Ahmet TAŞGETİREN
Sezai Karakoç’un “Sakın kader deme kaderin üstünde bir
kader vardır...
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır...” mısraları hiç şüphesiz en çok bizim dünyamızda seslendirilmiştir.
Ümit şiiridir. Mazlumiyetler vardır, tarihin bir dönemecinde yere kapaklanmışızdır, ama ümit bitmez. Yaşanan kader değildir, kaderin üstünde bir kader daha vardır. Göklerdeki karar başka bir karardır.
Filistin için okuruz bunu, Çeçenistan, Doğu Türkistan için okuruz, Bosna için okuruz.
Bazen seçimlerde tökezlenir, o zaman yine okuruz. Göklerdeki kararı bulmak sonsuz bir motivasyon unsurudur.
Bu mısraların en heyecanlı seslendirmesinin Tayyip Erdoğan’a ait olduğu da herkesin malumudur. Kitlelere umut vermek söz konusu olduğunda Erdoğan’ın bu mısralarla bütünleşmiş gürül gürül sesi duyulur.
Şu sıralar tarihi bir dönemeçte yaşama duygusu Türkiye’yi bir kere daha etkiliyor.
Çepeçevre olumsuzluklar var;
- Amerika sınırlarımızda bir terör devleti oluşturmaya çalışıyor. “İttifak”ı çamura bulayan başka kötülüklerin yanında…
- Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi kuşatmanın bir başka versiyonu devreye sokuluyor, Avrupa Birliği’nin desteği ile. Avrupa Birliği daha temelde Türkiye’ye karşı dostça davranmıyor.
- Arap dünyasının ana unsurları olarak Suudlar, Körfez ülkeleri ve Mısır Türkiye karşıtı bir safta toplanmış durumdalar.
- Amerikan hançerinin acısına karşılık iş birliğine girdiğimiz Rusya’dan emin değiliz. Kırım acısı orada öyle duruyor. İdlib’te iyi şeyler olmuyor. Terör örgütü PYD konusunda Ruslar’ın koruması saklı duruyor.
- “Yalnızlaşma” diye bir sendrom etrafımızı kuşatmış gibi. “Dost kim?” diye etrafımıza baktığımızda bir sıcaklık göremiyoruz.
***
Böyle bir iklimde karamsarlığın gelip kitlelerin yakasına yapışması her zaman söz konusu olabilir.
Ancak şu anda Türkiye’nin karar mekanizmalarında böyle bir karamsarlık gözlenmiyor. Aksine bütün risklerin görüldüğü, gerekli tedbirlerin alındığı, her türlü tehlikeye karşı koyabilecek bir gücün bu topraklarda var olduğu, Türkiye’yi kuşatmaya yönelenlerin asla başarılı olamayacakları vurgusu her kademeden seslendiriliyor. “Sabrımız taşmak üzere” sözünü Dışişleri Bakanımız Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda askeri harekata geçmesi sadedinde söylüyor. Doğu Akdeniz’de her türlü zorlamaya karşı “Bir gemi daha gönderiyoruz” karşılığı veriliyor.
Böyle zamanlarda sorunlu alanlara yönelik işaretlerde bulunmak, “ülkenin elini tutmak” gibi, hatta ülkeyi zaaf içinde göstermek gibi algılanabilir. “Fırat’ın doğusuna harekat yaparsak Amerikalılar nasıl tavır alırlar?” sorusunu sormak yerine “Onu Amerikalılar düşünsün” söylemi halkta daha çok karşılık bulabilir.
Hatta “kuvvet muhasebesi” yapmak gibi yaklaşımlar da insanları “düşmanla korkutmak, iradeleri çözmek” hanesine dahil edilebilir.
İşte “Kaderin üstünde bir kader vardır – Ne yapsalar boş, Göklerden gelen bir karar vardır” duyguları böyle zamanları besleyen duygulardır.
Bir milletin her türlü zorluk karşısında bu duyguları beslemesi onun ayakta kalma iradesinin göstergesidir. Yöneticiler, halkın bu duygularını diri tutarlar ve yukarı tırmanma hamlelerini bu duyguların üzerine inşa ederler.
Ancak yöneticilerin her halü karda bir de “reel durum değerlendirmesi” vardır. Karşı tarafın hamlelerini görmek, oluşturdukları yapının güç ve zaaflarını tahlil etmek, kendi alanını ittifaklarla tahkim etmek, kendisinin askeri – ekonomik – demografik anlamda zayıf yanlarını güçlendirmek gibi çalışmalar yaparlar.
Son gelişmelerin tartışıldığı bir tv programında bir asker konuk, Amerika’nın Türkiye karşıtı hesaplarını analiz ettikten sonra “NATO’dan çıkalım mı?” gibi bir soruya “Eğitim, ekonomi ve savunma sanayiinde çağı yakaladıktan ve iç barışı gerçekleştirdikten sonra neden olmasın!” diye cevap verdi.
Nasıl bir tırmanma şeridi konuyor önümüze… Onu aş, hedef büyüt, yeni ufukları yakala!
İçimizde büyüklük var, bunda şüphe yok. Bir büyük devletin mirasçılarıyız. Sağımız – solumuz budanmış, hala da budanma girişimlerine muhatabız.
Bir yandan içimizdeki büyüklüğün izini sürmek istiyoruz, bir yandan da önümüze çıkarılan yeni engelleri aşmaya çalışıyoruz.
“Kaderin üstündeki kader”le buluşabilmek ya da “Göklerdeki karar”a ma’kes olabilmek için “Layık olmak” diye bir şeyi de üstlenmemiz lazım.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025