Aslı Aydıntaşbaş
Geçenlerde sohbet ettiğim bir siyaset bilimci, AKP+MHP ittifakının günlük ihtiyaçları çerçevesinde yalapşap şekillendirilmiş yeni başkanlık sisteminin, bir cins parti-devlet yapısına dönüşeceği tahmininde bulundu. Tarif ettiği, yıllarca Ortadoğu’da hüküm süren Baas Partisi’ne benzer bir yapıydı. Arap milliyetçiliği yerine Sünni muhafazakârlık ve Türkçülük odaklı bir cins “İkinci cumhuriyet” modeli.
Hayır bu olmaz, dedim.
Türkiye’nin geleceğinde Baas Partisi benzeri, tam teşekküllü bir parti-devlet yapısı yok. Birileri bunu arzulasa dahi olmaz.
Seçimlerin sonucu ne olursa olsun, bu ülke tarihin akışını geri çeviremez, çünkü Türkiye kadar çoğulcu ve karmaşık bir yapı, tek bir kimliğe dayalı bir yönetim modelini kaldırmaz. Baas modeli, doğru dürüst seçimlerin olmadığı, ‘birey’ olgusunun daha belirginleşmediği, sosyal hakların olmadığı, toplumların dünya sistemiyle entegre olmadığı bir döneme aitti. Kalmadı artık böyle bir dünya.
Bugün Türkiye’yi yönetenler istese de, ülkenin ‘öteki yarısını’ dışlayan bir sistem kuramazlar. Denerlerse, herkes zarar görür. Toplamı Türkiye nüfusunun yarısına tekabül eden demokratları, liberalleri, solcuları, laikleri, Kürtleri, Alevileri, azınlıkları, iş dünyasını, akademisyenleri, avukatları, doktorları, kısaca AKP+MHP koalisyonu dışında kalan kesimleri baskılayarak bu ülkeyi yönetmek, mümkün değil.
Yüzde 50 orada dimdik ayakta olduğu sürece (ki buhar olmayacak ya!) bu ülkede diktatörlük mayası tutmaz.
Ancak katılımcı bir demokrasi kurulmazsa, mevcut ‘itiş kakış’ elbette devam eder.
Türkiye açısından en büyük risk, Suriye ya da Mısır gibi seçimlerin göstermelik olduğu bir ülke modeli değil, Venezüella gibi bölünmüş ve kutuplaşmış, her daim itiş kakış yaşayan bir ülkeye dönüşmektir.
Acil bir restorasyon ve demokrasiye dönüş programı gelmezse, Türkiye Venezüella gibi ilelebet istikrarsızlık sarmalında kalabilir. Ondan sonra seçim kazanmışsınız, kaybetmişsiniz, barajmış, Meclis’miş, hiçbir önemi kalmaz. Harala gürele gideriz.
Hiç izliyor musunuz bilmiyorum ancak ben göz ucuyla Venezüella’da yaşananları ibretle takip ediyorum.
2013’te kanserden ölen Hugo Chavez, geçmişte başarısız bir darbe girişiminde yer almış ancak sonra seçimle başa geçmiş popülist bir liderdi. Kimilerine göre diktatör, kimilerine göre kahraman. Chavez sosyalizm diye diye Batı’yla kavga etti, ülkedeki sermayeyi kaçırdı. O öldükten sonra gelen Nicolas Maduro, aynı yoldan devam etti ama desteği daha da azdı. Yargıyla, Meclis’le, Batı’yla kavga etti; elitleri hedef aldı. Eğitimli kesimi düşman gördü. Her türlü anti-demokratik hamleyle muhalefeti sindirmeye çalıştı. Ama tam da başaramadı.
Chavez öldüğünde, ülke tam ortadan bölünmüştü. Maduro döneminde itiş kakış devam etti. Muhaliflere baskı, tutuklamalar, devletin kurumlarını iğdiş etme çabası derken, Venezüella ağır bir ekonomik krize girdi. Bugün enflasyon, yüzde 12 bin civarında! Sermaye çoktan kaçtı. Fabrikalar kapalı. Petrolü var satamıyor. Ülke, açlık sınırında.
Gel gör ki Maduro’nun seveni de çok. Batı karşıtı söylemi, sokaktan gelmiş olması, halkın bir kesiminde popüler. Ayrıca çok iyi rant dağıtıyor.
Bu ay Maduro, muhalefetin daha da palazlanmasını engellemek için baskın seçime getti. Gıda karnesi karşılığında oy istedi. Muhalifler, gazeteciler yine hapse atıldı. Muhalefet partileri, seçimleri boykot etti. Maduro yüzde 48 katılım oranıyla, 6’ncı kez yeniden seçildi.
Ama ne fayda. Bu itiş kakış Venezüella gibi güzelim bir ülkeyi yok etmiş durumda. Maduro seçim kazanmış olsa da rahat edemeyecek. Ülkede kendisine itiraz eden büyük bir kesim var. Buhar olmayacaklar. Bir enkaz yarattı, şimdi onu yönetecek. Ülke aslında yönetilemez durumda.
Bütün bunları hem iktidara, hem de muhalefete söylüyorum. Bakın Venezüella örneği duruyor. Bu kutuplaşmanın, bu itiş kakışın kazananı olmaz. Demokrasiye dönmezsek, bu ülkeyi toparlamazsak bizi de bekleyen model bu fetret devridir.
Aman ha!
Yazarlar
-
Erol KATIRCIOĞLUÖcalan’ın mektubu üzerine bazı gözlemler 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRLaleli Çamaşırhanesi -3- Videoya çektiler: ‘Cırt’ sesi geldikçe bağırıyor! “Maşallah, Maşallah!..” 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın ötesi… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluBüyük sorunları çözememe serisi bu kez bitecek mi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidarın ağzındaki bakla!... 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKandil’in polemikçisi şampanya sosyalistlerine karşı 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERHarakiri Bütçesi 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALEş Şara’dan yeni bir Esad çıkarmak mı? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürt Sorunu 2.0’a Hazır mıyız? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraKaçıncı CHP? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEABD, Suriye için neye karar verdi? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞAYM BAŞKANI AĞLIYORSA… 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanMüslüman dünyada yeni bir fıkhi yaklaşımın önü açılabilir mi? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNStratejik illüzyon! 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBağımlı finansallaşmanın anatomisi ve Türkiye’nin bitmeyen kırılganlığı 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTeostrateji yahut Din ve Dünya ilişkisinde kalibrasyon sorunu 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.08.2018
26.08.2018
23.08.2018
20.08.2018
18.08.2018
13.08.2018
10.08.2018
5.02.2018
3.02.2018
29.07.2018