Ahmet TAŞGETİREN
Türkiyede önemli bir kitlenin oylarını ve siyasi tavırlarını “Ya giderse” refleksine bağladığını düşünüyorum.
Tahmin edileceği gibi “muhafazakar seçmen grubu”nu oluşturuyor bu kesim.
“Ya giderse”nin açılımı da şöyle şekilleniyor:
-Bu iktidar din – toplum – devlet ilişkilerindeki pek çok çarpıklığı çözdü. Sembolik olarak bakılırsa İmam Hatipler, başörtüsü hemen zikredilebilir. Bürokraside dindar insanlara yönelik ciddi istihdam imkanı oluştu. Bu iktidar giderse, her şey tersine dönebilir. Onun için iktidara destekte milim gevşeme olmamalıdır.
Belli ki bu yaklaşımın bir kısmı, istihdam, ihale vs gibi çıkar alanları ile ilgili. Bunların da insanların siyasi tercihlerinde önemli rol oynadığını kabul etmek lazım. Hem işe alımlarda hem rant dağıtımında devletin hala en önemli kurum olduğu ve o kurumun tercihlerini siyasi iktidarın belirlediği bir gerçek. Başka bir siyasi kadronun tercihleri de kuşkusuz kendi alanlarına yönelik olacak. O sebeple, iktidarla ilişkileri buradan olanların “Ya giderse” sorusunu endişeye dönüştürmesi gayet tabii.
İktidarla ilişkileri daha ideolojik olanlar, yani genel manada -dava- ile ilişkili olanlar da “Ya giderse” endişesi taşıyorlar. Bu “dava” alakasının da somutlaştığı alanlar var. Dışlanmama, hatta dışlayabilme, dini faaliyet alanlarında rahat nefes alabilme, kurumlaşmada devletten yardım görme, her kademede bürokrasinin itibarına kavuşma vs… Bu kesimi, başka bir iktidar döneminde bu rahat nefes alma imkanını bulamama endişesiyle Ak Parti iktidarına sıkı sıkıya sarıldığı düşünülebilir.
İşin ilginci bu çevrelerin “yıpranırlar” kaygısı içinde kendileri yapmadığı gibi iktidarın en bariz yanlışlıklarında bile herhangi bir şekilde eleştirilmesini hoş görmüyor olmasıdır.
Her iki alandaki motivasyon, siyasi iktidara önemli bir taban oluşturuyor. Bir de bu dönemde aldığı mütevazi yardımlar sebebiyle iktidara medyun-u şükran olan geniş -çünkü yoksullaşmanın derinleştiği zamanları yaşıyoruz- bir kesim bulunduğu biliniyor.
Bu kesimlerden çıkar öncelikli bakanların başka bir iktidar döneminde de “durakta fazla beklememe” adına, çok rahat uyum sağlayabilme yeteneğine sahip olduğu düşünülebilir. Yolunu bulma yeteneği bazı çevrelerde çok üst derecededir.
Ak Parti tabanından gelen bürokratik kadroların ve dini hassasiyetle Ak Parti iktidarını destekleyenlerin “endişesi”nin daha reel nitelik taşıdığını düşünüyorum.
İktidarın da muhalefet çevrelerinden çıkabilecek “çatlak” sesleri “tehlike işareti” olarak sunmaya, “taban tahkimatı” politikasına malzeme olarak kullanmaya özen gösterdiği birçok örnek var.
Muhalefet partileri, kurumsal olarak böyle “çatlak sesler” çıkmasına fırsat vermek istemese de kültürel alt yapı gereği zaman zaman bunların patlak verdiği de bir gerçek.
Bunları not ettikten sonra, gelinen noktada iktidar cenahında ciddi oy aşınması olduğu gerçeğini değerlendirmemiz gerekiyor. Bir tek oyun bile önem arz ettiği bu sistem içinde tehlike çanlarının çaldığını herkes görüyor.
Niye tehlike çanları çalıyor? Çünkü iktidar çok bariz hatalar yapıyor. Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar alanındaki ciddi sapmalar bir yana, günlük akışta “dökülme” söz konusu. Her şeyin tek kişinin kontrolüne girdiği bir kurulumda, “Bu terazunun bu sıkleti çekemez hale geldiği” bir durumu yaşıyoruz.
Feryatlar, feryatlar, feryatlar…
Hani var ya, “açlık önce inançları yer” diye… İntihar nasıl bir tükeniştir, anlamak lazım.
İntihar noktasına gelmiş olan, ya da tarlasında milyarlık ürününü bırakan adama “Ya giderse” cümlesinden başlayıp, yukarda saydığım kaygıları anlatabilir misiniz?
Bizim -Ya giderse- kaygısıyla iktidarın her yaptığına gerekçe bulmaya çalışan insanlarımızın gerçekten hiçbir derdi yok mu, sorusu anlamsız mı? İşsiz kalmıyor mu bu insanlar, eve ekmek götürebilme derdine düşmüyor mu, evinde üniversite mezunu işsiz kızı – oğlu yok mu, bu salgın döneminde kıvranan insanlarla ilgili hiçbir haberden haberleri yok mu? Yoksa her şeyi görüp bildikten sonra “Ya giderse” kıskacına geri mi dönülüyor?
Bir şey diyeceğim: Keşke muhafazakar camiamız, bir uyarı ahlakı geliştirebilmiş olsaydı. Toplumun yaşadığı sorunları görüp, siyasi kadroları uyarmak en çok bu camiaya yakışırdı. İktidarla beraber ona destek olan çevrelerin değerlerinin de aşınması ihtimali dikkate alınsaydı. İktidar, muhafazakar desteği çantada keklik görüp, fahiş hataların bedelinin ödenmeyeceği kanaatine varmasaydı. Maalesef ülkemizin siyasi kültüründe iktidar toplumu belirliyor, toplum iktidarı değil. Oturup değerlerin toplumdaki varlığı adına bir hasar tespiti yaparsak, “Ya giderse” mantığı ile nelerin kaybedildiği daha iyi anlaşılacaktır. Benden söylemesi.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
17.07.2025
13.07.2025
11.07.2025
9.07.2025
29.06.2025
10.06.2025
5.06.2025
22.05.2025
18.05.2025
13.05.2025