Mehmet Ocaktan
Günlerdir Meclis’in açıldığı 1 Ekim resepsiyonunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın muhalefet liderleriyle verdiği fotoğraf tartışılıyor.
Gerek Meclis Genel Kurulu’ndaki görüntüler gerekse resepsiyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın muhalefet liderleriyle verdiği fotoğraf üzerinden eleştiriler yapılabilir elbette. Ayrıca bildiğimiz kadarıyla demokrasilerde, siyasi parti liderlerinin birbirleriyle ikili ya da toplu görüşmeler yapmasında herhangi bir sakınca yok. Tam aksine demokratik bir nezaketin göstergesidir.
Ancak 1 Ekim’den bu yana özellikle sol medya ve CHP içindeki belli bir azınlık grup tarafından, o fotoğrafta yer alan DEVA Partisi lideri Ali Babacan, DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na yönelik öylesine bir linç kampanyası yürütülüyor ki, doğrusu endişelenmemek mümkün değil.
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un davetlisi olarak ben de o resepsiyonundaydım. Doğrusu yıllardan beri bu tür davetlere katılan bir gazeteci olarak, bugüne kadar siyaseten kavgalı olan partilerin liderlerinin, demokratik nezaket gereği birbirleriyle tokalaşıp hal-hatır sorduklarına tanıklık etmişimdir.
Açıkçası ilk kez, muhalefet liderlerinin iktidarla aynı fotoğraf karesinde yer aldılar diye linç edildiklerine tanık oluyorum. Özellikle muhalif sol medyanın, muhalefete muhalefet etmesi doğrusu çok dramatik bir durum.
Şimdi muhalefet partilerinden herhangi biri çıkıp, Meclis açılışına katılmadı diye CHP’yi eleştirebilir mi? İsterse eleştirebilir elbette ama bu hakkaniyetli bir tutum olmaz. Çünkü CHP, 19 Mart ‘siyaset mühendisliği’ çerçevesinde yapılan operasyonlardan bu yana, iktidar tarafından müthiş bir baskı altına alınmış durumda. Dolayısıyla kurumsal kimliğine kayyım atama hesaplarının yapıldığı bir ortamda CHP’nin siyasi bir tavır sergilemesi son derece doğaldır.
Oysa bu fotoğraftaki esas gariplik, AK Parti’nin yıllardır dışladığı, bizzat devletin haber kanallarında tek satır haberlerini bile verdirtmediği parti liderleriyle aynı karede toplu olarak görünme ihtiyacı hissetmesidir.
Peki neden böyle bir ihtiyaç hissetti?
Çünkü AK Parti kendi hikayesini kaybetti, yıllardır kendisini iktidara taşıyan geniş toplum kesimleriyle gönül bağlarını yitirdi. Ekonomide işler çok kötü. Kriz altında ezilen emekliler, asgari ücretliler, bütün dar gelirliler isyan halinde. Memnuniyetsizler ordusu da giderek büyüyor. Ve AK Parti iktidarının şiddetle yeni fotoğraflara ihtiyacı var.
Muhtemelen AK Parti, CHP’nin yokluğunda bu fotoğrafla şöyle bir mesaj vermek istemiş olabilir: Bakın biz bütün sağ partiler ve Kürtlerin temsilcisi DEM’le birlikteyiz ve büyük bir aileyiz. Dolayısıyla adres CHP değil, burasıdır.
Ama kamuoyu anketleri de toplumdaki tepkiler de başka bir gerçeğe ve aynı zamanda başka adrese işaret ediyor. Çünkü anketlere göre, CHP yükselişini sürdürüyor ve halen birinci parti konumunda.
Bu gerçeği bir tek görmeyen ya da görmek istemeyen sol medya ve CHP’nin içindeki ortodoks sol. Onların tek derdi, DEVA, DEM ve Gelecek Partisi ile onlara gönül verenleri, muhalefet cephesinden uzaklaştırmak.
