Ahmet TAŞGETİREN
Her iktidarın ayağının sürçtüğü zamanlar olur. Yanlışlar yapılır. İcraat olan yerde hataların da olması normaldir.
Ancak bunlar görülür, düzeltilir, ipin ucu kaçmamıştır, sağlıklı bir oto kontrol işliyordur, birisinin görmediğini bir başkası görmüştür, sağduyu devreye girmiştir vs. ve birkaç adım sonra doğruya gelinir.
Üst üste olmayacak şeyler oluyorsa orada bir insicam kaybı vardır, bir dağınıklık, şiraze bozulması, ipin ucunun kaçması, oto kontrolün devre dışı kalması, uyarı mekanizmasının âtıl hale gelmesi, başına buyrukluğun egemen olması söz konusudur.
Bunun diğer ifadesi dökülmedir.
Şu baro başkanları yürüyüşünün bu hale gelmesi Ankara açısından tam bir dökülme yaşandığının göstergesidir.
Yürüyüş rahatsız edici olabilir. Ama zaten bu tür sivil eylemler iktidarda birilerini rahatsız etmek ve girdikleri yoldan döndürmek içindir. Orada sinirlerinize hâkim olacaksınız, itidali kaybetmeyeceksiniz, üstelik sahaya sürdüğünüz kolluk kuvvetlerinin sizin adınıza hukuk dışı işlere girişmemesini sağlayacaksınız.
Baro başkanları kötü niyetli ise, Ankara’da hukuk çiğnenmesinin olağan hale geldiğini ortaya koymak gibi bir hesapla hareket etmiş, yani tam da o görüntülerin oluşmasını istiyor iseler ve onu onlara sağlayan siz oluyorsanız, ortada yönetim adına bir akıl tutulması var demektir.
Devlet her kim ise görmedi mi orada olan biteni? Nasıl bir karar süreci işledi ki 27 saat sonra baro başkanlarının istediği noktaya gelindi? 27 Saatlik “Devlet gecikmesi” Ankara’da nasıl bir karar mekanizmasının işlediğinin göstergesi değil mi? Bakanlar karar mı veremedi, Cumhurbaşkanı’na ulaşılamadı mı, Cumhurbaşkanı ikna mı edilemedi, Baroların eyleminden çok mu endişe edildi, neden endişe edildi vs…
Osman Can, bir zamanların AYM raportörü, bir dönem Ak Parti milletvekili, Anayasa çalışmaları sırasında ciddi uyarılarda bulunmuş isim, Karar tv’deki mülakatta “Paranoya” ifadesini kullanmıştı. “Paranoya mı?” diye üsteledim, “Evet paranoya, dedi, Gezi’de girildi o psikolojiye, 7 Şubat MİT krizi onu besledi, 17-25 Aralık besledi” dedi. Bu psikolojinin Ak Parti’nin insicamını bozduğunu ifade etti.
O duygu istila ederse insanın dünyasını, evet, insicam kaybolabilir. Her yerde bir tehdit görülebilir. “Beka sorunu” bizzat kendi bünyemizi zonklatır.
Kim bilir belki de “Beka sorunu” gibi okundu Baroların eylemi… Halbuki o eylemin kapısını siz aralamıştınız. Barolarla ilgili girişim, “Her yer hizaya getirildi sıra Barolara geldi” gibi sunulmuştu. İktidar merkezli bir düzenlemeydi. Zaten avukatlar bile bir şekilde sapır sapır tutuklanmaktaydı. Birisine uzaktan yakından “terör isnadı”nda bulunuldu mu içeri alınabiliyor, iddianamesi yazılmadan yıllarca içerde tutulabiliyordu. Bu süreçte Baroların ele alınması, “Hizaya getirilme” dışında nasıl okunacaktı.
Bu durumda Barolar yürüyecekti, Barolar yürüyünce siz ne yapacaktınız? Engel olacaktınız. Engel olunca da işte bu olacaktı. Sonunda “Hizaya gelen” siz olacaktınız. Bu da oralarda işlerin iyi – makul yönetilmediğinin işareti olacaktı.
Bakın bu arada neler oluyor?
- İstanbul’da size seçim kaybettiren kişiye verilen 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezası tam da 23 Haziran’da yani seçim kaybının yıldönümünde İsti’naf’ın onayından geçiyor.
-Mersin’de Emniyet güçleri, “FETÖ ile mücadelenin nasıl sürdürüldüğünü göstermek istercesine” “FETÖ’cü” diye girdiği evin kütüphanesinden aldığı Kur’an tefsirlerini, dini kitapları “Terör malzemesi” diye teşhir ediyor.
Mehmet Metiner’in “Bizim iktidarımızda böyle bir görüntü” diye hayıflanması boşuna değil.
-Bir güreşçi bankanın yönetim kuruluna atanıyor. RTÜK Başkanına bir başka bankanın yönetim kurulundan maaş bağlanıyor.
-Bu ülkede her insanın güvenliğinden sorumlu, herkesin mahremine ulaşabilen bir bakan bir gazeteciyi resmen ve alenen “Namussuzluk”la suçluyor.
Ben bir siyasetçiye “Dökülme var” dedim de, o da bana “Ahlâki dökülme” dedi. Ahlâk mı başka şey mi tartışılabilir ama ortada ipin ucunun kaçtığı gibi bir olgu ayan – beyan gözüküyor. Azıcık sağduyu sergilendiğinde “Bizim iktidarımızda böyle bir görüntü” denecek o kadar olay var ki. Ama onun için de ipin ucunun kaçmaması lâzım.
MÜMTAZER TÜRKÖNE İÇİN
Devlet Bahçeli Mümtazer Türköne’yi hatırlamış. “Ülkücü şehit Mustafa Türköne”den yola çıkarak. “Şehidimizin ağabeyine yönelik atılı isnatlar netleşsin, dava tekraren ve titizlikle değerlendirilsin, bir haksızlık varsa acilen düzeltilsin” diyor.
Bahçeli bu süreçte bir işin ucundan tutarsa netice alır! Değil mi?
FETÖ işlerinde size sahiplenen “içerden” birisi olursa onların iş bitirdiği de müsellemdir.
Ne diyelim, bari bundan 5 ağustos 2026’den beri tutuklu bulunan Mümtazer Türköne de yararlansın. Yazılarından başka bir dosyası yoktu. İçerde neden yattığı bile belli değil. Sahip çıkan olmazsa yatıp kalıyorsunuz. Yanlış giden şeyler içinden bir doğru çıksın bari.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025