Ahmet TAŞGETİREN
Tayyip Erdoğan’ın İslam ülkelerinin temsilcileri ile buluştuğu ya da islami bir tema için gerçekleştirilen tüm toplantılarda en dini dili kullandığı bir gerçektir. Bu onun “sahici” yanıdır.
Bu çizginin bir boyutunun “dış politika”ya yansıdığı da bir gerçektir. İslam İşbirliği Teşkilatı toplantılarında ya da mesela bugünlerde Pakistan Meclisi’nde yaptığı konuşmalarda ortaya konan dil, “İslamcı” ya da “Ümmetçi” bir dildir. Bana göre bu da onun “sahici” yanıdır.
İçerde herhangi bir islami toplantıda o zeminin gerektirdiği dili kullanmak, laik çevrelerde yadırgansa bile Müslüman bir toplumda “sahici” kimliğin tezahürüdür. Türkiye, o dilin içerde bile sorun haline geldiği zamanları yaşamıştır.
Dışarıya gelince… Cumhuriyet Türkiyesi, yola Hilafeti kaldırarak çıkmıştır. Bunun bir sebebi, içerdeki laikleşme operasyonuna uyum ise, diğeri de dış politikada “Hilafetin uluslararası etkisi”nden rahatsız olan ülkelere “Biz artık o misyonda değiliz” mesajı vermekti. İslam ülkeleri yok farz edilmiyordu ama küresel bir misyon birlikteliği de amaçlanmıyordu.
Sonraları, yine “küresel misyon birlikteliği” görüntüsü vermeden İslam ülkeleri ile ekonomik, kültürel, tarihi ilişkilerin geliştirilmesi yönünde adımlar atıldı.
“Ümmet misyonu”na ilişkin düşüncenin her şeye rağmen derin bir mecra olarak devam ettiği bir gerçektir.
Siyasi anlamda Refah çizgisinin bu düşünceyi alana taşıdığı söylenebilir. İlk somut meydan okuyuş da D-8 Projesidir. Bu meydan okuyuşu, küresel güçlerin gördüğü ve ona göre tavır aldığı da pek çok değerlendirmenin ortak noktasıdır.
Ben, Ak Parti’nin yola çıkarken en çok “Refah’ın dış politikası”ndan farklılaşmaya önem verdiğini düşünmüşümdür. Ak Parti bunu, dışardaki ve içerdeki setleri aşmak için “reel politiğin kaçınılmazı” olarak görmüştür. ABD ve AB ile ilişkilerin seyri bununla ilgilidir.
İlk kritik durum Ak Parti politikalarının dışardan “Yeni Osmanlıcılık” olarak okunması ile gündeme gelmiştir. Ak Parti böyle görülmekten rahatsız olmuştur. “Yeni Osmanlıcılık gibi bir iddiamız yok” ifadeleri o dönemin politika yapıcılarının iç – dış kamuoyuna verdiği mesajlar arasındadır.
Burada şöyle bir problem söz konusudur: Bir yandan İslam ülkelerini tabii ilişki alanı olarak değerlendirmek, diğer yandan da “İslam dünyasının tek çatı altında buluşmasını amaçlamak” anlamına “Panislamist” bir izlenim vermemek. Aynı durum Türk dünyası ile ilişkiler için de söz konusudur. Türk dünyası ileilişkileri geliştirmek ama, “Türk dünyasını tek çatı altında toplamak” anlamına “Pan-Türkist” bir izlenim vermemek. Çünkü her iki durumda kimi küresel güçlerin ayağına basmış olmaktasınız.
Cumhuriyet yönetimleri böyle bir hassasiyete sahip olmuşlardır.
Refah farklıdır.
Ak Parti kurucu kadroları Refah’tan ve “İslamcı” çizgiden geldikleri halde bu konuda farklı bir değerlendirme yapmışlardır.
Bugün Ak Parti de farklıdır. Başta da dediğim gibi sayın Cumhurbaşkanı her platformda kendi sahiciliğini yansıtmaktadır. Bu, küresel sisteme meydan okuyan, Müslümanların mazlumiyetine isyan eden ve Müslümanları yeni bir rol kuşanmaya davet eden bir dildir.
Bu dilin Türkiye’de olsun başka İslam ülkelerinde olsun pek çok Müslümanı heyecanlandırması tabiidir.
Ancak meselenin dış politika boyutuna gelince, orada neyin nasıl algılandığı, bir başka önem kazanıyor. Herhangi sade bir Müslümanın yüreğini kabartan dil, bir başka odağın mutfağında “tehdit değerlendirmesi” içine sokuluyorsa politika yapıcılar duruma farklı hassasiyetle bakarlar.
Ak Parti yola çıkarken, sanırım bunları değerlendirdi. O zaman güç değerlendirmesine korku mu hakimdi yoksa gerçekçilik mi, üzerinde durulabilir.
Ama bugüne bakıldığında Amerika bize göre nerde duruyor, Rusya, Çin nerde, İngiltere, Almanya, Fransa nerde? Daha ilginci “ümmet bilinci” etrafında örgülenmesi tabii görülen İslam ülkeleri nerde?
Ne yapılsın yani “Sahicilik” olmasın mı?
Türlü komplolarla önünüzün kesilmesine mani olabilecek kadar etkin bir güce sahipseniz “sahicilik” de olabilir diyeceğim ama, dünyanın çok daha büyük güçleri bile, üstelik bizim zeminimizi ele geçirmek için bin türlü role bürünüyorlar. Reel politik böyle bir şeydir.
Suriye’de bizim farklı odaklar arasında denge kurmaya çalışmamız da bu reel politik denen şey sebebiyledir. Ne demiş Fatih Sultan Mehmet “Hünkarım sefer nereye?” diye soran vezirine: “Nereye yöneldiğimizi sakalımın teli bilse onu koparır atardım.”
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025