Ahmet TAŞGETİREN
Sayın Cumhurbaşkanı’ndan söz ediyorum. Evet,
-İşi o kadar çok ki…
-En sondan başlayalım: Kendi şirketinden kendi bakanlığına alım yapan Ruhsar Pekcan’ı düşünecek. Sonra hem Çalışma hem Aile Bakanlığı’nın yükü altında ezilen Zehra Zümrüt Selçuk’u düşünecek. Bakanlıkların ayrılmasını düşünecek.
Merkez Bankası başkanlarının laf dinlemezliğini düşünecek. Üst üste Merkez Bankası Başkanı değiştirmenin oluşturduğu imajı düşünecek. Merkez Bankası’na yeni isimler bulunacak. Onların yüksek faizle ilişkisini takip edecek. Bu arada faizin düşmemesini, dövizin tavanlarda dolaşmasını, ülkenin güven notunu, dışardan borçlanmaya ödenen astronomik faizleri düşünecek.
128 milyar dolar nerede sorusu ile nasıl mücadele edileceğini düşünecek. Muhalefetin kampanyasından toplumun etkileneceği riskini görecek ve Abdülkadir Selvi’nin verdiği bilgiye göre herkese “meydana çıkın konuşun” talimatı verecek. Acaba ağzı olan konuşunca işin daha da karmaşık hale gelebileceği ihtimalini de düşünecek mi?
“128 Milyar dolar nerede?” pankartlarının vinçlerle duvarlardan indirilmesinin yönetime nasıl bir imaj yüklediğini düşünecek.
Ekonomiden bahsetmişken patates – soğan dağıtımına karar vermeyi Sayın Cumhurbaşkanı’na sormamak olmaz. Ya da çiftçinin “patatesimiz depolarda çimlendi, soğanlarımız yeniden filiz vermeye başladı” feryadının Beştepe’ye ulaşmaması olmaz. Şu Ramazan gününde evine üç kuruş girmeyen işsizlerin, fakirin fukaranın feryadı da ulaşır mutlaka Beştepe’ye, o zaman dünyaya Türkiye’den “insanlar bir çuval patates – soğan almak için kamyonların çevresinde birbirini çiğniyor” manzarasını vermenin ne anlama geldiği de masaya yatırılmıştır Beştepe’de.
Dış politika başlı başına bir meşgale alanı. Evet bir Dışişleri Bakanı var ama, asıl yük gene de Cumhurbaşkanı’nın omuzlarında. Ne de olsa “Lider diplomasisi” uygulanıyor ve iktidar çevresinde herkes “Lider diplomasisi”nin yüksek kalitesine inanıyor. Böyle olunca da, Amerika’dan beklenen telefon da O’nun dünyasında karşılık buluyor, Putin’in Ukrayna’da Kırım’da, Suriye’de, Libya’da yaptıkları da. Doğu Akdeniz masaya yatırılsa başlı başına bir konu. AB ile ilişkiler, Yunanistan’la ilişkiler, KKTC’deki Kuran Kursu kararı, Mısır’la – Sisi ile aynı masaya oturma mecburiyeti, İsrail’le ilişkilerin nereye gideceği, bu ilişkilerin Amerika’daki Yahudi lobisini nasıl etkileyeceği, onların çalışması ya da çalışmaması ile 24 Nisan -sözde soykırım- tavrının ne olacağı, Suudlular’ın ticari ambargosu, Körfez’deki komplolar, İran, Çin, Afganistan, Pakistan… Büyükelçi tayinleri… Onları bulmak, her biri hakkında bilgi sahibi olmak, güvenilir olmalarını önemsemek… Çünkü altına imza atılacak… Dışişleri Bakanı yok mu, denecek, var tabi var olmasına da, sistemin karakteri ya da Cumhurbaşkanı’nın kendi hassasiyeti ile bunlar masaya geliyordur.
Montrö’yü unutmamak lazım. Onunla birlikte Kanal İstanbul’u da… Çünkü ikisinin birbirine etkisi de bir dünya meselesi… Amerika’ya Rusya’ya izah etmek gerekirse kim konuşacak?
-Aşı var, aşı. Pandemi var. Onunla mücadele var. Salgının tam başarıyor muyuz derken yeniden pik yapması var. Şu sıralar 300’lerde seyreden vefatlarla “lebalep kongreler” arasında bağlantı kurulması var. Aşı temininin dış politika boyutu var, ekonomi boyutu var… Hepsi sayın Cumhurbaşkanı’nın özel ilgisini gerekli kılıyor.
Şu gri pasaport da mutlaka masaya gelmiştir. Çünkü bir yanı devletin verdiği belgenin güvenilirliği ile alakalı… İşin tabii, bir kısım insanın neden bir yolunu bulup Türkiye’yi terk etmek istediği boyutu ayrı, belediyeler buna nasıl aracı oluyorlar boyutu ayrı, Ak Partinin il – ilçe yönetimlerinin bu işte parmağı var mı boyutu ayrı…
Partinin il – ilçe yönetimi deyince, sayın Cumhurbaşkanı’nın “genel başkan” konumu dolayısıyla üzerinde bir de parti yükü olduğunu unutmamak lazım. Epeyce bir zamandır partide “metal yorgunluğu” olduğunu biliyor. Metal yorgunluğu olanı tespit bile başlı başına bir mesai gerektirir. Onların yerine yorgun olmayanı bulmak daha çok mesai gerektirir. Onun için “Ömerler”” arıyordu kaç zamandır. Belli ki kongrelerin -Lebaleb- olması onun için önemliydi. “Ak Parti zayıflıyor” gibi bir algı oluşmasından kaygılı olmalıydı, onun için gördüğü manzara karşısında maske - mesafe kaygısını unutup “maşallah – barekallah” deyivermişti. Ama medyada aşırı duyarlı birileri hala “Ak Parti’yi AKP’liler ele geçirdi” feryadını seslendirmekteydi.
Yüzde 50 artı 1’i bulmak gibi bir dert vardı 2023 için. Bahçeli vardı, Perinçek vardı, Kürt oylarının ne olacağı vardı, HDP’nin kapanmasının – kapanmamasının getireceği faturalar vardı, Yargı sorunu vardı, AYM’den gelen, AİHM’den gelen aykırı kararlar vardı, muhalefette CHP kolay lokma görülürken çeşit çeşit seslerin çıkması vardı.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi mi oluşturdu bu yükleri yoksa Cumhurbaşkanlığını yüklenen Tayyip Erdoğan’ın iş tutma tarzı mı, bilinmez ama Süpermen olsa bir kişinin taşıması imkansız olan bir iş hacmi söz konusu. Böyle bir yüklenmenin ise bir yerlerde aksamalara yol açması kaçınılmaz.
Ne dersiniz her şey iyi mi gidiyor?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025