Ahmet TAŞGETİREN
15 Temmuz keşke bir muhasebe zemini olabilse. Çünkü asıl ihtiyaç ona. Çünkü yanlış giden bir yığın işin sonunda ipten dönmüş bir Türkiye söz konusu.
Neler var masaya yatırılması gereken diye bakıldığında şunlar ele alınabilir diye düşünüyorum:
-Bir kere “Cemaat” diye yola çıkan bir yapının başkalaşa başkalaşa darbe aktörü haline gelmesi olayı var.
-Siyasi iktidarın o yapı ile birlikte hareket ede ede o yapıyı “Paralel yapı” haline getirme ve “canavarlaştırma” olayı var.
-Güvenlik bürokrasisinin en kritik anda sağlıklı değerlendirme yapamaması olayı var.
-“Terörle mücadele” konusunda önce ve başka zeminde yapılan hataların yeniden tekrarlanması ve toplum – devlet ilişkilerinde kalıcı hasarlara yol açılması olayı var.
Yukarda saydığım her bir madde, çok daha karmaşık gelişmeler içeriyor. Daha yakından bakarsak:
-Yurt dışında okul açan, Türkçe öğreten, Türkçe olimpiyatları yaparak tüm dünyada kültürel bir açılımı gerçekleştiren, içerde dersane, okul vs. ile neredeyse tüm böyle yapıların kıskandığı eğitim yatırımları yapan, zeki ama imkanı az çocuklara hayatta tırmanma fırsatı sunan, “Kimse Yok mu?” gibi yardım kuruluşları ile iyilik hareketi hüviyeti sergileyen, Müslüman olmayan ülkelerde “Aşure günü” vb. gibi kültürel sembollerle iletişim çabası içine giren, içerde – dışarda “hoşgörü – diyalog” söylemleri geliştiren, bağlı insanlara sıkı bir dini hayat telkin eden vs. vs bir yapı… Kim derdi ki, nerede ise bütün bu hasletlerinden soyunacak, Yargı’da, Emniyet’te, Bürokrasi’de derin bir yapılanma içine girecek, oralarda elde ettiği imkanları, az önce saydığımız tüm özellikleri “bir yerlere nüfuz etmek için kullandığı” intibaı verecek şekilde hoyratça kullanacak, nerede ise iktidarla içiçe geçecek, ve Cemaat – Camia – Örgüt sürecinde başkalaşa başkalaşa sonunda kendisine imkan açan siyasi kadrolarla mücedelenin göbeğine gelecek, sonunda da akıl almaz biçimde iç – dış hangi güçlerle işbirliği içinde bilinmez….
Darbe aktörü olacak… Ardından Amerika’nın Avrupa’daki kimi güçlerin koruması altında kendi ülkesi ile mücadeleye girişecek. Bünyesindeki yüzbinlerce insanı “terörle bağlantılı” insanlar haline getirecek. Bu konunun tahlili çok daha uzun yapılabilir. Ama şunu sorarak noktalayalım: Nasıl oldu bütün bunlar, kimin başını iki elinin arasına alıp muhasebe yapması gerekiyor?
-Belli ki bu yapı, çok uzun zamandır devlet içinde kadrolaşma arayışında olmuş. Çünkü devlet, belli kadroların tekelinde, toplumun belli kesimlerini dışlama – denetleme, nefes aldırmama misyonu ile teçhiz edilmiş. Diyelim Yargı’da bir tek “Farklı oy” önem kazanmış, diyelim TSK’da, toplumun duyarlılıklarını önemseyen bir subay aranır hale gelmiş, diyelim siyasette toplumdan oy alıp başkalaşmayan insanlar olmayacak mı, soruları sorulmuş… Ak Parti 2002’de iktidara geldiğinde “Bürokratik vesayet” diye bir şeyle karşılaştığında bu yapının elemanları devreye giriyor. Bunlar “Adama yatırım” yapmışlar. Kurulu düzenle mücadele söz konusu, çünkü kurulu düzen iktidarın canına okumak istiyor. Hayret verici bir süreç yaşanıyor. Buna karşılık Yargı ve Emniyet içindeki “Elemanlar” gözü kara biçimde iktidarın karşıtlarının üzerine gidiyor. Tabii iktidarın bilgisi dahilinde. Başka türlü olamaz.
Kıran kırana mücadele ortamında hukuk – mukuk kayboluyor. Sonradan “Safmışız” diye ifade edilen süreçte “Ne istedilerse veriliyor” ve Yapı, kendisini besleyip büyüteni yiyecek bir “Canavar”a dönüşüyor. 7 Şubat, 17 -25 Aralık ve 15 Temmuz… Acaba siyasi yapı, “kayıt dışı” diye nitelenebilecek ilişkilerin böyle sonuçlanacağını düşünmüş müydü? Kendi saflığı ile bu Yapı’ya “iyilik hareketi” diye bağlananların “Saflığı” arasında bir ilişki kurmayı aklına getirmiş midir?
-15 Temmuz günü, O. K. İsimli havacı yüzbaşının getirdiği bilgiyi değerlendiren bir bakıma güvenlik bürokrasisinin en tepesindeki iki isim, MİT Başkanı ve Genelkurmay Başkanı, “darbe girişimi” değerlendirmesi yapıp, çok erken saatlerde bütün karar mercilerini harekete geçirse ve tedbir alınsaydı, darbe önlenebilir, 250 kişinin ölmesine mani olunabilir miydi? Bu soru, “ya darbe önlenemeseydi?” sorusu ile birlikte düşünüldüğünde ne kadar hayati hale gelir, tasavvur etmek lazım. Örgüt mensuplarının en tepe noktaların burnunun dibine kadar gelebilmesinin ve darbe günü dahil bundan haberdar olunamamasının nasıl bir güvenlik zaafı olduğunu ayrıca ele almak gerekiyor.
-Türkiye teröre hedef olan bir ülke. Terörle mücadele milli güvenlik siyaset belgelerinin en önemli metinleri durumunda. Şu biliniyor: Bölücü terörle mücadelede yapılan yanlışlar, terör örgütünün toplumsal zemin kazanmasında önemli rol oynadı. 15 Temmuz’dan bu yana, “FETÖ – Fethullahcı Terör Örgütü” ile mücadele söz konusu ve burada da önceki tecrübelerden ders alınmamış görünüyor. 100 binleri aşan soruşturma, tutuklama, mahkumiyet ve görevden almalarla toplum – devlet ilişkilerinde on yıllarca tamir edilemeyecek bir problemli alan oluşmuş bulunuyor. Bu süreçte de Yargı’nın, Emniyet’in, Devlet gücünün hoyratça kullanımı söz konusu. Türkiye bunu tamir etmek için de yıllarca çaba sarf edecek. Bundan “muhafazakar iktidar”ın ödediği “Değer bedeli”ni ise görecek “Bilge gözler” gerekli.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025