Ahmet TAŞGETİREN
Ak Parti İstanbul’a Binali Yıldırım’ı, Ankara’ya Mehmet Özhaseki’yi, İzmir’e Nihat Zeybekçi’yi başkan adayı olarak seçerken, şöyle bir değerlendirme yapmış olmalıdır:
-Kritik bir seçime gidiyoruz. 16 yıllık bir iktidar uygulamamız var. Kısa süre önce, İstanbul ve Ankara’da başkanları değiştirdik. Gerekçe “Metal yorgunluğu” idi. Başkanlar, Cumhurbaşkanı ve parti lideri olarak Erdoğan’ın kararına uydular, ama “Metal yorgunluğu”nu kabul ettikleri söylenemez. Bu tanımlama halen de tartışılıyor. Muhalefet bu tanımlamanın içinin nasıl doldurulacağını sorgulayıp duruyor. Görevden alınanlar, alınmayanlar....
-Ak Partili yerel yönetimler üzerinde ciddi sorgulama olduğu bir gerçek. Sorgulamanın bir kısmı bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine yansıyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak, Yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı olarak ve aday belirleme sürecini yöneten kişi olarak Mehmet Özhaseki’nin hazırladığı raporlara yansıyan ciddi notlar var.
-Tüm bunların halkın bakışını etkilememesi mümkün değil. Genel Ak Parti oylarında bir gerileme var. Onun için MHP ile ittifak kaçınılmaz görüldü. Kararsız oyların önemli bir kısmını Ak Parti’ye oy verenler oluşturuyor. Halkı yeniden kazanmak lâzım.
-Üç isim, ılımlı duruşlarıyla dikkat çekiyor. Kararsız olup da her partiye gitmesi mümkün olanların kazanılması açısından bu üç ismin dili önemli.
***
Bu değerlendirmenin sonunda üç isim sahaya girdi ve çalışmaya başladı. Binali Yıldırım daha önce de, İzmir’de bu özellikleri sebebiyle aday yapılmış ve seçimi kazanamasa bile hakikaten Ak Parti oylarını artırmıştı. Özhaseki’nin Kayseri birikimi olsun, son süreçte sergilediği imaj olsun son derece pozitif.
***
Bu arada şunu da not etmek lâzım: İzmir’de halen CHP favori gözüküyor. Binali Bey’in aşamadığı engeli Zeybekçi aşabilir mi, soru.
İstanbul’da Binali Bey “mutlaka kazanır - kazansın” diye aday yapıldı, çünkü İstanbul seçimi kritik görüldü ve kamu oyu yoklamaları hala kritik olduğunu bildiriyor. Ankara’da da garantili bir seçime gidilmediğini herkes görüyor.
***
Bu durum, adayların dilini ve genel siyasi ortamın niteliğini daha önemli hale getiriyor.
Soru şu:
Yereldeki her çevreye ulaşmayı öngören dil ile, liderliklerin dili birbiri ile uyumlu mu, birbirini takviye eder nitelikte mi, farklılık varsa, bu bir stratejinin ürünü mü yoksa liderlerin tabii hallerini yansıtan kendiliğinden bir durumun yansıması mı?
Cevap ne?
Bir kere gayet açık ki, hem Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hem de Bahçeli’nin dili ile Binali Yıldırım, Özhaseki ve Zeybekçi’nin dili farklı. Erdoğan ve Bahçeli “Hakim”bir dil kullanıyor. “İdeolojik farklılık” vurgusu bu iki liderin diline açık biçimde yansıyor. “Taraf” olmaya zorlayan bir dil bu. Bu dil, Türkiye siyasetinin tanıdığı bir dil ve hiç şüphesiz toplumsal karşılığı var. Bu dil ile toplumun bir kesimini siyaseten diri tutabilirsiniz.
Ama yerel liderliklere aday olanların bu profil içine girmemeleri tercih edilmiş. Yıldırım, Özhaseki, Zeybekçi, polemik yapamazlar mı, Türkiye’nin katı siyasi kamplarının farkında değiller mi, bu alandaki hisleri gıdıklayamazlar mı, bu soruların tamamının cevabı, “kesinlikle bunu yapabilirler” şeklindedir. Ama böyle yapmamaları, siyaset zemini için daha rasyonel bulunmuş.
Bir soru daha soralım:
Ortaya iki türlü dil çıktığına göre, parti merkezleri bu iki dilin de karşılığının bulunduğunu, her dilin kendi alanına hitap edeceğini, diğer kesimleri etkilemeyeceğini mi düşündüler, yoksa alt kademeler için öngörülen standart, üst kademelerden talep edilemediği için mevcut hale razı olmak durumunda mı kaldılar?
Benim gördüğüm şu:
-CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu, kendisine alan açmaya çalışıyor. Çünkü buna çok çok ihtiyacı olduğunu biliyor.
-Ak Parti alan açmaya ihtiyacı olup olmadığı noktasında gidip geliyor. MHP’ye açıldı ve o camianın dilini yakalayan dil üretiyor, ideolojiye – keskin siyasete daha mesafeli toplum kesimleri – ki bu alan da büyüyor- hangi dil ile yakalanacak? Ya da yakalanmalı mı? Sanırım bu hadise henüz stratejik değerlendirmelere konu olacak ölçüde gündem oluşturmuş değil. Oysa Türkiye’yi her gün yeniden okumak lazım.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025