Doğan AKIN
Tayyip Erdoğan, AKP'yi birlikte kurduğu Bülent Arınç'ın Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü olarak yaptığı açıklamayla, partisinden, Cumhurbaşkanlığı görevindeki ilk ve bugüne kadarki en büyük resti görmüş oldu. Arınç'ın açıklaması, yaklaşık 13 yıllık AKP iktidarı tarihinin en büyük krizini de haber veriyor.
Ankara-İmralı hattında çözüm sürecini üçüncü göz olarak izlemesi düşünülen İzleme Heyeti'ne karşı çıkarken hükümete, küçük düşürecek kadar ayar veren Erdoğan, "Ülkeyi hükümet yönetiyor, sorumlu hükümettir, hükümet İzleme Heyeti'nde kararlı, Cumhurbaşkanı hissi beyanlarıyla kendisini ve hükümeti yıpratıyor" ifadeleri eşliğinde hükümetten büyük bir rest görmüş oldu. Arınç, "İzleme Heyeti projesinden haberi olmadığı, gazetelerden okuduğu" iddiasını "Bilmemesi mümkün değil" diyerek açıkça yalanlayacak kadar Erdoğan'ı uyardı.
'Erdoğan, İmralı mektubunu etkiledi'
Arınç'ın, Erdoğan'ın açıklamasını hatırlatırken "Dün açıklama yapılmasaydı acaba (Öcalan'ın İmralı'dan gönderdiği) mektup nasıl olurdu" diyerek Erdoğan'ın çözüm sürecini hükümetin istediği istikametten çıkardığı mesajını vermesinin de altını özellikle çizmek gerekiyor.
'Anayasayı çiğniyor' mesajı
Erdoğan, 104. maddesinde "Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin birliğini temsil eder; Anayasanın uygulanmasını, Devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir" diyen, 112. maddesinde yürütme organının icraatından Bakanlar Kurulu'nu sorumlu tutan anayasa ne yazıyorsa tam tersini yapıyor.
Ve Arınç, "son olaydan önceki olaylarda da yaptığı açıklamalarla hükümeti yıprattığını, haftalardır beklenen İmralı mektubunu etkilediğini" vurguladığı Erdoğan için "Cumhurbaşkanı Anayasayı çiğniyor" mesajını da veriyor.
Bu manzaraya, Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olarak "faizi sıfırla enflasyon sıfırlansın" gibi de okuyabileceğiniz "faizi indir enflasyon düşsün" şeklindeki "özgün iktisat teorisi"yle Merkez Bankası'nı ve başkanını yerden yere vurmasını... Ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı da uyardığını kamuoyuna açıklamasını... Hükümetin şeffaflık paketini engellemesini... Yolsuzlukla suçlanan eski bakanların Yüce Divan'a gitmelerinin önünü kesmesini... Yargıyı ihanetle suçlamasını... Devam etmekte olan yargılamalarla ilgili olarak askerin karşısına geçip "Aldatıldık" diyerek kendisini en yüce divan olarak konumlandırmasını... Hemen her gün bir konuşma yapacak programlar hazırlatmasını... Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu bakanlarla yan yana oturtarak kendi başkanlığında Bakanlar Kurulu'nu toplamasını... "Başbakanlık MİT Müsteşarı" Hakan Fidan'a istifasını geri aldırmasını v.s'yi de ekleyin...
Derin çatlaklar yeni değil
Aslında, Erdoğan'ın, AKP'yi birlikte kurduğu Abdullah Gül ve Bülent Arınç'la arasındaki çatlağa defalarca tanık olduk.
Bu köşede 10 Şubat'ta yayımlanan yazımda, "Bir süredir, AKP'de görmeye alışık olmadığımız gelişmelere tanık oluyoruz. Fikir ayrılıkları ve tartışmaların kamuoyu önünde yapılmaya başlanmasından söz ediyorum" demiş ve eklemiştim:
"Bu konuda AKP tarihindeki ilk büyük çıkışı Bülent Arınç Erdoğan'a karşı yapmıştı. Arınç, "Hükümet Sözcüsü" olarak Kasım 2013'te, "kız ve erkek öğrencilerin aynı evlerde kalamayacakları yolunda aldıkları bir karar olmadığını" açıkladıktan sonra Erdoğan "konuşulanları inkâr edecek biri olmadığını, kız ve erkek öğrencilerin aynı evde kalamayacaklarını, önlem alacaklarını, gerekirse yasal düzenleme yapacaklarını" söyledi.
