Doğan AKIN
BDP milletvekillerinin Sinop’ta kuşatıldığı haberini alınca Sabahattin Ali’yi düşündüm. Sinop Cezaevi’nde geçirdiği günleri, oradan yazdığı mektupları, şiirleri, öyküleri...
“Atatürk’e hakaret ettiği” gerekçesiyle 1932’de Konya’da tutuklanan Sabahattin Ali’ye verilen12 aylık hapis cezası, temyiz başvurusunun ardından 14 aya çıkarılır. Yaklaşık beş ay Konya Cezaevi’nde yatan yazar 10 Mayıs 1933’te Sinop’a nakledilir. “Karadeniz Vapuru” ile mevcutlu olarak Sinop’a götürüldüğü gece, hayatının en kötü gecelerinden biridir. “Niçin ölmemeli Ayşe; niçin hayat dedikleri bu korkulu rüyayı görmekte bu kadar ısrar etmeli” diye yazar.
Henüz Aliye Hanım’la evlenmemiş, canından çok sevdiği kızı Filiz’i eline almamıştır. Yeşil mürekkepli mektuplar “İki Gözüm Ayşe” diye başlar. Yüksek Muallim Mektebi öğrencisi olarak tanıdığıAyşe Sıtkı’ya cezaevinden mektuplar, öyküler, şiirler yazar. (İki Gözüm Ayşe, Bilgi Yayınevi, Ayşe Sıtkı İlhan– Doğan Akın)
Cezaevinden ilk mektubu 15 Mayıs 1933’te gönderir. Biraz Sinop’u, biraz cezaevini anlatmaktadır:
“Sinop Hapishanesi fena değil, birkaç da ortamektep muallimi tanıdık çıktı.
(...)
Emniyet-i umumiye bermutad (alışıldığı gibi D.A.) Sinop polisini de seferber yapmışa benziyor. Böyle şeylerde pek hassas olduğum için en ufak tavırlardan bile hükümler çıkarabiliyorum ve anlıyorum ki hapishane müdürünün olsun, müdde-i umuminin olsun kulağı bükülmekte.
Ne yaparlarsa yapsınlar, bana bu beş ayda tahammül ettiğimden daha kötüsünü yapamazlar, bana daha çok çektiremezler ya... Ha bir de çektirsinler... İş olacağına varır...
Yalnız mademki ağır ceza reisi sizin dostunuz, kardeşin gelse de benim hakkımda bazı şeyler söylese ne iyi olurdu.
(...)
Sinop şehrini pek sevdim. Türkiye’nin klasik sahil şehirlerinin manzarasını arz ediyor.
Fakat Ege sahilinin cazibesinden mahrum... Hapishane şehirden daha kalabalık.
(...)
Dalına binmeseler müdür bana çok yardım edecek gibi, fakat ahvali âlem (dünyanın hali) malum...
Burada 14 tane de komünist var, ihtilattan memnu (kimseyle görüşmelerine izin verilmeyen D.A.)Tabii isimlerini bile ağzıma almıyorum, çünkü Konya Müdde-i Umumisi benim evrakıma ‘komünist mefkûreli’ ibaresini ilaveyi ihmal etmemiş...
Zaten şimdilik şehirde de bizim komünist olduğumuza dair rivayetler feverana başlamış... Cehenneme bile gitsem beni rahat bırakmayacaklar...
(...)
Mektuplarınızı İhtisas Mahkemesi’nde Mübaşir Zeki adresine veya doğrudan doğruya hapishaneye yazınız.
Bir fesatlık yazacak değilsiniz ya!..”
13 Eylül 1933 tarihini taşıyan şu satırlar da, kısa Türkiye tarihi sayılır:
“Nazım’la (Hikmet, D.A.) ara sıra mektuplaşıyorum. Ayağı fena imiş. ‘Bursa meselesinden dört sene yersem cezam beş buçuk sene olacak, yatarım ama bizim bacak efendi yatabilecek mi bilmem?’ diyor ve sonra ‘hapishaneye iki ayaklı girdim, tek ayaklı çıkarım. Topallık kötü şey, fakat kafanın ve yüreğin topallığı daha kötüdür. Kafa ile yürek sağlam bende...’ diye ilave ediyor. Çocuğa dehşetli acıyorum. Başına bu işlerin gelmesinin asıl sebebini sana çıkınca izah ederim, hayret edeceksin ve iğreneceksin...”
Sabahattin Ali, Cumhuriyet’in ilanının 10. yıldönümü vesilesiyle ilan edilen afla hapisten çıkar. Sinop Cezaevi’nden yazdığı “Hapishane Şarkısı” beşlemesi unutulmaz. Beşlemenin ilk şiiri “Göklerde kartal gibiydim/ Kanatlarımdan vuruldum” dizeleriyle başlar, üçüncüsü “Burda çiçekler açmıyor/ Kuşlar süzülüp uçmuyor/ Yıldızlar ışık saçmıyor/ Geçmiyor günler geçmiyor” dizeleriyle... Beşlemenin son şiiri, gönül ülkesinin istiklal marşlarından sayılır:
“Başın öne eğilmesin/ Aldırma gönül, aldırma...”
Türk romanına ilk kez sınıf kavramını getiren, eşsiz öyküler yazan, bestelenen şiirleri unutulmaz şarkılarda yaşayan Sabahattin Ali; bitmeyen soruşturma ve tutuklamalardan kurtulmak için yurtdışına kaçarken 1948 yılında öldürüldü. Henüz 41 yaşındaydı.
Katil, eski inzibat başçavuşu olan ve sonraki yıllarda “Milli Emniyet tarafından vazifelendirildiğini” açıklayan Ali Ertekin’di. Mahkemede “Cinayeti milli duygularla işledim” diyen Ertekin sadece dört yıl hapis cezasına çarptırıldı ve aynı yıl ilan edilen afla salıverildi!
Tetikçi Ertekin’in “milli duyguları”, en büyük yazarlarından birini katlettiği bu ülkeyi hâlâ utandırıyor.
Mustafa Suphi’den Sabahattin Ali’ye, Refik Halit Karay’dan Ruhi Su ve Zekeriya Sertel’e on yıllar boyunca bu ülkenin yüz akı “fikir suçluları”nın sürüldüğü Sinop, fikirleri nedeniyle milletvekillerini linç etmeye kalkan bir saldırganlığın utancına sürgün edilmek isteniyor.
Dikkat et Sinop...
Başın öne eğilmesin!..
Twitter: @DOGANAKINT24
Yazarlar
-
Vahap COŞKUNÇözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBu kadar “kötülük”ten “iyi” bir şey çıkar mı? 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİDağlar ve tüneller 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEAltan Öymen 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞOPERASYONLARIN ARKASINDA ABD Mİ VAR? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSuriye tiyatrosunda üçüncü perde 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR“Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet ara 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNVahşetin idaresi! 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTarih, milliyetçilik, muhafazakarlık 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASelahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Tutukluluğunun Devamı Siyasi Bir Karardır: 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye’ başarılı olsun isteniyorsa… 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018