Ahmet TAŞGETİREN
Cezaevleri ağzına kadar dolu, hatta taşmış durumda. Ne yapmalı? Bir kısmını bir şekilde dışarı çıkarmalı. İnfaz sisteminde düzenleme olsun, “terör suçları, tecavüz benzeri suçlar hariç” diğer adli suçlarda ceza indirimi olsun. 100 bine yakın insan böylece cezaevinden çıkmış olur ve geride kalanlara yatacak yer açılır!
Böyle bir hazırlık var. Yargı reformu stratejisi ile birlikte bu süreç de ilerliyor.
Bir süre önce Yargı Reformu Stratejisi açıklandı. Ben bu tür girişimlerde asıl sancıyı bildiğimiz ama hakim iklim sebebiyle etrafında dolaştığımız izlenimi ediniyorum.
Asıl sancı ne?
Olağanüstülük iklimi.
Hep yazıyorum Türkiye bu tür olağanüstülük iklimleri içine girer ve yargının kimyası değişir.
En alt kademeden en tepeye kadar…
Yani kolluk kuvvetlerinin bakışından, savcılıklardan Anayasa Mahkemesine kadar.
Tek Parti döneminde mahkemelerin adalet dağıtması mümkün müydü?
27 Mayıs sonrasında Yassıada Mahkemelerinde adalet gerçekleşir miydi?
12 Mart, 12 Eylül mahkemeleri askeri iradeden bağımsız hhareket edebilir miydi?
28 Şubat’ta askerleri ayakta alkışlayan yüksek yargı mensuplarından başörtüsü yasağı ya da parti kapatma konusunda adil karar beklenebilir miydi?
Beklenirdi de, netice şu şu partilerin kapatılması, başörtüsü yasağının anayasaya uygun olduğu şeklinde olurdu. Anayasa Mahkemesi’nin kimyası ona göre şekillenirdi ve yüksek yüksek yargıçlar oturup gerekçe üretirlerdi.
Bugün de Anayasa Mahkemesi’nden şaşırtıcı kararlar çıkıyor. Yargıçlar “İklim”den etkileniyor.
İklim ne?
İklim dün tek parti iklimiydi, ardından 27 mayıs darbe iklimi geldi, ardından yine darbe, yine darbe, sonra örtülü darbe iklimleri geldi.
Şimdi ne iklimi var ki yargının kimyası sağlıklı işlemiyor?
Biliyoruz yargıda bir FETÖ iklimi yaşandı. Orada sınırlı bir savcı – yargıç grubu, yargıyı kendi hesaplarına kullandılar. O yapının kötülüğü konusunda Türkiye’de farklı düşünen olduğunu sanmıyorum.
Sonra bir darbe girişimi yaşandı. 15 Temmuz.
Hüner, yargıyı bu tür zamanlarda içine girdiği türbülanstan korumaktı. İktidardaki kadrolar, daha önce bu tür durumlarda yargının darbesini yemiş insanlardan oluşuyordu. Yanlışlığın kendi zamanlarında oluşmasını önleyebilirlerdi.
Ama olmadı. Tüm sistem yeni bir kimya içine girdi. Birkaç yıldır yargı ile bağlantılı tüm alanlarda o kimyanın yan etkilerini yaşıyoruz.
KHK’lar… Olağanüstü hal. Olağanüstü Hal Komisyonu. İlk derece, istinaf, Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi… FETÖ borsası. Yargıda aklandığı halde göreve dönemeyenler… Örgüt üyesi olmadığı halde örgüte yardım ve yataklık edenler… Olmadık insanların FETÖ şüphelisi olarak gözaltına alınması, tutukluluğu, yıllara uzanan tutukluluklar… İltisaklar, irtibatlar… Aynı anda hem PKK, hem DAİŞ, hem FETÖ suçlaması ile tutuklanmalar… Tutuklamaların cezalandırmaya dönüşmesi… Adalet Bakanı’nın ifadesiyle sık sık devreye giren ama bedelini vatandaşların ödediği “PARDON”lar…
Bu arada Trump’ı ve Merkel’i olduğu için cezaevinden çıkanlar…
Bir Trump ve Merkel bulamadıkları için yıllarını içerde geçirenler…
Kimi vatandaşın adalet duygusu fesada uğrarken, medyanın yargısız infazları… Hınk deyicilerin adalet duyarsızlığı…
İnsanın aklından şu soru geçmiyor değil. Acaba şu andaki yargı ikliminin koruyucu – kollayıcıları, kendileri böyle bir iklime maruz kalmak isterler miydi? Sabaha karşı gözaltına alınmak, uzatılmış gözaltılarla iradesi çözülmek, “Hele bir tutuklayalım” mantığıyla tutuklanmak, aylarca iddianame beklemek, sonra çarpık iddianamelerle boğuşmak, sonra “Bizden çıksın” mantığıyla ilk derecede, istinafta, Yargıtayda mahkum edilmek, sonra AYM’de, AİHM’de adalet aramak…
“Avrupa’dan bir ses çıksın da, bizimkiler zorlansın” gibi bir adalet arayışına mahkum olmak…
Evet efendim, yargının gerçek sancısını hepimiz biliyoruz. O sancı dindirilmeden reform- meform olmayacağını da biliyoruz.
Türkiye’de olması gereken “Yargı gücü bizim elimize geçti artık herkesi yargı kılıcı ile terbiye ederiz” mantığından kurtulmaktır. Bu mantık maalesef dönem dönem onu – bunu -şunu yani herkesi zehirliyor. Ta ki, sonra gelenin kılıcı ile “Keşke biz şöyle yapmasaydık” deninceye kadar. Ne yazık ki o arada bir çok can gidiyor.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025