Arınç, Erdoğan tarafından yalanlanınca, Başbakan Yardımcısı olarak kendisine bağlı bulunan TRT'nin ekranına çıkarak "kum torbası olmadığını, aralarında doğan çelişkiyi Erdoğan'ın izah etmesi gerektiğini, kendisinin 24 saat izlediği Başbakan'ın görevinin de Hükümet Sözcüsü'nü izlemek olduğunu" söyledi.
Erdoğan, o güne kadar AKP'de kimsenin kendisine karşı yapamadığı çıkışı yapan Arınç'ın partideki etkisini dikkate alıp genel tavrının dışına çıkarak alttan aldı, krizi soğuttu. Alttan aldı, zira bu krizden önce "konuşan bakanı kapının önüne koyacağını" açıklayan bir Erdoğan vardı.
AKP'nin kurucu kadrosu arasında daha önce gözlenen görüş ayrılıkları da oldu. Gül'ün demokrasinin gelişmişliğini gösterdiğini düşündüğü Gezi Parkı sürecini Erdoğan'ın "darbeci komplo" olarak görmesi... Erdoğan'ın bazı BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına karşı çıkan Gül için kameralar önünde "Cumhurbaşkanı'yla polemiğe girmek istemem. Bu düşünceyi paylaşmadığımız ortada" demesi hükümetin sevk ve idaresi altındaki medyada "sorun yok, bunlar fitne" gibi rivayetlerle geçiştirilmeye çalışılsa da temel konularda ortaya çıkan ciddi ihtilaflardı. Süreç, Gül'ün, Erdoğan tarafından şimdilik tasfiye edilmesiyle sonuçlandı."
Evet, Turgut Özal da kendisine de sürpriz yaparak Başbakanlığa taşıdığı Yıldırım Akbulut'la anlaşamamıştı. Ancak anlaşmazlık bu kadar kısa sürede ve bu kadar ağır ifadelerle kamuoyuna yansımamıştı.
'Demokrasi polisiyesi'
Erdoğan, sandıktaki başarısında birinci derecede pay sahibi olduğu ve kendi elleriyle kurduğu AKP ile AKP Hükümeti'ni patlama noktasına getirmiş bulunuyor. Türkiye Erdoğan'la -meslektaşım İsmail Saymaz'ın ifadesiyle- bir demokrasi polisiyesi, AKP'nin tek başına iktidarında bir sandık arbedesi yaşıyor!
Erdoğan'ın İzleme Komitesi konusunda Ukrayna'ya giderken payladığı hükümetten aldığı cevap, Nevruz'da İmralı'dan beklenen mesajı gölgede bıraktı. Bu Nevruz'daki tarihi mesaj, aslında hükümet ile HDP'nin ortak yaptıkları Dolmabahçe açıklaması temeline sadık kalan Öcalan'dan değil, Erdoğan'a karşı hükümetten gelmiş oldu. Artık "Yeni Türkiye" söyleminin iddia olmaktan çıktığını söyleyebiliriz. Türkiye artık, hükümetin Erdoğan'a rest çekmesinden önceki Türkiye olmayacak.
Erdoğan 'haysiyet' mesaisi yapar mı?
Demokrasi sicili ve neredeyse her gün ihlal ettiği anayasa bir yana, saldırgan üslubunu AKP'yi birlikte kurduğu arkadaşlarından ve yıllarca birlikte çalıştığı hükümet üyelerinden de esirgemeyen Erdoğan, anayasadaki cumhurbaşkanı coğrafyasına itilmeye çalışıldığı "bu yeni Türkiye"de belki insan haysiyeti üzerinde düşünmeye fırsat bulabilir.
Sahi, Erdoğan'la bütünleşmiş iktidarın sevk ve idaresindeki medya bu kavgada ne yapacak? Bugüne kadarki çatlakları örtbas etmeye çalıştığı "fitne" formülünü yerle bir eden hükümetin Erdoğan'a çektiği resti nasıl geçiştirecek?
Ethem Sancak'a ait Akşam - Star grubunda yapılan tasfiyede Erdoğan'ın "Davutoğlu'na övgüde ölçüyü kaçırdılar" görüşünün de etkili olduğu rivayetlerinin de dumanı tüterken yandaş gazeteciliği zor günler bekliyor...
Yazarlar
-
Vahap COŞKUNÇözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBu kadar “kötülük”ten “iyi” bir şey çıkar mı? 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİDağlar ve tüneller 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEAltan Öymen 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞOPERASYONLARIN ARKASINDA ABD Mİ VAR? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSuriye tiyatrosunda üçüncü perde 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR“Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet ara 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNVahşetin idaresi! 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTarih, milliyetçilik, muhafazakarlık 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASelahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Tutukluluğunun Devamı Siyasi Bir Karardır: 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye’ başarılı olsun isteniyorsa… 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018