Ahmet TAŞGETİREN
Bir yanda iktidarın sorun çözme yöntemi olarak devreye soktuğu Boğaziçi görüntüleri, bir yanda yeni anayasa hamlesi.
Bir yanda kılına dokundurmayız yaklaşımıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi üzerine kapanma, diğer yanda demokrasiyi geliştirme vaadi.
Bir yanda MHP ve MHP’lileşme sürecinde hızla yol alan Ak Parti, diğer yanda demokratik Anayasa söylemi.
Bir yanda Meclis’te üçüncü sırada bulunan HDP’ye yönelik şeytanlaştırma, diğer yanda yine Mecliste HDP’siz olmayacağı çok açık olan yeni Anayasa müzakereleri…
Şaka gibi değilse, perhiz ve lahana turşusu hikayesi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra “Belki de şimdi Türkiye’nin yeni bir anayasayı tartışma vakti gelmiştir” diyerek gerçek manada sürpriz yaptı. Bu sözleri duyan herkes “Aaaa, nerden çıktı bu şimdi?” gibi hayret ifadesi sergiledi. Herkes bizzat iktidar dilinin ortaya çıkardığı derin yargı problemleri içinde yargı reformunun nasıl yapılacağını merak ederken, “O yetmez, bakın biz anayasayı bile değiştiririz” modunda bir çıkış hayret uyandırmaz mı?
Sorun Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin taa kendisiydi. Sorun denge ve denetlemeden yoksun, başına buyruk bir nitelik kazanan, nereden bakılsa “Tek Adam yönetimi” haline gelen yapının nasıl demokratikleşeceği iken, ona asla ve kat’a dokunulmayacağından yola çıkılarak yapılacak bir anayasa değişikliği ile hangi demokrasiye varılacaktı?
İlginç bir durum var: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözleri birkaç cümleden ibaret. Orada “Ortağımızla birlikte” notu da mevcut.
Ancak Anayasa Değişikliği üzerine MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli öyle geniş bir açıklama yaptı ki, şahsen ben, “Bu işin esas sahibi MHP ve Bahçeli” demekten kendimi alamadım. Kısa bir geçmişe seyahat yaparsak, Erdoğan’ı (Ak Parti’yi) “Madem fiilen başkanlık sistemi uyguluyorsunuz, hadi gelin bunu yasal hale getirelim diyen de Bahçeli idi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni belki Ak Parti grubundan daha net ve sert ifadelerle sahiplenen kim diye bakarsanız orada da Bahçeli’yi görürsünüz.
“Peki neden böyle?” sorusunun cevabı, “Çünkü bu sistem çerçevesinde yapılıp edilenler ve ortaya çıkan yönetim görüntüsü, MHP üslubundan farklı değil” demekten başka çıkış yolu yok. Hatta daha ötesini Doğu Perinçek söyleyip duruyor ve Ak partiden bir Allah’ın kulu da çıkıp, “Perinçek sahiplenmesi” karşısında tek kelime etmiyor. MHP imzası ne ki, iş Perinçek’in “Vatan anlayışı”na kadar uzanmış. MHP ile Perinçek yarışıyor, ikisinin de gölgesi AK Parti’nin üzerine düşüyor.
Bu ortamda Anayasayı demokratik hale getirmek! Hiç gülecek hali yok ülkenin oysa.
Şu Boğaziçi’ndeki iş tutma tarzına bakın. İş Cumhurbaşkanı’nın rektör atama yetkisinden başlıyor. Önce onu ispat etmek lazım. Yetki var mı var. Hani Ak Parti’nin Urfa için devreye soktuğu “ceketimizi koysak kazanırız” tavrı vardı ya o misal, “Biz istersek oraya her türlü adamı rektör yaparız” yaklaşımı… Mesele “Yetki”yi icra ısrarına gelince polis de devreye girer, başka şeyler de…
Hani Gezide provokasyon vardı. FETÖ - METÖ devreye girmişti de, gençlerin çadırları yakılmıştı da ondan sonra iş çığırından çıkmıştı. Şimdi göz göre gelen bu Kabe provokasyonuna ne demeli? Bütün Boğaziçi meselesi geldi LGBT’ye mi dayandı? Şimdi Boğaziçi’nde LGBT’yi yok edince Türkiye’nin LGBT problemi halledilmiş mi olacak?
Boğaziçili “Müslüman Öğrenciler Grubu” hazırladıkları bir video ile bir yandan “Bu eserin değerlerime aykırı olduğunu düşünüyorum. Bunu okul ortamında dile getirdim.” diyor, bir yandan da “Öğrencilerin kimlikleri üzerinden şeytanlaştırılmasını ve tutuklanmasını kabul etmiyorum” tavrını ortaya koyuyor. Bu Boğaziçi dengesi. Devreye polis copunu soktuğunuz zaman, Boğaziçi’ni boğarsınız ve elinizde şu yerlerde sürüklenen başörtülü öğrenci görüntüleri kalır. Ne yapıyorsunuz siz?
Bir gençlik probleminiz var mı, evet var. LGBT de onunla ilgili, deist – ateist gençlik de. Ya da eğitim kalitesi düşük üniversite mezunu işsiz gençlik de.
Çare aranır mı, aranır. Eğitim sistemine çare aranır. Gençlik politikasına çare aranır. Aile sorununa çare aranır. Bir türlü başarılamayan “kültür meselesi”ne çare aranır.
Ama copla değil. Kendi ülkenizin dünyaca en tanınmış üniversitesini fethetme mantığı ile değil. Hele bunu, öğrencileri saçlarından sürükleyerek yapacağınızı düşünerek değil.
Ben “O Kabe resmini hangi provokatörün o hale getirdiğini bir gün çözeceğiz” diyorum, ama şu görüntülerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin göstergesi olarak hafızalara kaydedileceğini de not etmek istiyorum.
Bu ortaklarla Anayasayı demokratikleştirmek mi? Hadi canım sen de!
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025