Cafer Solgun
15 Temmuz darbe girişimi bastırıldı, darbeciler yargı önünde hesap veriyor. Bu uğursuz girişimin bastırılmasının ‘olağan’ sonucu demokrasi iradesi ve çabasının güçlenmesi, sağlamlaşması olmalıydı, değil mi? Olması gereken ve olan arasında maalesef büyük çelişkiler var…
Öncelikle altını çizerek vurgulamak gerek. Darbe girişiminin püskürtülmesi, halkın darbecilere karşı koyması ve canı pahasına direnmesi ile mümkün olmuştur. 248 yurttaş, darbecilere karşı koyarken hayatını kaybetti, yüzlercesi yaralandı. Bunun yanında, darbecilerin, ordunun geri kalan kısmının desteğini alamaması, emniyet başta olmak üzere devletin diğer unsurlarının halkın direnişine destek vermesi, siyasi partilerin, medyanın, sivil toplum kuruluşlarının darbeye karşı durması da darbecilerin hesap ve planlarının suya düşmesinde kuşkusuz büyük rol oynadı.
Özetle denilebilir ki, marjinal kesimler olsa bile darbeciler karşılarında bir bütün olarak Türkiye’yi buldu.
Bu demokratikleşme çabası neredeyse, 10 yılda bir darbe ve askeri müdahalelerle kesintiye uğrayan Türkiye için “yeni” bir durumdu ve sahici, güçlü bir demokrasi inşa etmek için tarihi önemde bir imkan ortaya çıkarmıştı.
Bu imkanı değerlendirmek, başta siyasi iktidar olmak üzere, herkesin büyük bir sorumluluk bilinciyle hareket etmesini gerekli kılıyordu. Nitekim girişimin püskürtülmesiyle birlikte başta Başbakan Binali Yıldırım olmak üzere iktidar sözcü ve yetkililerinden gelen ilk açıklamalar, tam da olması gerektiği gibi, kapsayıcı, kucaklayıcı bir nitelik taşıyordu. Darbecilerin bombaladığı mecliste grubu bulunan bütün siyasi partiler, bombardıman altındaki meclisi terk etmemişler ve darbeyi lanetleyen, kınayan açıklamalar yapmışlardı.
Başbakan Binali Yıldırım, 16 Temmuz günü darbe girişiminin bastırıldığını ve 15 Temmuz’un “Demokrasi bayramı” olacağını açıkladığı konuşmasında bütün siyasi partilere ve taraftarlarına da teşekkür etmişti. Günlerce yaşadıkları kentlerin meydanlarında “Demokrasi Nöbeti” tutan yurttaşlar, kimi provokasyon girişimleri bir yana demokratik meşru zemini sahiplenmek, savunmak kararlılığı içindeydi. Durumun normale döndüğü açıklanana değin meydanlar boş kalmadı.
20 Temmuz günü MGK ve Bakanlar Kurulu toplantılarının ardından kameraların karşısına çıkan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasa’nın 120. maddesi uyarınca yurt çapında 3 ay süreyle olağanüstü hal ilan edildiğini açıkladı. Erdoğan’ın açıklamalarındaki en önemli vurgu, olağanüstü hal ilanının “Hukuk devleti ile temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yönelik bir tedbir” olduğunu belirtmesiydi.
OHAL ilanı ile ilgili konuşan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş’un sözleri de hatırlanmaya değer bir önem ifade ediyor.
21 Temmuz günü belli başlı medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen Kurtulmuş, üç ay süreyle ilan edilen OHAL’in “3 aya bile gerek kalmadan, 1, 1.5 ay içerisinde bitirilebileceğini” söylemiş ve şöyle devam etmişti: “Bu millete karşı değil, millet için ve devlete karşı örgütlenmiş yapılara karşıdır. Milletin günlük hayatını etkileyecek hiçbir uygulama olmayacak, bunun garantisini veriyoruz, sözünü veriyoruz”.
Ne de çabuk unutuldu: Yenikapı ruhu
7 Ağustos günü İstanbul Yenikapı Meydanı’nda büyük bir miting düzenlendi. Mitinge Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra HDP dışında mecliste grubu bulunan siyasi partilerin liderleri davet edildi ve katıldı. Olayın ardından yapılan teşekkür açıklamalarında adı zikredilen HDP’nin davet edilmemesi ciddi eleştirilere konu oldu. Sonradan bu miting ve mitingde verilen mesajlar için “Yenikapı ruhu” denildi.
