıllarında muhalif hareketleri biçmek için kullanılmış. Öyle ki, Milli Mücadele'de cephede bulunanlar bile biçilmiş.
Demokrat Parti'nin 27 Mayıs öncesine gelen Tahkikat Komisyonu.
Yassıada Mahkemeleri.
12 Mart – 12 Eylül Mahkemeleri.
Erbakan'ın siyasi çizgisine yönelik yargı darbeleri.
PKK terör örgütü ile mücadelenin Kürt siyasi hareketlerine yönelik yargı alanındaki tırpanlayıcı hamleleri.
28 Şubat yargısının bütün islami birikimlere yönelik tırpanları.
Ak Parti'ye yönelik kapatma davası.
Yargıda FETÖ etkisinin yoğunlaştığı dönemde Ergenekon – Balyoz davaları etrafında devreye sokulan yargı ötesi hesaplar...
Ve bugün.
Aydın Ünal'ın “Mide bulandırıcı emareleriyle, tertemiz insanların mağduriyeti ve tasfiyesi” diye bahsettiği şey. Aydın Ünal, yazısının bir yerinde benim de zaman zaman işaret ettiğim “sınırları geçişken mücadele” ifadesini kullanıyor. Yani bu mücadelede nokta atış yapamıyorsunuz. Bir adli hata söz konusu ise, o da geniş bir sosyolojiyi yaralıyor.
İstanbul Barosu dün tam sayfa ilan verdi. “Adaletsiz savunma, savunmasız adalet OLMAZ” başlığı ile. Adaletin de “olağanüstü hal” yaşadığı bir dönemdeyiz, bu doğru. KHK ile ihraçlar, “yargısız infaz” niteliğine bürünmüş durumda. Pek çok insan, neden ihraç edildiğini bilememek gibi bir ukdeyi yaşıyor. KHK ihraçları karşısında itirazlar bakımından yargı süreci alabildiğine dolambaçlı hale gelmiş durumda.
Sırf hakim – savcı eksikliği gerekçe gösterilerek geciken davaların ve süren tutuklulukların “Adalet”e getirdiği yük bile yaşanan “Adalet sorunu”nun ciddiyetini ortaya koyabilir.
Yukarda “Ve bugün” diye yazdım.
“Bugünler”yargının problemli yargı silsilesine eklenme riski her gün biraz daha büyüyor.
Aydın Ünalbunun siyasi bedeline işaret ediyor. Bence uyarıları önemsenmeli.
Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit'in “Bizim görevimiz, duyguyla, coşkuyla, önyargı ile davranmak değil, insan haklarına ilişkin standartlardan taviz vermeden objektif delillere göre karar vermektir.” cümlesini de bu duyarlılık çerçevesinde okumak lazımdır.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖzgür Özel’in özgül ağırlığı 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUİslam Dünyası’nın kayıp yılları… 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİltica ve mülteciler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergilİyi yönetim üzerine düşünceler 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarVatandaşlık tanımı değişmeli mi? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025