Yani bu ortodoks sol açıkça demek istiyor ki: Biz iktidar oluyoruz, nereden çıktı bu muhafazakar ve Kürt demokratlar? Ayrıca iktidara gelirsek, sizin de hesabınızı göreceğiz.
Ne diyelim, kolay gelsin…
Cumhurbaşkanı Erdoğan, oy oranı yüzlü rakamlarla ifade edilen DSP’yi bile yanında tutmaya çalışırken, linç geleneğinden bir türlü kurtulamayan sol medyanın, CHP’yi yalnızlaştırma çalışmaları herhalde yüzyılın en büyük icadı olsa gerek.
Neyse ki CHP’nin başında Özgür Özel var ve o bu gaza gelmiyor. Hiç umudum yok ama linç kampanyasına şiddetle karşı çıkan Özgür Özel’in şu sözlerinden sol medya küçük de olsa bir ders alabilir belki: “Birileri kendini gayrimeşru görüp, CHP’nin olmadığı yerde aman fırsat deyip, yıllardır bayramlaşmadığı partileri davet edip çay içti diye; yıllardır elini sıkmadıklarına şimdi çeşitli umutlarla el uzattı diye, esas kızılacak dururken hiçbir günahı olmayan kişilere, partilere, seçmenlerine ağır gelecek sözler söylenmesin. Biz CHP’yi bir cephe olarak savunmuyoruz, Türkiye’nin bütün demokrasisini savunuyoruz. Muhalefete muhalefet devrini çok geride bıraktık.”Galiba, epey zamandır dillendirmeye çalıştığım tezimi bir kez daha hatırlatmam gerekiyor. Bana göre, bu ülkede değişime ve demokratik değerlere kapalı olan iki kesim var; birincisi ortodoks sol, ikincisi ise merdiven altı İslamcılar. Dünyanın sonu gelse, bunlar asla değişmezler. Çünkü kendi ideolojik mahallelerinin dışına çıkınca yok olacaklarından korkuyorlar. Bu yüzden de kendileri dışındaki herkese düşmandırlar.
Yazarlar
-
Murat SevinçTürk ve Kürt yalnızca seçmen değil aynı zamanda insan ve yurttaş 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"TKP 7. Kongresi "Üzerine Çözümleme ve Eleştirel Değerlendirme... 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımı hangi barışı getirecek? Üç barış teorisi 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUHiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDöndün dolaştık yeniden ‘End game’ yokluğuna dayandık 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünMonroe Doktrini gibi bir Trump Doktrini… 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYeni aşama başladı mı? 7.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBarış sürecinde iç siyasetin sahne alma zamanı… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURCHP’nin `Kürt Sorunu´, Kürtlerin sorunlarını çözebilir mi? 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALÜcret asgari, yoksulluk azami… 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERKanun önünde eşitlik 6.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen Çalıkuşu5 Aralık tecavüzü… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRİşte faturalar: Şirketi kurduğu gibi ESK ile anlaştı! ‘Genç boğalar’ hep ondan alınmış 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTepki oylarını yönetmek başka, iktidar olmak başka 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir kongrenin düşündürdükleri… 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAdaletsizliğin böylesi 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANZor ve kırılgan sürece girdik! 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan‘Terörsüz Türkiye’ye evet ama mış gibi yaparak mümkün mü? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİTürkiye Yüzyılı okullarda zorbalığı niye durduramıyor? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBahçeli–Öcalan görüşse... 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciErdoğan ne zaman iktidara gelecek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu Ergil“Hakikat Sonrası” dünya: “Post-truth” ne demek? 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselIMF’in siyaseten can sıkıcı tavsiyeleri 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBireysel borçluluk gerçekten düşüyor mu? 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezBüyüme Buysa Niçin Şikâyet Ediyorlar? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUHaksızlık mı dediniz? 2.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞReel politika, pragmatizm, ilkesizlik, oportünizm batağında AKP 1.12.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.12.2025
1.12.2025
26.11.2025
21.11.2025
19.11.2025
17.11.2025
12.11.2025
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025