Ahmet TAŞGETİREN
Yılbaşından bir önceki günün Çarşamba’nın akşamı, üç haber kanalında birden tartışılan konu başlığı “HDP’nin kapatılması.”
Bir konuşmacı, gırtlağını yırtarcasına konuşuyor: Bahçeli kmik gibi adamdır. Dediğini yapar. O HDP kapatılsın dedi ya, sözünün arkasında kesin duracaktır. Bekliyor ki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı re’sen hareket geçsin, geçilmezse Bahçeli harekete geçecektir.
Bahçeli re’sen harekete geçecek mi bilinmez, ama bir yerleri HDP’yi kapatma heyecanının sardığı bir gerçek.
Kapatılma geleneği var o cenahta kurulan partilerin.
Kapatılıp yenisini açma geleneği de.
Kapatanlar da bunu biliyor.
Aslında kapatmanın bu işi halletmediğini de herkes biliyor. En çok da Ak Parti.
Biliyordu ki, bir başka yolu denedi “Kürt sorunu”nda Türkiye için. Kürtlere “Ne mutlu Türk’üm diyene” dedirtme tavrından başka bir tavrı. Ya da Diyarbakır Cezaevinde Kürt siyasetçileri “Bozkurt”un önünde esas duruşta bekleterek tekmil verme ve böylece Türklüğü öğretme tavrından başka bir tavrı.
“Açılım”, “Çözüm süreci”, “Terör örgütünü dağdan indirme” diye özetlenebilecek bir süreç başlattı. Olmadı, çünkü işin içine Ecinniler -küresel odaklar- karışmıştı kaç zamandır. Terör örgütü kulağını oralara dayadı, içeriyi ifsat etti, çözüm süreci akamete uğradı.
Tamam terör örgütü cevabını aldı. Hendekler, Kobani çılgınlığı vs bitirildi.
Sonra?
Türkiye’de Kürtler var. Suriye’de, Irak’ta, İran’da da var. Kürtlüklerinin farkında topluluklar bunlar. Birbirlerinin farkında topluluklar aynı zamanda. Çünkü birçoğu akrabalık bağı ile birbirine bağlı, böyle olmasa bile, Kürtlük bilinci diri topluluklar.
Asimile olmamışlar, en çoğu Türkiye’de olmak üzere ve inanç yakınlığı sebebiyle kaynaşmış diye nitelenebilecek durumdalar. Kaynaşmışlar çünkü, evlilikler oluşmuş, ticari ilişkiler oluşmuş, sürgünler - göçler oluşmuş.
Ama “Türklük bilinci aşılama” projeleri, “Kürtlük bilinci uyandırma” sonucunu da doğurmuş. Zamanla siyasi kürtçülük doğmuş, hatta terörize olmuş.
Derin Devlet mantığı, geniş halk kitlelerinden ayırır, daha kolay tasfiye ederiz düşüncesiyle siyasi kürtçülüğün terörize olmasını istemiş, Öcalan’ın MİT bağlantısına ilişkin iddialar bununla mı irtibatlı, bir ihtimal.
Ama siyasi bilincin gelişmesi önlenememiş. Örgüt, terör yapılanmasını kitlelerde siyasi bilinç üretmek ve mağduriyetin halk kitlelerine yansıması için kullanmış. Ölümler, ölümler, ölümler… Ve ölümlerle beslenen farklılık bilinci.
Ak Parti işte, bu denklemi değiştirmeye soyundu. “İslam aidiyeti” de, buna uygun iklimi oluşturacaktı.
Ak Parti iktidarda. Ama bu defa MHP desteği ile birlikte. MHP çözüm sürecine en muhalif parti idi, bugün de Ak Parti iktidarında hükümetin en nev’i şahsına münhasır (kendine özgü) bakanı Süleyman Soylu üslubunda bir politika yürütülüyor. HDPli belediye başkanları sapır sapır görevden alındı, yerlerine bürokratlar atandı. Eş-başkanlar dahil birçok milletvekili içerde ya da milletvekilliği düşürülmüş durumda. Ve geldik “HDP kapatılmalı mı?” sorusuna.
Bir mantık, “HDP kapatılsın, sorun çözülsün” yaklaşımında. Şöyle işliyor: Tamam kapatılınca yenisi açılıyor ama nihayetinde kapatmakla birçok siyasetçi de tasfiye edilmiş oluyor. Yeni parti için yeni kadrolar bulmak kolay değil. Siyasetçi Hüdai nabit bir olgu değil. Bir yetişme süreci var. Yeni partiye kadro bulununcaya kadar halk kazanılır!
Yani bir kısmını döversek, geriye kalanlar bizim yanımıza geçerler.
Acaba?
Bunca kapatmadan sonraki oy oranı yüzde 10-12 arasında HDP çizgisinin. Bilinç ortadan mı kaldırılıyor, besleniyor mu? “Farklılık bilinci”nden söz ediyorum.
Ak Parti vardı dayandı MHP çizgisine.
Bir çizgi bir çizgiyi yok etmek istiyor ve Kürtler ne ile karşı karşıya olduklarını tartıyorlar. Ak Parti farklı bir damardı. Şimdi yola çıktığı damardan mı besleniyor yüreği, yoksa Bahçeli’den by pass mı yapıldı Ak Parti liderliğine?
Türkiye’ye bağlı, tüm çözümleri Türkiye içinde arayan, Diyarbakır’dan bir yere göç etmek istediğinde aklına İstanbul, İzmir, Mersin, Antalya, Adana gelen, çocuklarının geleceğini bu topraklarda düşünen bir Kürt, Bahçeli diline, ya da Bahçeli’ye öykünen Ak Parti diline baktığında nasıl bir duyguya kapılır?
“Nasıl bir duyguya kapılırsa kapılsın, onun derdi de bize mi düştü?” diyenler bugün Türkiye’de hakim iradeyi temsil ediyorlarsa, bunun karşılığı, ülkenin fay hatlarını derinleştirmektir. Bu da en çok Türkiye’yi ve bölgeyi fay hatları üzerinden dizayn edegelen küresel odakların işine yarar.
Ne diyelim, yeni yılda akıl – basiret dilerim herkese. Özellikle her adımları ülkeye bedel olarak yansıyacak olanlara…
Fikri Sağlar zihniyeti
Fikri Sağlar, Halk tvde “Türban irticai faaliyetlerin şeriat isteyenlerin üniformasıdır. Ben yargılandığım zaman türbanlı bir hakimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var” demiş. Kültür Bakanlığı döneminde Necip Fazıl’ı ve Said Nursi’yi sahiplenen bir adamın geldiği noktaya bakın. Onun cevabını Kılıçdaroğlu vermeli. “2021’e gel Fikri Sağlar. 1930’lar bitti.”
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025