Ahmet TAŞGETİREN
Başlığı görünce tebessüm etmiş olmalısınız.
“Lebâleb”i yeni nesiller Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 30 kanalda birden yayınlanan konuşmasından öğrendiler.
“Tıklım tıklım”ı da öyle.
Bu iki ifade kural ihlalinin ve çifte standardın sembolü oldu.
Ak Parti’nin Karadeniz illerindeki il kongreleri için Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ak Parti Genel Başkanı olarak uzaktan yaptığı konuşmalarda “Maşallah” nidasını da ekleyerek kullandı o ifadeleri.
Salonlar lebalep. Yani ağzına kadar dolu. Tıklım tıklım yani.
Bunlar neden dikkat çekti? Kongrelerin yapıldığı salonların yanı başındaki dükkanlar, salgın kısıtlamaları sebebiyle kapalı iken, oralarda çalışan insanlar eve ekmek götüremez hale gelmişken, salonlara binlerce kişiyi doldurup, kuralları pervasızca ihlal edebilme cüretinin sergilenebilmesini anlayamadı insanlar, kabullenemedi, bunu Ak Parti’nin iktidar gücüyle yapıyor olmasını içine sindiremedi.
Bunu bizzat Cumhurbaşkanının yapıyor olmasını içine sindiremedi insanlar.
“Bu kongreler bu kadar içiçe geçen topluluklarla insanların gözünün içine baka baka nasıl yapılır?” sorusunu sordu insanlar. “Nasıl görülmez buradaki çarpıklık? Birisi uyarmaz mı Cumhurbaşkanını? Metin yazarlar oyuna mı getiriyor Cumhurbaşkanını?” sorusunu soran bile oldu.
Ne var ki, olay bir kural tanımazlık sembolü olan “Lebâleb” ve “tıklım tıklım” ile sınırlı değildi. Cumhurbaşkanlığının yetkileri üzerinden başka alanlarda da bu tür ihlaller yapılıyor olmasının nerede ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin rutin uygulamasına dönüştüğü gerçeği ortada duruyordu. İktidar adına konuşmak, Ak Parti’si, MH’Psi, hatta Perinçek’i dahil, medyası, STK’sı dahil iktidara sırtını dayayan herkesi kural tanımaz bir dile yöneltmişti.
“Denge ve denetleme” diye çığlık atıyordu insanlar.
Uzun tutukluluğun hukuksuzluk olduğu bilinmiyor muydu?
Lekelenmeme hakkı bilinmiyor muydu?
Yargısız infazın yanlışlığı bilinmiyor muydu?
Masumiyet karinesi bilinmiyor muydu?
İnsanlar bütün memleketin önünde en tepeden terörist diye suçlanırken hangi hukuk duyarlılığı ile hareket ediliyordu?
AYM kararları sistem içinde bir supap niteliğinde iken, alt mahkemelerin AYM kararlarına karşı sergilediği meydan okuyucu tavır sadece o mahkeme heyetinin cüreti ile mi ilgiliydi?
Yazının geleceği yer belli: İnsan Hakları Eylem Planı. Bu metnin Cumhurbaşkanı tarafından açıklandığı gün, Ak Parti Grup Başkanvekili çıkıyor, “HDP’yi millet ve hukuk kapatacak” diyebiliyor. Tamam “Millet kapatacak”ın siyasi bir anlamı var, ama “Hukuk kapatacak”ın anlamı ne? “Biz siyaseten karar verdik mi, hukuk da durumdan vazife çıkarır” demek değil mi bu? İşte bu pervasızlıkla “Lebâleb” arasında hiçbir fark yok.
Onun için insanlar dün açıklanan “İnsan Hakları eylem planı” için “Bu plan iktidar adına hareket edenleri, en yukardan en aşağıya bağlayacak mı?” diye sormakta haksız değiller.
Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek, bu “Reform söylemi” ilk devreye girdiğinde “Bize önce insanlık reformu, ahlak reformu lazım” demişti, benim yazımın başlığı da öyleydi. (3 Mart 2021 https://www.karar.com/yazarlar/ahmet-tasgetiren/insan-reformu-ahlak-reformu-1587736)
Ben anlamıyorum, bir kişi bile çıkıp Cumhurbaşkanı’na “Sayın Cumhurbaşkanım, bu lebâleb, tıklım tıklım sözleri çok tepki çekiyor, esnaf isyan ediyor, insanlar burnundan soluyor, lütfen bu kelimeleri kullanmayalım” diyemez mi?
Ben anlamıyorum, bir kişi bile çıkıp Cumhurbaşkanına “Sayın Cumhurbaşkanım, bu Osman Kavala, Ahmet Altan işleri Türkiye imajını gölgeliyor, AİHM ile ilişkiler iyi gitmiyor, uzun tutukluluğa karşı çıkıyoruz ondan sonra da insanları yıllarca tutuklu olarak içerde tutuyoruz, olmaz bu” diyemez mi?
Ben anlamıyorum, bir kişi bile çıkıp Cumhurbaşkanı’na “Efendim 130 bin kişiyi bir gecede devlet görevinden ihraç ettik. Bir tür yargısız infaz yaptık. Üstelik terörle iltisaklı gösterdik. Bu, adıyla sanıyla lekelenmeme hakkının ihlali değil mi? Bu bize yakışmıyor” diyemez mi?
Ben anlamıyorum, bir kişi bile çıkıp Cumhurbaşkanı’na “Efendim, -Ekonomi reformu- adına görevlendirdiğimiz insanlar ilk iş olarak faizi artırdılar, dolar düştü, şu “faiz enflasyon söylemi”ni bir süre seslendirmesek de işler düzelse” diyemez mi?
Yani insanların kaygısı şu ki, bunlar söylenir ama yapılmaz. Adaletin iyi işlemediği 1600’lerde yazılan Koçi Bey Risalesinde var, Asafnamede var, Islahat Fermanları’nda var, Tanzimat Fermanı’nda var, Lozan tartışmalarında var, var oğlu var. Bugün de Avrupa ile belki yeni Amerikan yönetimi ile ilişkileri düzeltmek için bu hamleler yapılıyor. “Bakın bize, işleri düzeltiyoruz” gibi bir sempati hamlesi söz konusu.
“Dış dünya” olmasa bize hukuk gelmeyecek nerede ise. Bunu bize “Dış dünya”ya en çok meydan okuyan kadrolar yaşatıyor. İsimleri “Adalet” ile başlayan kadrolar yaşatıyor. Ahlakı – insanlığı en çok önemsemesi gereken kadrolar yaşatıyor.
Son söz: Planı gördük, bakalım eylem nasıl olacak? Lütfen daha çok samimiyet.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025