Doğan AKIN
1994 yazı, bir pazar günüydü. Milliyet’in genel yayın yönetmeniydim. Başbakan aradı.
Yanlış anlaşılmasın. Birbirimizi ikide bir telefonla arayıp “durum değerlendirmesi yapmak” gibi bir âdetimiz benim açımdan gazete yöneticiliğinin bir ilkesi uyarınca neyse ki yoktu.
Hafta içinde, Başbakan’ın sadece üç gazete yöneticisini kendi uçağına davet ederek çıktığı yurtdışı gezilerden birine daha katılamayacağımı bildirmiştim. (Bu da “muhafazakâr” ilkeler sonucuydu.)
Başbakan, o pazar telefonunda, İstanbul’daki yalısına “hemen gelip gelemeyeceğimi” sordu.
Gazetemin, Başbakan’ın “ABD’deki serveti”ni ortaya çıkarışının henüz çok taze olduğunu da belirtmeliyim.
Bu yüzden o günlerde öfkeliydi ama telefondaki yumuşak ses, “kılık kıyafet” mazeretime de rağmen davetinde ısrarlıydı.
Kalem, kâğıt alıp gittim. Herhalde bir açıklama yapacak diye düşünmüştüm.
Üniversitede, bir dönem bir derste, ilk ismiyle hitap ettiği öğrencisi olmama rağmen, Başbakan- gazeteci (tabii, aleyhinde de haber yayınlayabilen gazeteci) konumlarımız sonucunda çok şükür, olması gereken “mesafeli” hitap şekillerine çoktan kavuşmuştuk.
Havuzlu salonda baş başa kaldık. Temkinli başlayan konuşması birden sorguya dönüştü. Ayrıntılarını anlatmayacağım ama özü önemli.
Bu “öz”ü her zaman her yerde herkese karşı savunabileceğim için bir gizliliği yok.
Tahmin edilebileceği gibi, “sorgu”, o “ABD’deki servet” haberini “hangi amaca hizmet için”yaptığımız üstüneydi. “Gazetecilik”, dedim.
Bu kadar basitti benim ve yöneticisi olduğum gazete için. Ama anlayamadı.
Bir başka gazetenin “sorumluluğu”nu, yine tahmin edilebileceği gibi Sabah’ı örnek gösterdi.“Herkesin, gözü kapalı sizden yana yayın mı yapmasını istiyorsunuz” diye sordum. Öyle istiyordu ama doğrusu, “evet” demedi. Cevapsız bıraktı.
Şimdilik başbakan olarak değilse bile, yarın öbür gün vatandaş olarak, mesleğin ilkelerine bağlı, tutarlı gazetelere kendisinin de ihtiyaç duyabileceğini söyledim. Sovyetler’e atıf yaparak, “Bir tane olması bile yanlış ama, bir ülkeye birkaç Pravda çok fazla” dedim; bu kez anladı.
Konuşmanın akışından kendisini bir nevi “Berlusconi” gibi gördüğü izlenimini edindim. Büyük medya patronu olarak ve o medyayı kullanarak, bir kaos döneminde İtalya Başbakanı olabilen Berlusconi’ye“tersten” benzer şekilde, o da, başbakan olduktan sonra kendini “medya patronu” görme eğilimindeydi.
Bu eğilimini cüretlendiren “birileri” olmalıydı. Kendi deyişiyle “sorumlu” birileri. Hadi Berlusconi zaten medya patronuydu ama Türkiye Başbakanı, ortada hisse sahipliği de olmadığına göre, bu mülkiyet- aidiyet duygusuna nereden kapılmıştı?
Dünkü Cumhuriyet’i okuyunca, Ankara’da işçilerin bir gazeteyi ve sahibini simgeleyen kukla yapıp sürüklemesine, onları çok eleştirmiş olduğum hâlde gerçekten üzüldüm.
Kim olursa olsun bir gazetecinin, kimin olursa olsun bir gazetenin kukla yapılmasına sıkıldım.
Sinyor Berlusconi de, Bayan “Berlusconi” de ülkelerinde belki yine iktidara oturabilirler. Ama İtalya’daki gibi, bir gün ne medya ne iktidar kuklası olan başka kurumlar ortaya çıkıyor, Berlusconiler hesap verebiliyor.
***
Umur Talu’ya ait yukarıdaki yazı, şimdilerde Başbakan’ı kızdırdığı için Hasan Cemal’i gazeteden koparabilen Milliyet’te 17 Ekim 1995’te yayımlandı. “Bayan Berlusconi” başlıklı bu yazıdaki Başbakan Tansu Çiller’di. Ve yazı yayımlandığında Çiller hâlâ Başbakan’dı!
Aynı Umur Talu, Yalçın Doğan ile birlikte, Ekim 2000’de, batık Egebank’ın patronu Murat Demirelve Nail Keçili’yi el ele eğlenirken gösteren fotoğrafı, patronun itiraz ve ikazlarına rağmen yayımladığı için Milliyet yönetiminden ikinci defa alınacak, sonra gazeteden de atılacaktı.
Umur Talu Milliyet’ten sonra da yazmayı sürdürdü, Milliyet ise daha az yazmaya memur edildi.
Son olayda da görüntü sizi yanıltmasın. Susturulan; gazetenin İmralı’daki görüşmenin notlarını içeren haberine, haberi manşet yapan Genel Yayın Yönetmeni’ne, haberi yazan muhabirine sahip çıktığı için gönderilen Hasan Cemal değil, Milliyet oldu.
Medyaya dut mevsimi sık gelir. Misal, mesleğinin ilk yıllarını Hasan Cemal’in yönettiği Cumhuriyet’te geçiren Enis Berberoğlu’nun Genel Yayın Yönetmeni olduğu Hürriyet, Hasan Cemal’in Milliyet’ten koparılışını tek satırlık bir haber olarak bile veremedi.
Medyada maaş böyle de hak ediliyor; haber vermeyerek, köşelerde sıkıyönetim ilan ederek...
Böyle bir “gazetecilik” için, başka nasıl bir sebebiniz olabilir?
Twitter: @DOGANAKINT24
Yazarlar
-
Vahap COŞKUNÇözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBu kadar “kötülük”ten “iyi” bir şey çıkar mı? 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİDağlar ve tüneller 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEAltan Öymen 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞOPERASYONLARIN ARKASINDA ABD Mİ VAR? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSuriye tiyatrosunda üçüncü perde 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR“Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet ara 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNVahşetin idaresi! 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTarih, milliyetçilik, muhafazakarlık 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASelahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Tutukluluğunun Devamı Siyasi Bir Karardır: 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye’ başarılı olsun isteniyorsa… 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018