Ahmet TAŞGETİREN
24 Nisan geriliminde Biden’ın “soykırım” sözcüğünü kullanması kadar, HDP’nin partinin kurumsal kimliği içinde “soykırım”lı bir bildiriye imza atması da sarsıcı oldu. Garo Paylan’ın -kimlik bağlantısı sebebiyle- o sözü söylemesi olağan karşılanabilirdi, ancak bu defa “evet parti” öyle bir çıkış yapıyordu.
Parti karar organlarında böyle bir çıkışın nasıl bir tepki doğuracağının öngörülmediği söylenemez, kanaatindeyim.
Yani tepkiler öngörülerek, dolayısıyla seçilerek, tercih edilerek yapılmıştır o iş.
ABD’nin bölgesel politikalarıyla aynı paralele girildiği, bunun ABD’deki en azgın çevrelerin Türkiye karşıtlığı ile bütünleşmek anlamına geleceği, Türkiye’de çok geniş toplum kesimlerinin canını sıkacağı bilinerek yapılmıştır.
Üstelik “soykırım” suçlamalarının bir boyutunun Kürtleri de hedef aldığı bilinerek yapılmıştır.
HDP böyle bir çıkışın, iç siyasetteki denklemde doğuracağı sonuçları -en azından iktidarın şeytanlaştırma politikasını besleyeceği, buna karşılık seçim “demokrasi bilmem ne türünden ittifak hesaplarını” berhava edeceği de öngörülmüş olmalıdır.
Bir de güncel Kobani davası var. İki eş başkan ile birlikte yüzlerce insan yargılanıyor bu davada. Bu dava ile birlikte HDP’nin dosyasında onlarca kişinin katledilmesi, yakıp yıkmalar, bir tür isyan girişimi gündem oluyor.
Selahattin Demirtaş cezaevinden kamuoyundaki şeytanlaştırmayı kırma amaçlı mesajlar vermeye çalışıyor. Malum o Demirtaş, HDP adına farklı bir çıkışın “Türkiyelileşme” çıkışının sözcüsü idi.
Mevcut HDP yönetim kadrosu, ABD Başkanı ile aynı ağızla -o kötü söz-ü kullanırken, herhalde bunun “Türkiyelişme” çıkışının köküne kibrit suyu döktüğünün de farkındadır.
Bu “soykırım” çıkışı, açıkça “Biz Türkiye’ye karşı oynuyoruz” mesajından başka bir anlam taşımıyor.
HDP bunu “Kürt siyasi hareketi” adına yapıyor. Evet, 6 milyon civarında oyu var. Üstelik bu oy bütün baskılara rağmen düşmüyor.
Bundan, HDP’nin bir kitleyi kendi çizgisine inandırdığı anlamı çıkıyor.
Benim gibi birçok yazar, bu konunun hassasiyetini dile getiriyor, HDP’ye yönelik baskıların bu kitlenin aidiyet duygusunu yaralayacağını, bunun da ülke bütünlüğü açısından ciddi sakıncalar doğuracağını ifade ediyor. Zaman zaman bunu iktidara anlatamıyor olmaktan da rahatsız oluyoruz.
HDP’nin soykırım bildirisi, orada bir aidiyet kaybı olduğu izlenimi veriyor.
HDP Meclis’in Kıbrıs, Karabağ ve şimdi de ABD’nin soykırım açıklaması gibi konularda yayınladığı ortak bildirilere imza atmıyor.
Bunlar üst üste gelince ortaya bir “ayrışma” olgusunun çıktığı açık. Bu ortak bildirilerin iktidarın politikalarını destekleme, muhalefeti iktidarın güdümüne sokma niteliğine bürünmesi sebebiyle radikal farklılaşmayı tercih etmiş olabilirsiniz.
Ama bir dönem, “Türkiyelileşme” gibi bir politik vizyonu önemsemiş, dolayısıyla burada kendisi açısından sorun görmüş bir partinin, bugün ABD’nin politikaları ile örtüşme hamlesi içine girmesi anlamlıdır.
“Anlamlıdır” kelimesini öylesine kullanmış değilim. “Anlam”ı neyse onu anlamak ihtiyacındayız, demek istiyorum.
Açık soru şu: Artık HDP’nin “Türkiyelileşme” diye bir meselesi yok mudur?
Çok açık ki Türkiye’de bir çok insan, demokrasi, insan hakları, hukuk duyarlılığı sebebiyle, kayyım atamaları, şeytanlaştırma, gelişigüzel tutuklamalar, yargısız infaz gibi konularda HDP’ye yapılan haksızlığa karşı çıkmışlardır. Yine pek çok insan, Kürt sorunu konusunda en az Kürt siyasetçiler kadar duyarlılık sergilemişlerdir.
Şimdi bu çıkış, tüm insanlara “Biz Türkiye’nin hiçbir duyarlılığı ile ilgilenmiyoruz” anlamına mı geliyor? Biz resmen “Dışardan” oynuyoruz mesajı mıdır?
İktidar uzun süre HDP’yi “Dokunan yanar” pozisyonunda tuttu. Şimdi bizzat HDP, “Bize dokunan yanar” mesajı mı veriyor?
Eğer böyle ise, o zaman 6 milyon oyu ya da terör örgütü ile ilişkiyi, nasıl bir çözüm için kullanacağını düşünmemiz mi gerekiyor?
Biliyorum, pek çok şey söylenebilir bu konuda, çukur eylemleri, öz yönetim ilanları vs… pek çok mesaj verdi herkese, ama o sürecin sonu da görüldü: Ölüm, ölüm, ölüm… Türk, Kürt herkesin payına ölüm düştü.
Altan Tan’ın “Kürt Sorunu” kitabını HDP de okumalı bugün. Orada “Olmazlar”ı ve “Makul”ü işaret ediyor Altan Tan. Olmazları oldurmaya kalkarsanız, bunun sadece Doğu Güneydoğu’ya değil, sadece Türkiye’ye değil, sadece Türklere - Kürtlere değil bütün bir coğrafyaya bedel ödeteceğini, bölgeyi acıya boğacağını yazıyor.
Altan Tan şimdi HDP’nin dışında ama, bence yeniden çağırıp dinlemeli Altan Tan’ı HDP.
Sırf başka safta olduğu için karşıtları tarafından HDP’nin durduğu yer kolayca harcanıyor olabilir, ama HDP kendi konumunu kolayca harcamamalı.
Ben merak ediyorum, Öcalan “soykırım” der miydi, Selahattin Demirtaş der miydi?
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025