Ahmet TAŞGETİREN
"Silahların artık sorunları çözemediği zamanları yaşıyoruz. Hem demokratik siyaset, hem silah siyaseti bugün artık bir arada yürümüyor.”
Bu ifadeler Ahmet Türk’e ait. Hasan Cemal’e ve Murat Sabuncu’ya söylemiş. Oldukça açık ve net. “Silahların sorun çözmediği zamanları yaşıyoruz.”
Dünkü yazım “Siyasetin HDP çıkmazı” başlığını taşıyordu. Evet, iktidarı muhalefetiyle Türkiye siyaseti, hkuk içi – hukuk dışı tüm baskılara rağmen HDP’ye oy vermeyi ısrarla sürdüren 6 milyonluk seçmeni ne yapacağını bilmiyordu. HDP’yi bitirse bu 6 milyon bitmiyordu çünkü. HDP’yi baskılamak alışılan bir şeydi ama sandığa giden adamı milyon milyon toplama kampına götürme imkânınız yoktu.
Çıkmazdı evet. O yapıyı kötülük sembolü haline getirip kendi siyasi hesaplarınız için kullanmaya yönelmek ise, 6 milyonda daha kemikleşmiş duygular inşa ediyordu. Yani kendi elinizle HDP ile kitlesini konsolide ediyordunuz.
Bu HDP dışındakilerin “Devlet” dahil tıkanmasıydı.
Peki HDP iyi bir sınav vermekte miydi?
HDP’nin işi kolay değil hiç şüphesiz. Mithat Sancar’la Karar tv’de konuştuk, “HDP’de bir toplantının saatlerce sürdüğü”nü, bir konuda herkesin ikna edilmesi gerektiği”ni söyledi. Şikâyet eder gibi değil, insanların duyarlılığına vurgu yapmak için dedi bunu. HDP’nin bileşenleri var ve bu, tahminlerin ötesinde sıkıntılı bir durum. İmralı, Kandil, KCK ve legal alan. Çok zor bir denklem.
Ahmet Türk’ün sözleri eğer bir “reel durum” tespiti anlamı taşıyorsa, bunun tüm bileşenlere anlatılması gibi “tarihi” bir sorumluluk sivil kadroların önünde duruyor demektir.
Eminim Ahmet Türk’ün ifade ettiği “reel durum” HDP’nin içinde – dışında bir çok Kürt siyasetçinin kanaatidir. 2013 Nevruz’unda İmralı’nın (Öcalan’ın) Diyarbakır meydanına taşıdığı mesaj da tam bu idi. Kimse hakkını yemesin dönemin iktidarının -ciddi hatalarına rağmen- buna kredi açarak girdiği çözüm süreci de büyük bir imkandı.
İlk yapılacak iş, ciddi bir özeleştiridir. “Yanlış yapıldı” denmesidir. “Dağ da Ova da yanlış yaptı” denmesidir.
“Hendekler yanlıştı” denmesidir. “Hendeklere net biçimde karşı çıkılmadı, bu en çok HDP’nin sorumluluğu idi” denmesidir.
“6-8 Ekim olaylarında Demirtaş dahil tüm aktörlerin tavrı yanlıştı” denmesidir.
Ben sık sık HDP’ye “Hadi PKK ile aranıza mesafe koyduğunuzu açıklayın” çağrılarının, HDP’yi köşeye sıkıştırma stratejisinin uzantısı haline gelmesini üzüm yeme çabası olarak görmüyorum.
Ama HDP’nin önünde mesela şu Ahmet Türk’ün sözlerini Kandil’in önüne koyma sorumluluğu yok mu?
Şunu görüyorum, henüz HDP’yi yönetenlerde, Kandil karşısında bazı şeyleri ifade edebilme özgüveni bulunmuyor. Kandil, elindeki silahla, en çok HDP’yi vesayet altında tutmaya çalışıyor. Bu da Kürtler’in -Kürt çocuklarının- on yıllarını ipotek altına alıyor.
Soru şu: Bu şekilde nereye gideceğiz? Türkiye sizin vatanınız. İstanbul’da da varsınız, İzmir’de de, Diyarbakır’da da. Türkiye’nin sistemi ne olursa olsun her yerde olmak isteyeceğiniz kesin. Kürt çocukları Diyarbakır’a mahkûm edilemez.
Eee, o halde?
Devlet çözüm sürecinde bir kapı araladı silahların bırakılması için. Kandil Amerika’nın Suriye denklemine saptı ve süreç baltalandı.
Şimdi artık doğrudan Kandil harekete geçmeli ve “Biz silahları bırakıyoruz, söyleyin nereye bırakalım” demeli.
Çok mu uçuk bir teklifte bulundum? Keşke bunu özgüven kuşanıp HDP seslendirse. Ahmet Türk, Kürtler’in Ağa’sı olarak varlığını ortaya koysa ve “Yok artık arkadaş, bir neslimizi daha dağlarda heba etmemeliyiz” dese.
Kıyamet gibi Kürt aydını var Dağ kadar düşünecek, strateji belirleyecek ve “Kürtler için en iyisi”ni ortaya koyacak. Dağ’a “Geldiğimiz noktadan memnun muyuz?” diyecek bir özgür irade! İmralı desin açıkça. Bedenini koysun ortaya. İmralı’nın getirdiği nokta da bir çıkmaz. “Benim sözüm geçmiyor” diye düşünüyorsa, zaten ortada kangrenleşmiş bir Kandil sorunu var demektir.
Olan dağlarda hayatını kaybeden kız – erkek Kürt çocuklarına oldu. Olan, bölgedeki olağanüstü şartlar içinde çıkış yolu bulmakta zorlanan çocuklara oluyor.
Kürtler birilerine “Kral çıplak” deme noktasına geldiler. Bakalım kralın üzerindeki elbiselerin büyüsünü çözen o çocuk ne zaman ortaya çıkacak?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025