Yapılan konuşmalarda demokrasi ve birlik-beraberlik mesajları verildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “15 Temmuz gecesi sokakları dolduran kardeşlerimizin demokrasimizin ve özgürlüğümüzün korunmasında payı vardır. 79 milyon olarak hepimizin gazası mübarek olsun. Darbe girişimine maruz kalan her şehrimizin gazası mübarek olsun. Tüm farklılıklarını bir kenara bırakarak dünyayı kendine hayran bırakan tüm vatandaşlarımızın gazası mübarek olsun.” dedi.
Eğer bir “ruh”tan bahsedilecekse, o da belli ki “farklılıklarımızı bir yana bırakarak” demokrasiyi sahiplenme, savunma ve geliştirme sorumluluğu idi.
Şimdi durup düşünmek zamanı
Devlet içerisinde yuvalanmış bir “paralel” yapının darbe yapmaya yeltenecek kadar gözlerini karartmış olmasının hesabını vermesi gereken bir siyasi iktidar var. Demokrasi dışı müdahalelere karşı yeri geldiğinde sahiplenmekten geri durmadığımız bu iktidar, bu sorumluluğunun gereğini yerine getirdi mi? “Allah ve millet bizi affetsin” dediler. Güzel. Ama işlenen suçun hukuki manada “hesabı” bu sözlerle verilmiş oldu mu?
Bir zamanlar “cemaat” denilen, her türlü övgüye mazhar olan (“Ne istediler de vermedik?” açıklamasını hatırlayın) bu yapıya, bugün “terör örgütü” demekle o sorumluluktan kurtulmuş olunabiliyor mu?
“Bankada hesabı olmak” dahi soruşturmaya uğramak, tutuklanmak gerekçesi olabiliyorken, bunlara siyaseten hamilik yapmak daha mı az “suç”?
Eğer “kandırıldık” bir izahat olarak doğru ise “FETÖ” sanıklarının, şüphelilerinin “Bilmiyordum, şimdi anladım” şeklindeki savunmalarına ne denilebilecektir?
Darbe girişimiyle ilgili kamuoyunda haklı olarak beliren soru işaretlerinin, başlayan yargılamalarda hala karşılığını bulamamış olması bir yana, “devlete karşı” ilan edilen OHAL’in, değişik muhalif kesimlere yönelik bir tasfiye harekatına dönüşmüş olmasının açıklamasını yapan da yok… Çünkü bunun “açıklaması” yok. Örneğin akademisyenlerin tasfiyesinin… Örneğin ömrü hayatı Fethullahçılıkla mücadele ile geçmiş gazetecilerin, “FETÖ propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanmasının… Gazetecilikten başka bir faaliyeti tespit edilemeyen çok sayıda insanın tutuklanmasının, “firari” durumuna düşmesinin, “sürgün” olmasının… Ayyuka çıkan işkence, eziyet, mağduriyet şikayetlerinin…
Ya Yenikapı ruhu?
Başta da değindim. Darbe girişiminin bastırılmasının “doğal” ve “olağan” sonucu, demokrasi irade ve çabasının güçlenmesi olmalıydı. Demokratikleşme üzerindeki gölgelerden arınmak, demokrasiyi, “farklılıklarımızı” koruyarak her birimizin ortak paydası, ortak sorumluluğu ve güvencesi haline getirmek olmalıydı. Herkesin durduğu yerde demokrasiyi ölçü alarak muhasebe yapması olmalıydı. “Yenikapı ruhu” ancak böyle anlamlı, değerli ve kalıcı olabilirdi. Ama tez zamanda unutuldu gitti; adını anan bile kalmadı…
MHP’nin teklifi ile “Türk Tipi Başkanlık” modeli gündeme getirildi. Bu modelin darbelere karşı da “güvence” olduğu ileri sürülüyor. Devlet güç ve otoritesini “tek adam”da toplamak ile nasıl darbeciliğe karşı önlem alınabilmiş oluyor; bunu anlatmaktan acizler. Ancak asıl önlemin daha az değil daha fazla demokrasi olduğunu anlatmak için kırk dereden su getirmeye gerek bulunmuyor. Çünkü 15 Temmuz alçaklığının asıl “dersi” budur…
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
6.07.2025
30.06.2025
20.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
23.05.2025
10.05.2025
27.04.2025
19.04.2025